Kıdem tazminatını taşeronla vurmak!

11 Kasım’da yapılan Üçlü Danışma Kurulu toplantısında üç konu ele alındı. Çalışma Bakanlığı’nca sunulan taslakta, alt işverenlik (taşeronlaşma), geçici iş ilişkisi ve uzaktan çalışma konularıyla ilgili yasal düzenleme önerileri yer alıyordu. Taslağın taşeronlukla ilgili bölümünde, kıdem tazminatı konusu da gündeme getiriliyordu.

Mevcut durumda, yani İş Kanunu’nun 2. maddesine göre, asıl işin bir bölümünün taşerona verilebilmesi için üç koşulun birlikte yerine getirilmesi gerekiyor. Bu üç koşul; teknolojik nedenler, uzmanlık gerektiren işler ve işin gereği olması koşullarıdır. Aslında yasal olarak bu üç koşulun birlikte aranması, asıl işte taşeron çalıştırmayı önemli ölçüde sınırlandırıyor. Yargıtay da, bu üç koşulun birlikte aranmasını kararlarında gözetiyor.

Bakanlığın taslağında ise, işverenlerin talepleri doğrultusunda üç koşuldan herhangi birisinin yerine getirilmesi yeterli sayılıyor. Bu durumda, asıl işte taşeron çalıştırmaya getirilen sınırlamalar neredeyse tamamen kalkmış olacak. Teknoloji veya uzmanlık gerektirmeyen asıl iş, hemen hemen yok derecede olduğu için her işin bu gerekçeyle alt işverene verilebilmesi mümkün hale gelecek.

Yine taslakta, taşeron işçilerinin “kıdem tazminatı sorununu çözmek” için bireysel kıdem hesabı sistemine geçilmesi, yani fon uygulaması gündeme getiriliyor. Aslında taşeron işçilerinin hem kıdem tazminatı, hem de yıllık ücretli izin açısından diğer işçilerden bir farkı yok, bu haklar yasal güvence altında bulunuyor. Nitekim İş Kanunu’nun 2. maddesinde asıl işverenin taşeron işçilerinin haklarıyla ilgili olarak alt işverenle birlikte sorumlu olduğu açıkça belirtiliyor.

Tabii yeni düzenlemedeki asıl amaç, taşeron işçilerle ilgili uygulamadaki bazı aksaklıkları, daha doğrusu alt işverenin ücret, yıllık izin ve kıdem tazminatı ile ilgili hak gasplarını bahane ederek fon uygulamasını gündeme getirmektir. Daha önce de ifade edildiği gibi Kıdem Tazminatı Fonu, işçinin ancak 15 yıl sonra ve sadece fonda biriken paranın yarısını alabileceğini öngörüyor. Askerlik, kadının evlenmesi gibi birçok durumda ödenen kıdem tazminatı hakkının da ortadan kalkacağı bir uygulama söz konusu olacak.

Taslakta, taşeron işçilerinin kıdem tazminatı için önce fon tuzağı bahane ediliyor, ardından da bu işçilerin sendikal örgütlenmesi açısından hizmet sözleşmelerinin üç yıl yapılacağı belirtiliyor. Aslında mevcut mevzuatta taşeron işçisinin sendikal örgütlenmesi açısından yasal bir engel yok. Fakat yine bir bahane bulunup kıdem tazminatının ödenmesi için gerekli olan belirsiz süreli hizmet sözleşmesi yerine üç yıl gibi belirli süreli bir hizmet sözleşmesi öneriliyor.

Bir kez daha tekrarlayalım, yasal olarak süresi belli olan sözleşmeler için kıdem tazminatı ödenmez. Ancak belirsiz süreli hizmet sözleşmelerinde kıdem tazminatı hakkı söz konusudur Üç yıl gibi “ağza bir kaşık bal verip” yine kıdem tazminatı hakkından yoksun etme amaçlanıyor. Zaten AKP Hükümeti’nin Ulusal İstihdam Stratejisi belgesinde de, belirli süreli hizmet sözleşmelerinin yaygınlaştırılması, bu sözleşmelerin üst üste yapılması halinde “zincirleme akit” koşulunun kaldırılması, yani kıdem tazminatı ödemesine olanak sağlanmaması öngörülüyor.

Sendikalar, AKP’nin taşeron işçilerini bahane ederek kıdem tazminatındaki bu ikili tuzağa düşmemeye dikkat etmelidirler… 

Önceki ve Sonraki Yazılar