Mecbur değilim!

Sürekli aynı ses tonu, aynı uslup, aynı rigit ve rahatsız edici tavırlar ve nutuklar… Televizyonu açmak gelmiyor içimden… Hep o haklı, diğerleri haksız! Sanki bütün doğruları kendisi biliyor. Kendisi dışında kim ne derse desin yanlış. Her şeye karışacak, her şeyin en doğrusunu sen bileceksen, diğerlerine ne gerek var?

İyi de be kardeşim, mecbur muyum her gün seni dinlemeye?
Ne haddine; benim televizyon izleme hakkımı elimden almaya kalkmak. Gına geldi artık… İster istemez her defasında ya kanal değiştiriyorum ya da televizyonu kapatıyorum. Artık itici geliyor sesin.
Yapma Allah aşkına! Düş yakasından insanların. Bırak da herkes kendi hayatını yaşasın. Onlara kendi doğrularını dayatma!

***

Anladık; sistem gereği “mühür” sende ve “Süleyman” sensin! Ama bir şeyi unutmuyor musun? Dünya sadece senin çevrende mi dönüyor. Ve bu koca dünyada sadece sen mi varsın? Ve o koca dünyada başkalarının yaşama hakkı yok mu?
Ne diye canından bezdirircesine, herkesi kendi düşüncen çevresinde “ tek tip” insan modeline çevirip, robotlaştırmaya uğraşıyorsun? Çevrendeki çığlıkları duymuyor musun? Yerlerde sürünerek sana itiraz edenleri görmüyor musun?
Nedir bu öfke, bu kibir, bu adam sendecilik? Yoksa “Ben varsam var dünya, ben yok o da yok!”mu diyorsun? Daha ne kadar sürdüreceksin bu tavrı? Bu insanların bu edaya bu işveye daha ne kadar katlanabileceğini sanıyorsun?
Hiç düşündün mü, bir gün sana “dur bakalım, kazın ayağı o kadar uzun değil” dendiğinde ne yapacağını? Hayallerinin yıkıldığını gördüğünde ne yapacaksın? İşgal ettiğin o müstahkem mevki ve sandalye gittiğinde ne diyeceksin?

***

Kendi doğrularını ya da “olmazsa olmaz”larını millete dayatmanın alemi yok! Kendine de haksızlık ettiğinin farkında mısın acaba? Gün gelip güç elinden gittiğinde, senin yerine gelen başkaları da senin gibi yaparsa, nasıl davranacaksın? Kendi kazdığın çukura düşersen, sessiz mi kalacaksın? Yoksa o zaman da “haksızlığa uğradım” diye yine bağırıp çağırmaya devam mı edeceksin? Peki o bağırış çağırışı acaba duyan olacak mı?
Bırak lütfen bu tavrı! Yapma! Kimse sana mecbur değil. Asla “Ben olmazsam olmaz” diyemezsin, dememelisin. Zira, senden önce de vardı bu dünya, senden sonra da olacak? Kaldı ki, eşkıya dünyaya hükümdar olmaz.
Kısacası, zorla güzellik olmaz. Unutma; sevgi yerine nefret tohumları ekmeye devam edersen, hasatta sofrana gelecek olan da nefrettir! Yapma lütfen! Sevgisizliği tahrik etme!
Kime mi söyledim tüm bunları? Kıssadan hisse, herkes üzerine düşeni alsın!

Önceki ve Sonraki Yazılar