​Meğer futbol bir işmiş…

Futbolun en büyük sponsorlarından biri daha desteğini çekti. Uzun zamandır sinyal veren bu durum karşısında kulüplerin sponsorluk departmanlarının ve yöneticilerinin planları vardır demek de mümkün değil. Henüz sahadaki asli işleri ile ilgili bir planları olduğunu görmediğimiz “profesyonel” yapılardan bunu beklemek hayalcilik olur.
Kulüpler, takımlar marka değeri olarak küçülürken tam tersi büyüyen sponsor markalar açısından en büyüklerimiz bile cazibesini yitirdi. Ve hamaset şapkasından tavşan çıkarıp beklentiye girilecek bir taraftar kitlesinden de söz etmek olasılığı da ortadan kalktı.
Taraftar işadamı havuzu da artık işine bakıyor. Siyasi etkiler, ülkenin gergin ortamı, futboldaki başarısızlık, kavgalar, öfke dili vs. her şey yatırımcıyı futboldan uzak tutmak için sebep. Ama en önemlisi de taraftar gücü. Çünkü o güç, o potansiyel sponsoru formanın üstüne adını yazdırmak, stadyuma adını vermek için yegâne itici güç. Gelinen nokta yöneticiler ve “profesyoneller” açısından futbolun bir iş olduğunu anlama noktası.
Şu an bunların hâlâ farkında olmayan için sezon sonu ve gelecek sezon başı çok zorlu geçecek. Şampiyon olmanın yetmediği, işinin her parçasını doğru yapmanın öneminin iyice ortaya çıkacağı günler gelecek. Bilançoların eksi hanesinin baskısı günü kurtarmaya çalışanları daha da kötü noktalara doğru sürüklerken, uyanıp plan yapanlar krizden hem saha içi hem de kâğıt üzerinde karlı çıkacaklar.
Forma sponsorluğu ya da diğer sponsorluklar konusunda biraz daha kafamızı açmak için başka liglere başka takımlara bakmak, incelemek, örnek almak, gerekirse taklit etmek lazım.
Geçenlerde konuyla ilgili olarak Liverpool özelinde bir makale okudun. Dört başı mamur bir ligden örnek vermemi doğru bulmayanlar olabilir. Ancak futbolun hükümetler, devletler üzeri bir gücü olduğunu fark etmemenin de yaşanan birçok şeyde etkili olduğunu buraya not düşmek isterim. Bu da başlı başına düşünülmesi, konuşulması, tartışılması gereken bir konu.
Liverpool’a dönersek, Suarez’den sonra, efsane kaptan Gerard’ın da takımdan ayrılıyor olması sponsorluk konusuna kafa yorulmasına neden olmuş. Yıldız oyuncuların olmayışı özellikle forma sponsorluğu ve satışını nasıl etkileyecek sorusunun cevabı aranmaya başlamış. ( Bu durum neden cevabı aranan bir başka şeyi, Balotelli transferini de açıklayabilir)
Sorunun cevabını birkaç sponsorluk ajansının yöneticilerinden almışlar. 18 lig kupasından, 5 Avrupa şampiyonluğundan, köklü tarihten, dolu tribünlerden, taraftar sadakatinden yola çıkarak birçok cevap verilmiş. Hepsinin doğruluğu ve etkisi kabul edilebilir. Ancak bütün bunların yanında özellikle üstünde durulan Liverpool’un iki yıldır yaptığı küresel taraftar kitlesi oluşturma planları ve bu planların uygulamada başarılı olması.
Cevaplarda, “Yıldız oyuncular önemlidir, onlar forma sattırır, turnelerde reklam olanağı sağlar, partnerler (sponsorlar) için farklı içeriklerin oluşturulması sağlarlar” gibi tespitlerin ardından “Premier Lig’deki 3. Büyük küresel güç” olduğu vurgusu yapılarak bunun ne kadar önemli olduğu belirtiliyor. Diğer bir sebep ise yapılan televizyon anlaşmaları.
Bu sadece bir örnek… Dolayısıyla işinizi doğru düzgün yaptığınızda ve kaynaklarınızı doğru kullanıp yeni güç alanları yarattığınızda herhangi bir durum sizi bir yerden sıkıştırdığınızda onları kullanabilme yeteneğine sahip oluyorsunuz. Denizin bittiği yerde okyanus var. Öncelikle futbolun ne olduğunu, gücünün sınırlarını, pazarlama konusundan esnekliklerini, büyüme kabiliyetini ve pek tabii bunların nasıl ve kimler tarafından yapılacağını tespit etmek, öğrenmek ve uygulamak gerekiyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar