Merhaba

  Ben konuşmaktan ziyade yazarak kendini ifade edebilen biriyim.   Konuşmak, içimi dile dökmek hele de doğru dile dökmek hep zül olmuştur benim için.   Neden derseniz; Kendimi bildim bileli susturuldum   Nur içinde yatsın anneannemle başlayan "Çocuklar lafa karışmaz" metaforunu okulda, iş hayatımda, ilişkilerimde hep yaşadım...   Hayatımda daima "sus" kipi ile pasif direnişçi bir insan olarak bilmiyorum ki sessiz çığlıklarım nerden patlayacak!   Korkudan değil ha!   Yanlış anlaşılmasın!   Susmak asalettir!   Oysa yeni yeni öğreniyoruz ki, sustukça başımıza neler ve kimler geliyor!   Hal böyle olunca, genlerden gelen yazma dürtüsü de rahat durmayınca kendimce "yazan kişi" olup içimi kelimelere dökmeye başladım.   Zira yazmak, bir şeyler söyleyebilmenin en güzel hali...    Bir de ucu birilerinin yüreğine değerse, ne mutlu bana!   Yani demem o ki!   Bundan sonra her perşembe beni ya da kendinizi okumaya hazır olun...   Merhaba derken naçizane fikrim; yaşamak ama dosdoğru yaşamak emek ister...   Her bir günü, her bir canı, her bir sevgiyi alın teriyle kazanmak...   Ya da bir gecede kaybetmek kumar masasında...   Helalinden yaşamak...   Emek ister...   Haram sokmadan diline, gözüne, gönlüne...   Ve de bir çınar kadar özgür yaşamak hem de mağrur ama asla kibirli değil...    Emekleriniz boşa çıkmasın dileğiyle...

Önceki ve Sonraki Yazılar