Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

Mevsimlik koca!

Bugünkü yazımı sizleri biraz güldürmek için yazıyorum. Gündem zaten yeterince iç karartıcı. Güldürü ustaları Metin Akpınar ve Müjdat Gezen’in Halk TV’deki Halk Arenası programında demokrasi istediklerini dile getirip iktidarı eleştirmeleri yüzünden polis eşliğinde savcılığa çekilmeleri, Fatih Portakal’ın, korkudan sokağa çıkacak tek kişi bile bulunamayacağını söylemesi yüzünden “mandalina, narenciye” diye sıfatlanması; halk tokadıyla ensesinin patlatılmasıyla tehdit edilmesi... Bunlar başka bir ülkede olsa “kafayı sıyırdılar herhalde” derdik.

Her neyse... Demin de dediğim gibi bu yazıda sizleri biraz güldürmek istedim; tam da yılbaşı üstü... Bizim kızlar, yani 52 yıllık sınıf arkadaşlarım, bir öğleden sonra keyfi yapalım, Nişantaşı’nda yılbaşı ışıklarını, süslemeleri görelim, istediler.

Kararlaştırdığımız gibi ünlü bir kahve zinciri mekânında buluştuk. Baktım, erkenci Seher’le Semra bir köşede oturmuş kıkırdıyorlar; kıkırdamaktan öte kahkahaların desibeli giderek yükseliyor. Hayrola? Olay nedir?

Semra gülmekten zor anlatıyor:

“Şu yan masada oturan gençten adamı görüyor musun?” Baktım, gençten biri masanın üzerine küçük bir defter, bazı kartlar ve bir kalem koymuş. Bunlara bakıyor. Arada da göz ucuyla bizim kızları kolluyor. Semra hala gülüyor: “İşte bu biz içeri girer girmez bana, sizi bir yerden tanıyorum, atları olan zengin bir adam var onun kızı mısınız, diye sordu. Ben, hayır, deyince bu defa sporcu olduğuma karar verdi. Ben yine hayır deyince sustu. Derken Seher’e bir kart verdi.”

Burada kahkahalar yine yükselmeye başladı. Merakla karta baktım. Bir isim, telefon numarası ve altında “mevsimlik koca” yazısı. Gülmemek mümkün değil. Seher’le Semra kartı alınca önce anlamamışlar. Sonra Semra “Gecelik nikâh mı yapıyorsunuz?” diye sorunca “Hayır, mevsimlik çalışıyoruz,” yanıtını almış.

Biraz daha dikkatli bakıyorum. Bizim delikanlının öte yanındaki masada da aynı yaşlarda bir genç oturuyor; önündeki kartlara bakıyor. Biraz sonra yanımızdaki genç ayağa kalkıyor, ileriki masalara yöneliyor. Orada fincan, tabak, bardak, ne varsa toplayıp mutfağa gidiyor.

Anlaşılan bu delikanlılar bir yandan o kahvede çalışırken bir yandan da orta yaş ve üzeri kadınlara yanaşıp yollarını böyle bulmayı seçmişler. Biz hala gülmekten zor konuşurken bizim öbür kızlar da geliyor.  Kahkahalar daha da yükseliyor. Bizim iki delikanlı ise hiç oralı değil. Kendi işlerine bakıyor, yeni avlarını kolluyorlar.

Biz de bakıyoruz ki orada oturmak olacak iş değil, başka bir yerde yılbaşı ışıklarını seyretmek üzere kahveden çıkıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar