S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Meydanlar ve demokrasi

Yaşanan son darbe olayı ülkemizde yeni bir dönemin kıvılcımını ateşlemiş durumda. 15 Temmuz öncesi birbiri ile sert tartışma içerisinde olan siyasilerimiz, gerek şartların zorlaması gerekse ülkemizin birliği ve bütünselliği adına bir araya geldiler. Umuyor ve diliyorum ki bu bir araya gelişleri, siyaset zeminin gelişmesine demokrasinin güçlenerek pekişmesine yardımcı olur.

Bunun için iktidarın, muhalefetin ülke yararına öneri ve olumlu eleştirilerini dikkate alması ve yararlanması gerekir. Hatta halk arasında Başbakanın; Ana Muhalefet Partisi Cumhuriyet Halk Partisi ile diğer küçük muhalefet partisi Milliyetçi Hareket Partisi’ne hükümette sembolik de olsa bakanlık teklifinde bulunması ciddi olarak konuşulmakta. Meydanlarda konuşulanlar bu şekilde, takdir tabiî ki yetkililere ait.

Meydanlarda konuşulan diğer bir konuda birçok evliliği ve arabalara düşkünlüğü ile bilinen bir müteahhite ait. İstanbul da askeriyeye ait bir arazinin kendisine verilmesi karşılığı 15 Temmuzda darbeciler tarafından katledilen, masum darbe şehitlerine ev yapacağını belirten zatın tavrı. Bu güne kadar orman veya hazine arazisi dâhil birçok tartışmalı yerde binalar yapan lüks yaşamını ballandıra ballandıra medya da dile getiren bu kişinin arazi talebi ve reklam kokan bu açıklamalarına duyulan tepki. Yaptığı yüzlerce daireden bir bölümünü sessizce verme olanağı varken bu tür arazi talebi ile birlikte yaptığı açıklamaya tepki büyük. Vatandaş; Türkiye Cumhuriyeti Devleti gerektiğinde kendi şehitlerine ev de yapar, arazide tahsis eder, devlet kendi arazisini talan edenlerden gerektiğinde o araziyi geri almasını da bilir demekte.

15 Temmuz’dan bu yana siyasilerimizin en çok konuştukları konulardan biri de demokrasi ve özgürlük tanımları. Demokrasilerde “Düşünce özgürlüğü dışında, sınırsız özgürlük kabul edilemez”. Çünkü sınırsız özgürlük başka bireylerin özgürlüklerine zarar verici boyuta gelirse anarşiye neden olur, giderek özgürlüğü boğar.

Demokratik hukuk devletlerinde; Özgürlüklerin sınırı, yasama organınca ve kanun yoluyla yapılabilir. Bu sınırlamalar yasama organınca kamuoyunda yeterince tartışılması ve kabul görmeyen maddelerin revizesine olanak sağlaması açısından önemlidir. 1789 İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nde de bu açıkça belirtilmiştir.

Yasama organında çoğunluk bende o zaman istediğim sınırlamayı yapabilirim anlayışı çağımızda kabul görmemektedir. Özgürlüklerin yaşanabilir kural olduğu, sınırlamaların istisnai olduğu çağımızın anlayışıdır. Ancak; olağan üstü durumlarda toplum yaşamının huzur ve sükûn içerisinde devam edebilmesi; laik, demokratik, hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının her bireyinin eşit şekilde yararlanabilmesini sağlayabilmek amacıyla özgürlükler sınırlanabilir.

15 Temmuz öncesi anayasamızda açıkça yer almasına karşın; düşünce özgürlüğü, özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı, haberleşme, din ve vicdan özgürlüğü gibi birçok özgürlük FETÖ örgüt mensuplarınca çiğnenmiş, insanların özel yaşamları, bürokratik, askeri ve siyasi yaşamları sahte tutanaklarla, yalancı tanıklıklarla, makam gücünü zorbaca kullanma ile yasa dışı işlemlerle, hukuk ve adalet yok sayılarak mahvedilmişti.

Bugün yaşadığımız koşullarda devlet kendisini ve vatandaşlarını koruyabilmek amacıyla bazı tedbirleri almış ve uygulamaya koymuştur.

Bu zor günleri aşabilmek, toplumumuzu ve ülkemizi aydınlığa çıkarabilmek, bireylerinin özgürce yaşadığı Tam Bağımsız Türkiye sevdasına ulaşabilmek için el birliği ile mücadele etmeliyiz

İyi pazarlar.



Önceki ve Sonraki Yazılar