MHP krediyi tüketti

AKP şeflerinden, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç geçen gün “Sanki seçim yapılmamış gibi. Hükümet bizde, Cumhurbaşkanlığı bizde, Meclis Başkanlığı da yine bizim oldu” diyordu.

Adam haklı.

Seçimlerde ortaya çıkan halkın tercihi ile yeniden şekillenen siyaset mimarisi arasında büyük çelişki var.

Bu çelişki sürekli kriz üretecek bir çatışma potansiyelini içinde taşıyor.

Çünkü 7 Haziran 2015 seçimlerinin en net ve tartışılmaz sonucu şudur; AKP’siz bir yönetimdi.

Oysa seçimin üzerinden daha bir ay bile geçmemişken oluşan tablo bu tercihin tam tersi bir duruma işaret ediyor.

TBMM Başkanlık seçimlerini MHP desteğiyle AKP’nin kazanması, söz konusu iki parti arasında ortak bir hükümet kurulacağının da habercisi sayılıyor.

Bu tablonun sorumlusunun MHP olduğu açıktır.

Bu vesileyle MHP konusunda Türkiye’nin kendini solda sayan cumhuriyetçi ve demokrat çevrelerinin görüşleri gözden geçirmelerinde yarar var.

Çünkü MHP aydınlanmacı ve demokratik Türkçülüğün ya da geçen yüzyılın başındaki ulus kurucu milliyetçiliğin temsilcisi değildir.

Çünkü bu akım ne ırkçıdır ne dincidir ne muhafazakârdır ne de faşizan bir dokuya sahiptir.

Tersine tarihsel bakımdan ilerici bir karaktere sahiptir.

Oysa MHP, Soğuk Savaş milliyetçiliğinin, yani NATO ve ABD’nin sola, ilerici güçlere ve aydınlanma kültürüne karşı düşmanlık temelinde geliştirdiği bir anlayışın ürünüdür.

Irkçıdır ve faşizandır.

MHP milliyetçiliği, ülkücü hareket içinde samimi duygularla yer alan binlerce gencin duygularının aksine, bağımsızlıkçı da değildir.

Tam tersine emperyalizmin işbirlikçisidir.

Gerici bir karaktere sahiptir.

Bu nedenle, MHP’nin AKP’yi desteklemesine şaşırtıcı değildir.

Asıl yapılması gereken şey, MHP’ye şu ya da bu nedenle, örneğin barajı aşması için oy veren cumhuriyetçi ve sosyal demokrat seçmenlerin bu tutumlarını gözden geçirmeleridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar