MHP 'Saray'sız' koalisyona göz mü kırpıyor?

Türkiye, koalisyon tablolarının çıktığı seçimlerin ardından partiler arasındaki “el güçlendirme” pazarlıklarına yabancı değil. 18 Nisan 99’da sandıktan çıkan sonuç koalisyonu işaret etmiş, yaşama geçmesi olanaklı bulunmayan DSP-MHP-ANAP hükümeti kısa zamanda kurulmuştu.
Müstakbel Başbakan’ın eşi Rahşan Ecevit’in koalisyon görüşmeleri öncesinde MHP’ye yönelik çok ağır sözleri hala hafızalardadır. Buna rağmen Ecevit ve Bahçeli el sıkışmış, Yılmaz’ın da omuz vermesi ile ömrü üç yıl sürse de koalisyonu oluşturmayı başarmışlardı.
Pazarlık öncesinde siyasi partilerin olmazı gösterip, yüksek perdeden talepler öne sürüp, başta icracı bakanlıklar ve sayıları olmak üzere masaya olabildiğince güçlü oturma çabaları siyasette olağandır.

***

Bakmayın siz görüşmelerin olmadığına dair yapılan açıklamalara. 99’un mimarları da ikinci adamlardı. Son güne kadar temasları doğrulamadılar. DSP’den Hüsamettin Özkan, MHP’den Koray Aydın, ANAP’tan Cumhur Ersümer yaptıkları gizli zirvelerle altyapıyı hazırlamış, liderlere imza atmak kalmıştı.
Ankara bugün de benzer pazarlıklara sahne oluyor. Perde arkasında kamuoyundan gizlenen temaslar yürütülüyor. Öncekilere göre bir farkla. O pazarlıklarda Cumhurbaşkanları işin dışındaydı. Bu kez Saray’ın adamları bir koldan Davutoğlu’na yakın isimler diğer koldan nabız yokluyor.

***

Saray, 8 Haziran sabahı “erken seçim” sonucunu çıkarttı. Ancak bugün olası seçimde AKP’nin aynı yüzdeyi yakalamasını riskli görüyor olmalı ki, kısa ya da orta vadede bir koalisyona sıcak yaklaşıyor.
İktidar açısından iki güçlü seçenek öne çıktı. AKP-CHP ya da AKP MHP. Erdoğan, CHP ile işin yürümeyeceğinin farkında. Baykal görüşmesinin ardından zorluğunu bizzat gördüğü söyleniyor. Kulise düşen son bilgi Saray’ın “MHP ile kurmayı zorlayın, olmazsa seçim” tezine sarıldığını ortaya koyuyor.
Saray MHP’yi isterken Davutoğlu’nun AKP-CHP seçeneğini öncelediği belirtiliyordu. Ancak Davutoğlu’nun birkaç gündür sürdürdüğü istişare sürecinde tabanın MHP’yi tercih ettiğini tespit ederek, Saray’ın beklentisine yaklaştığı ileri sürülüyor.
Davutoğlu, Saray’dan ayrı düşerek yol almanın güçlüğünü görüyor. Ancak üç muhalefet partisinin talepleri Saray ile de bu işin kolay yürümeyeceğini gösteriyor.
Başbakan tam bir açmazda ve çıkış arıyor. Koalisyon olmaz, Erdoğan seçim kararı alırsa, Davutoğlu’nun Ağustos ya da Eylül’deki kongrede koltuğunu kaybetme riski var. Üç dönem yasağı da kalkacağı için Erdoğan Binali Yıldırım ya da Numan Kurtulmuş’u Davutoğlu’nun yerine düşünebilir.

***

Gelelim Saray ve Davutoğlu’nun tercihinin şekillenmesi ile gözlerin çevrildiği MHP’ye. Devlet Bahçeli, önce erken seçim resti çekti, ardından ülkeyi hükümetsiz bırakmayacaklarını söyledi.
MHP lideri hafta sonu örgütü ile buluştu. İl başkanları, belediye başkanları, parti üst yönetiminin önemli bir bölümü iktidar olmayı, taban kardeşliğini de öne çıkartarak AKP ile hükümet kurmayı istiyor. Bahçeli’nin ise şartları var.
MHP lideri, eli yüksek tutup, pazarlık masasına avantajlı oturmak istiyor olabilir. Ancak belli ilkelerden de ödün verme eğiliminde değil. Üç temel konuda direneceğinin altını çiziyor:
1) Yolsuzlukla mücadele, 2) çözüm sürecinin sonlandırılması, 3) Saray’ın sınırları içine çekilmesi, parlamenter sistemin güçlendirilmesi.
Seçim kampanyası ile çözüm sürecini rafa kaldıran iktidar, dört bakanı Yüce Divan’a gönderip, “parlamenter sistemle yola devam” diyebilir mi? Diyebilir. Saray dikkate alınmazsa iki partinin bir araya gelmesinde bu koşular bakımından bir çözümsüzlük yok. Ancak Bahçeli’nin şu sözü dile getirilmeyen derin talebe işaret ediyor:
“Ucu nereye dayanırsa dayansın oraya gider. TÜRGEV’e yapılan bağışları verilen ayrıcalıkları ne yapacağız? Bilal’in içinde olacağı sıfırlanan paraların hesabını sormayacak mıyız? Bu sürecin bir tarafında Bilal var. Versin Bilal’i alsın iktidarı.”
Davutoğlu, Bilal’i verip koalisyonu alabilir mi?

***

Dün MHP kulislerinde “Bahçeli, Davutoğlu’na Saray ile arana mesafe koy! Masaya oturalım” mesajı mı veriyor?” sorusuna yanıt aradım.
Evet Bahçeli, Saray ile değil Davutoğlu ile masaya oturmak istiyor. Bir anlamda “Saray’sız koalisyona” göz kırpıyor. Davutoğlu’na “Saray’a rağmen bir ortaklık kurabilecek, yolsuzlukların üzerine gidebileceksen gel” çağrısı yapıyor.
Elbette 13 yıldır iktidara hasret MHP’nin başkaca talepleri de olacaktır. Bakanlık sayısı, Adaletten İçişleri’ne, Sağlık’tan Milli Eğitime önemli bazı bakanlıkların MHP’ye verilmesi masaya gelecektir.
Ancak temel soru şu: Davutoğlu bunu yapabilir mi? Saray ile araya mesafe koyabilir mi?
Zorluğu ortada ancak Saray geri adım atmadan Davutoğlu’nun bir koalisyon hükümeti kurması kolay değil. Bu bağlamda önümüzdeki günlerde Saray oyunlarına, bir danışıklı dövüşe, bazı atraksiyonlara da tanık olabiliriz.
Bahçeli ise hükümet kurmak istiyorsa AKP’nin belli tavizler vermek zorunda olduğunu görüyor ve sonuna kadar asılıyor. Saray’ı oyun dışı tutarak, o hassasiyete oynayarak belki de masaya hayli güçlü elle oturmayı hesaplıyor.

***

Bu çerçevede AKP ile MHP arasında ciddi temasların varlığından söz edebiliriz. AKP kanadından milliyetçi camia ile arası iyi olduğu bilinen Cemil Çiçek, Melih Gökçek, Naci Bostancı, Saray’dan Binali Yıldırım’a dikkat etmekte fayda var.
Tam olarak doğrulatamadım ama Bahçeli’nin, Başkanlık Divanı’nda gayri resmi temasları kastederek “Kimse kendi başına temaslarda bulunmasın, bu elimizi zayıflatır” dediği iddia ediliyor.
Göstermelik de olsa Saray’ın geri çekildiği, Davutoğlu’nun öne çıktığı bir sanal iklim yaratılır, Bahçeli ikna edilerek MHP ile koalisyon kurulursa şaşırmayalım.
Kim bilir, Numan Kurtulmuş’un ilk turda hükümet kurulabileceğine ilişkin öngörüsü de bu kulislere dayanıyordur...

Önceki ve Sonraki Yazılar