MHP'nin açmazı

Seçimlerin en belirgin ve tartışılamayacak mesajı, “AKP’siz hükümet" diye özetlenebilir.
Seçmenin bu tercihini yok sayacak ya da siyasal cambazlıkla sulandıracak her girişim, çökmeye mahkumdur.
Örneğin; CHP'nin çok demokratik ve yüksek devlet/cumhuriyet sorumluluğu gibi gibi gerekçelerle AKP'li bir hükümete geçit vermesi, kendisine oy veren seçmene ihanet anlamına gelecektir.

Kaldı ki, ortada ne kurumsal geleneğini koruyan bir devlet ne de kendi ilke ve temellerini koruyan bir cumhuriyet var.     Zaten asıl sorun da bu. 
Öte yandan, Türkiye'nin gerici-faşizan bir dikkatörlük rejimine sürüklenme tehlikesi henüz atlatılmış da değil. Erdoğan bu amaçla Türkiye'yi bir erken seçime sürükleyebilir. Paralel bir hamle ile cumhurbaşkanlığından istifa ederek yeniden AKP'nin başına geçebilir vb.
İşte tam bu kavşakta asıl sorumluluk MHP'ye düşüyor. Meclis aritmetiğine göre CHP, MHP ve HDP şu ya da bu yöntemle bir araya gelmeden AKP’siz bir hükümet çıkarmak mümkün değil.

Diğer taraftan HDP, belli demokratik düzenlemeler karşılığında bir CHP-MHP hükümetine dışarıdan destek olabileceği izlenimi veriyor.
Ancak MHP, anlaşılmaz bir tutumla HDP'nin destek vereceği bir hükümete bile karşı olduğunu söylüyor. Ortada seçenek olarak MHP ve HDP'nin dışarıdan destek vereceği bir CHP azınlık hükümeti kalıyor. Böyle bir hükümet, demokratik düzenlemeleri yapıp ülkeyi makul bir tarihte erken seçime götürebilir.
İktidarı kaybeden AKP'nin dağılması kaçınılmazdır. MHP'nin bunu görmesi gerekiyor. Bu tablodan kârlı çıkacak partilerden biri de MHP olacaktır. 
Ancak MHP'nin bir açmazı var. MHP, milliyetçi bir sağ parti ile milliyetçi bir faşizan parti olmak arasında salınıyor.
MHP artık bir tercih yapmak zorunda. Birincisinin oy oranı yüzde 25-30 bandında, ikincisinin ise ulaşacağı en yüksek oranı yüzde 7-8 civarındadır.
MHP eğer Türkiye'yi yeniden AKP'li bir hükümete mahkum ederse, bunun bedelini ağır ödeyecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar