S. Ersu Hızır

S. Ersu Hızır

Mübadik - Mübadele

Türkiye ve Yunanistan Krallığı arasında Lozan Barış Antlaşmasına ek olarak 30 Ocak 1923 yılında imzalanan sözleşme ile Türkiye’de ki Rumlarla, Yunanistan’daki Türk –Müslüman nüfusun din esası üzerine zorunlu göçe tabi tutmasının üzerinden 94 yıl geçti.

İki ülke arasında gerçekleştirilen bu zorunlu nüfus göçü “Mübadele”, göçe tabi tutulanlar “Mübadik” olarak adlandırılıyor. Mübadele ile bir milyonu aşkın Ortodoks Hristiyan Rum Anadolu’dan Yunanistan’a, 400.000 Müslüman Türk Yunanistan’dan Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştır.

Sözleşmenin birinci maddesi : “Türk topraklarında yerleşmiş Rum Ortodoks dininden Türk uyrukları ile Yunan topraklarında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının, 1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine girişilecektir. Bu kimselerden hiç biri Türk Hükümetinin izni olmadıkça Türkiye’ye ya da Yunan Hükümetinin izni olmadıkça Yunanistan’a dönerek orada yerleşemeyecektir.” şeklindedir. 

Yani; mübadele kapsamına; mübadele edilecek halklar yalnız dini kimlikleri ile sınırlı tutulmuş,  ırk, dil, etnik ve kültürel farklılıklara yer verilmemiştir.

Mübadele kapsamına giren Rum denilenlerin arasında Türkçe’den başka dil bilmeyen Türk Ortodoks Hristiyan Gagavuzlar ile Karamanlı Ortodokslar, Yunanistan’dan göç eden Müslümanların arasında da Türklerin yanında Drama, Kavala, Karacaova, Kesriye’den gelen Bulgarca ve Makedonca konuşan Pomaklar, Rumence konuşan Ulahlar, Yunanca (romeika) konuşan Patriyotlar ve kendi dilleriyle konuşan Arnavutlar da Türkiye’ye gelmişlerdir.

Türkiye –Yunanistan mübadelesi kapsamında Türkiye’de sadece İstanbul ‘da yaşayan Rumlar, Yunanistan’da ise Batı Trakya’da oturan Türkler mübadeleden muaf tutulmuşlardır. Mübadelede Midilli, Girit, Drama, Kavala, Selanik, Vodina ve Yanya’dan Türkiye’ye göç eden nüfus Doğu Trakya ve Batı Anadolu’da Rum azınlığın ayrılışı ile boşalan yerlerde iskân edilmişlerdir. Mübadiller yoğun olarak Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, İstanbul, Çanakkale, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Kocaeli, İzmir, Manisa, Adana, Antalya, Mersin, Samsun, Konya, Kütahya, Kayseri, Kars, Tokat, Sivas şehirlerinde iskân edilmişlerdir.

Mübadele ile gerçekleşen göçlerin büyük bölümü 1923 -1927 yıllarında gerçekleşmiş ve zorunlu göç uygulaması1930 yılında İnönü – Venizelos sözleşmesine dek devam etmiştir. Mübadele gerçekleşirken iki ülke arasında gerginlikler yaşanmıştır. Milletlerarası Adalet Divanı kararlarına rağmen Yunanistan Batı Trakya’daki Türklerin mallarına el koymuş, buna karşılık olarak Türkiye’de İstanbul’da yaşayan Rumların mallarına el koymuştur. İki ülke arasında el konan mallar sorunu ile tırmanan gerilim 1926 yılında imzalanan antlaşma ile kısmi olarak çözümlenmiştir.

1930 senesinde iki ülke arasında “İkamet, Ticaret ve Seyrisefain Mukavelenamesi” sözleşmesi imzalanmıştır. Bu antlaşmada yer alan “Mütekabiliyet” hükmü ile göç etmeyen iki tarafın vatandaşlarına da o ülke vatandaşlarının hakları tanınmıştır. Zorunlu göç olayları; Türkiye ve Yunanistan ekonomilerinde, 1940’lı yıllara kadar süren ağır krizlere sebep olmuştur. Genç Cumhuriyet emperyalizme karşı Anadolu’da verdiği Bağımsızlık savaşını kazanması ile Anadolu dışında yaşayan Türk ve Müslümanların mübadele ile Türkiye’ye yerleşmesini sağlamıştır.

Türkiye ile Yunanistan arasında 1923 yılında imzalanan sözleşme gereği yapılan Mübadele, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra onun bünyesinden çıkmış iki farklı devletin, ulus - devlet olma yolundaki çabalarında “ nüfus değişimini” karşılıklı siyasi iradeleriyle yaşama geçirdikleri ilk örnektir.

Mübadele sözleşmesinin üçüncü maddesi “ Karşılıklı olarak Rum ve Türk nüfusu mübadele edilecek toprakları 18 Ekim 1912 tarihinden sonra bırakıp gitmiş olan Rumlar ve Müslümanlar 1. maddede öngörülen mübadelenin kapsamına girecek sayılacaklardır” şeklindedir.

 Yine aynı şekilde 18 Ekim 1925 tarihinde Türkiye -Bulgaristan arasında imzalanan Muhacir sözleşmesinde de Türk ve Bulgar muhacirleri için esas alınan tarih 18 Ekim 1912 olmuştur. Türkiye Cumhuriyet’i 1923 yılında, yeni bir devlet olmanın sorumluluğu gereği iç ve dış birçok sorunla uğraşmakta idi. Uzun yıllar süren savaşların yarattığı sosyal ve ekonomik sorunların üstesinden gelmeye çalışırken, nüfus mübadelesi ile mevcut sorunlara ilaveten büyüyen iskân sorununu da çözmek zorunda kalmıştı.

Resmi verilere göre; Kurtuluş savaşı sonrasında ülkeye mübadele, diğer göçlerle gelenler ve savaş sonrası barınağı olmayan nüfus bir milyon beşyüz bin kişidir. Türkiye’nin 1927 yılı resmi verilerine göre 13.648.270 kişi olan nüfusu ile karşılaştırdığımızda genç Cumhuriyet’in çözmeye çalıştığı barınma sorununun büyüklüğü görülmektedir. Bu istatistiki veriler, Kurtuluş savaşından yeni çıkmış Türkiye’nin,  nüfusunun yaklaşık dokuzda birinin barınacak yeri olmadığını göstermektedir.

Kurtuluş Savaşı sonrası savaştan ve bazı işbirlikçi çetecilerin yağma ve yakmaları sonucu; Batı Anadolu, Marmara ve Karadeniz’de köylerin büyük bir bölümü yakılmış, evler ve tarlalar kullanılamaz hale gelmiş idi. Mustafa Kemal Atatürk gerçekleştirdiği devrimler, izlediği ekonomik, sosyal, politikalar ve Köy Enstitüleri gibi eğitim seferberlikleri ile Genç Cumhuriyet’e on yılda büyük kazanımlar sağladı. 80 milyon nüfusa sahip Türkiye’nin üç milyon Suriyeli göçmenin sorunlarını aşmaya çalıştığı bu günler ile o dönemi karşılaştırdığımız zaman başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş Savaşı kahramanları ve genç Cumhuriyet’in yöneticileri önünde bir kez daha minnetle, saygıyla eğilmemiz ve onlara layık olabilmek için korkmadan cesurca çalışmalı ve mücadele etmeliyiz.

Not: İzmir Giritliler Derneği her yıl Aralık ayında Urla ve Buca Belediyelerinin katkıları, İl Sağlık Müdürlüğü’nün izinleri ile Giritli Mübadillerin Bahri Cedit vapuruyla Anavatan’a ilk çıktıkları ve konakladıkları yer olan Urla Karantina Adası Tahaffuzhane’de anma etkinliği düzenlemekte. Acı hatıraların yaşandığı özgünlüğünü koruyan bu mekânın, ilgililerce müzeye dönüştürülmesi tarihimizin önemli bir sayfasının unutulmamasını sağlayacaktır.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar