Muhalefet yetmezliği sendromu

Bir Halk Sağlığı Uzmanı olarak (eskiden adımız ‘Toplum Hekimi’ idi) toplumumuzun içinde bulunduğu ağır hastalık durumuna teşhisimi koymuş bulunuyorum. Hastalık, ‘Muhalefet Yetmezliği Sendromu’dur.

İnsan vücudunda ağır hastalıklara yol açan organ yetmezlikleri olabilir. Örneğin ‘kalp yetmezliği’, ‘akciğer yetmezliği’, ‘böbrek yetmezliği’, ‘karaciğer yetmezliği’ gibi…

Bu deyim, bu organların fonksiyonlarını yeteri  kadar yerine getiremedikleri durumları anlatır. Örneğin kalp yetmezliğinde kalbimiz, kan dolaşımını yeterince sağlayamaz. Kirli kanı temizlenmesi için akciğerlere, temiz kanı başta beyin olmak üzere tüm organlara yeterince pompalayamaz. O zaman hastada yoğun bir halsizlik, dermansızlık, beyine yeterince enerji verici madde ve oksijen gitmediği için şuur bozuklukları ve algılama kusurları ortaya çıkar. Diğer organların yetmezliklerinde de, kendi fonksiyonlarına göre, benzer belirtiler görülür.

Toplumumuzun şu anda içinde bulunduğu, halsizlik, çaresizlik, tepkisizlik, şuursuzluk bulguları da yukarıda saydığım bazı yetmezlik bulgularına birebir uyuyor. Bunu ben ‘Muhalefet Yetmezliği Sendromu’ olarak adlandırıyorum.

‘Muhalefet Yetmezliği Sendromu’na yol açan nedenler nelerdir?

* Bu nedenlerin başında ‘örgütlenememek’ geliyor. Sivil toplum kuruluşlarından siyasi partilere kadar her düzeyde, toplumda örgütlenme becerisinde bir yetersizlik görülüyor. Bunun ‘genetik’ olduğu da düşünülebilir ama ben buna katılamam. Kurtuluş Savaşı’nda, en olumsuz koşullarda örgütlenip emperyalist işgalcileri kovalayabilen, en son Gezi olaylarında yalnızca sosyal medya iletişimini kullanarak zorba iktidara kök söktüren bir örgütlenmeyi becerebilen bir toplumun genlerinde bozukluk olduğunu söylemek büyük haksızlık olur. Bu durumda iktidarca topluma yutturulan bazı ilaçların ‘örgütlenme yeteneğini’ bastırıyor olması düşünülmelidir.

* ‘Muhalefet Yetersizliği Sendromu’nun bir diğer nedeni ‘strateji belirleyememedir’. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, ne yapacağını bilemeyip, Ekmeleddin isimli kimsenin tanımadığı bir zatı Tayyip Bey’in karşısına çıkartarak Cumhurbaşkanlığını elleri ile AKP'ye ikram etmesi, sonrasında 7 Haziran seçimlerinde Mecliste çoğunluğu ele geçirmesine rağmen muhalefetin önce Meclis Başkanlığını iktidara kaptırması bunun tipik belirtileridir. En sonunda da ‘istikşafi görüşmeler’ adı altında topluma ve muhalefete yutturulan ‘kocakarı ilaçları’nın yol açtığı ‘strateji belirleyememe’ durumu toplumsal bünyeyi yarı felç durumuna getirmiş ve ülke Aralık seçimlerine sürüklenmiştir.

* ‘Muhalefet Yetmezliği Sendromu’nun en önemli nedenlerinden biri de ‘Yetersiz Liderlerdir’. Toplum bünyesini derleyip toparlayacak, immün sistemi(vücudun hastalıklara karşı koyma gücünü) güçlendirecek, stratejik sorunlara kuvvetle el atabilecek muhalefet liderlerinden yoksunluk toplumumuzun yaşadığı ağır hastalık tablosunun en önemli nedenlerindendir.

Hastalığa karşı koyabilecek muhalefet önderlerinden Selahaddin Bey’in 7 Haziran seçimlerinden sonra bir türlü kendine gelemeyip, Türkiye’ye bağlanacağına PKK gibi yanlış moleküllere bağlanması; MHP lideri Devlet Bey’in, AKP’ye karşı duyduğu yoğun ‘affinite’ (çekim, eğilim) CHP lideri Kemal Bey'in, sağını solunu ayırt edemeyip sürekli sağına sağına yönelmesine yol açan ‘oryantasyon bozukluğu’ toplumsal hastalığın klinik tablosunu ağırlaştırmaktadır.

Bu teşhisimi beğenmeyenlerin başka doktorlara da görünmeleri en doğal haklarıdır. Ama ben teşhisimden eminim. Zira muhalefette yetmezlik sendromu olmasa idi, tarihimizde görülen bu en yeteneksiz, beceriksiz, ağızdan dolma, tel maşa kadroların yönetimi bu kadar süremezdi.

Önceki ve Sonraki Yazılar