Elif Doğan Şentürk

Elif Doğan Şentürk

Muhasebe

BEN bu seçimlerde sandığa giderken ciddi anlamda muhasebemi yaptım. Oyumun rengi belli… Size muhasebe kalemlerimi sıralayayım:
Bu ülkede binlerce çocuk, değil ayakkabı kutusunu bulmayı, zemheride naylon terlikle okula giderken, bir banka genel müdürünün evinde, ayakkabı kutularının içinde “imam hatip yaptırılmak” üzere milyon dolarlar çıktı değil mi?
Uluslararası sahtekârlığı tescillenen bir dolandırıcı, canlı yayında ve Türk Bayrağının önünde “ben cari çığın önemli bir kısmını kapatıyorum” dediğini unutan var mı?
Bir bakanın meclis kürsüsünden, rüşvet olduğu iddia edilen kolundaki saatin belgesi diye peçeteye yazılı bir notu milyonların gözüne bakarak salladığına şahit olmadık mı?
Soma’da yani taziye evinde, bir danışmanın, ev sahibini tekme tokat dövdüğünü, vicdanlarımız sızlayarak hatta ağlayarak izlemedik mi?
Kumpas davalarında, Ergenekon’un kasası diye tutuklan Kuddusi Okkır’ın cenazesini parasızlıktan dolayı belediyenin kaldırdığına tarih şahit olmadı mı?
Bu davalarda parçalanan ailelerin, intihar edenlerin, yıllarca tutuklu kalanların, cezaevinde ölenlerin yaşadıkları trajedilerde “Ben bu davaların savcısıyım” diyenlerin sorumluluğunu unuttunuz mu?
Hatta bu ülkede Genelkurmay Başkanı, terörist diye ceza evine atılmadı mı?
15 Temmuz darbe girişiminden önce FETÖ’yle kol kola, el ele, gönül gönüle yürüyenler kimlerdi.
FETÖ’yü devletin bütün kurumlarına fütursuzca yerleştirenler hatta devleti FETÖ’ye teslim edenler, aynı menzile yürüyenler, istediği her şeyi verdiklerini; “ne istediler de vermedik” cümlesiyle itiraf edenler kendi ifadeleriyle hangi “davanın” inananlarıydı?
Suruç, Ankara Garı, Kızılay katliamları yapılırken, bu ülkeyi kim ya da kimler yönetiyordu?
Stratejik Derinlikten, stratejik çukura evrilen dış politika nedeniyle, bizim gençlerimiz Suriye topraklarında şehit olurken, askerlik çağındaki 700 bine yakın Suriyeli kafelerde, diskolarda, tatil yörelerinde cirit atmıyorlar mı?
Cumhuriyetin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’e, televizyonlarda, gazete köşelerinde hakaretlerin yağdırıldığı başka bir iktidar dönemi hatırlayanınız var mı? 29 Ekim’i, 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı kutlamak için sokağa çıkanların biber gazına, polis müdahalesine maruz kaldığı gerçeği beyninizin ve vicdanınızın bir köşesinde saklı durmuyor mu?
2002’den beri yapılanları, bir film şeridi gibi geçirin gözlerinizin önünden. 
Bir ülke nasıl bu hale getirilir sorusu beyninizi kemirmeye başladığında, cevaplarınız peş peşe sıralanmaya başlayacak.
İşte o zaman muhasebenizi yapmaya başlamış olursunuz.

Önceki ve Sonraki Yazılar