Süleyman Karan

Süleyman Karan

Mülteciye nefret kusacağına önce dön bir aynaya bak!

Bir ülkeye mülteci akınının olması, o ülkenin halkının insanlığının ve ahlakının ölçülmesi açısından bulunmaz bir fırsat... Ve ne yazık ki, bu fırsattan alnının akıyla çıkan bir milleti arayın ki bulasınız! Avrupa Birliği’nin bu sınavdan çaktığı bir gerçek... Bakmayın siz AKP kurmaylarının böbürlenmesine, Türkiye ve tüm Türkiye halkları da bu olaydan sıfır çekerek çıkıyor ve daha da beter utançları tarihe yazmamız pek mümkün görünüyor.

Keyiften terk etmez kimse vatanını

Önce mültecilerin geldikleri ülkelerde pek çok sorun yaratmasına karşın, gerek ülke ekonomisine gerekse ülkenin sosyokültürel yapısına önemli katkılar sağladığı, Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı’nın (UNCTAD) araştırmalarıyla kanıtlanmış. Yani sürecin başında büyük bir mali kayıp ve ciddi bir kültürel entegrasyon sorunu gibi algılanan mülteciler, gittikleri ülkeye önemli katkılar sunuyor. Bu hemen her yerde ve tarihte aynı sonucu veriyor. Ben uydurmuyorum, sevin sevmeyin Birleşmiş Milletler’in en iyi çalışan, raporları güvenilir bir kuruluşu bunu söylüyor.

Şimdi gelelim şu Suriyeli mülteci nefretine... İlginç biçimde, ulusalcısından mütedeyyin orta sınıfına, milliyetçisinden apolitiğine, ‘pis’, ‘tembel’, ‘asalak’, ‘ödlek’, ‘geri’, ‘vatan haini’, ‘abazan’ gibi sıfatlarla anmak sanki bir moda haline geldi bu garibanları... İç- lerinden çıkan iti kopuğu, şerefsizi, hırsızı, soysuzu tabii ki vardır, ama bu saydıklarımızın hepsi sanki bizim içimizde de fink atmıyor mu?

Sorumluluktan kaçamzsınız!

Soruyu önce şöyle sormak gerekmez mi? Türkiye halklarının seçmiş olduğu ve 14 yıldır iktidarda olan, bunun son yedi yılında Büyük Ortadoğu Projesi’nin maşası olarak, Arap Baharı’nı tetikleyen, destekleyen ve özellikle de Suriye’deki iç savaşa doğrudan müdahil olan bir hükümet var. “Bu hükümeti seçen yüzde 40- 45, bizim suçumuz değil” deyip de işin içinden sıyrılmak da doğru değil, zira bu dış politikaya karşı direnmeyen herkes de bu suçun sessiz ortağı... Yani bir ülkenin iç savaşına müdahil olup da, evi barkı yanan, akrabaları ölen, ölmek ya da öldürmek dışında seçeneği kalmamış insanların mülteci olması, ne utanılacak bir durum ne de öfke duyulacak. Hele hele, öyle işkembeden atan, “Kalıp savaşsalardı, burada plajda kadın taciz ediyorlar” cümlelerini rahat evlerinde, sosyal medyada paylaşanlar var ya, tam bir pespayelik! Sanki hepsi komanda, sanki hepsi Cengiz Han!.. Ve yine bunların çoğu, kendi ülkesinde siyasi kriz tavan yaptı mı, “Bu ülkede yaşanmaz” nakaratıyla başlayıp, nereye kaçacağını tartışan tipler... Hiçbir nitelikleri olmadığı için gidemiyorlar gidemiyorlarsa, gerçek de bu... Böyle de ikiyüzlüler!

Her siyasi fikirden utanmaz çıkarmış

Bu tarz görüşleri olanların bir bölümü, ulusalcısından ırkçısına geniş bir yelpazeye yayılan, genelde kendini bu iktidara muhalif olarak tanımlayan Türkiyeliler... Ne garip ki, yine bu güruhun içinde Kürt siyasetiden ezilen ulus milliyetçileri ve ‘halkların kardeşliğini yaşatmak’ isteyen sosyalistler bile var!

Peki ya bu iktidarı gözü kör biçimde destekleyen ve mümin geçinen, milleti ve ırkı değil de, ümmeti öne çıkarttığını iddia edenler çok mu farklı?.. Hayır, tam tersine çok daha ikiyüzlü! Gaziantep’te, Urfa’da, Kilis’te muhabbet tellallarının sattığı Suriyeli çocuk yaşta kızları kuma yapan bunlar... Tüm Türkiye’de inşaatlarda ve en pis işlerde üç kuruşa garibanları çalıştıran da bunlar... Sözde bu din kardeşlerini, her türlü kullanmayı bir marifet sayan işte bu münafıklar...

Bir de mülteciler yüzünden işsiz kaldıklarını düşünüp, iktidarın saçma sapan ekonomi politikalarına toz kondurmayanlar var, işte onlar da fırsat buldukça bu din kardeşlerini itip kakmayı, fırsatını buldular mı da mahallecek linç girişiminde bulunmayı marifet sayıyorlar. Ki bunlar, durumları çok kötü olmasa bile devletin yardımları için sıraya girenler, açta açıkta olanın hakkını yiyenler!.. Bunu yaparken ırkçılarla birlikte hareket etmekten utanmayan, hesapta ümmetçi mütedeyinler bunlar... Kendilerini böyle tarif ediyorlar ya, gerçek tarif şu, ahlaksız münafıklar hepsi de...

Garibanı kullanmak insanlığa sığmaz

Peki mülteci statüsü vermeyip, bir de bunu allayıp pullayıp, “Biz zordaki komşumuzu bağrımıza basarız, onlar bizim misafirlerimiz” diyen AKP’liler?.. İşte size tam bir ikiyüzlülük daha... Suriyeli göçmenleri, bırakın onları ‘soydaş’ Türkmenler’i mezheplerine göre ayıran, birine üç-beş kuruş sadaka verip, diğerini açlığa, sefalete mahkum eden de bunlar... “Misafirlerin kalifiye olanlarını tepe tepe kullanalım, böylece işçinin ensesinden sopayı eksik etmeyelim” diyenler de bunlar... Yine belli bölgelerde, Alevi mahallelerinin dibine en mezhepçi mültecileri yerleştirenler de bunlar... 2019 seçimlerinde, apar topar mültecileri vatandaş yapmayı planlayanlar da yine bunlar...

Kime sövdüğünüzü bir daha düşünün!

Siyasi kriz düşük yoğunluklu çatışmalara evrilirse, bunları kiralık katil olarak kullanacak olanlar kim peki? Herhalde mülteciler değil, yine içimizdeki şer tohumları... Bir ülkeyi mülteciler kirletmez, bir ülkeyi o ülkede yaşayan halkların içine yuvalanmış toksik atıklar zehirler. Ne vekalet savaşının kurbanı Suriyeliler pis, geri, tecavüzcü ve şerefsizdir, ne de Afganistan’dan kaçıp gelenler... Kaldı ki, bu ülke Kavimler Köprüsü’dür ve her birimizin ailesinin bir köşesinde bir mülteci vardır. Kimi Arnavutluk’tan, kimi Kırım’dan, kimi Mısır’dan, kimi Girit’ten, kimi Kafkasya’dan... Bir daha mültecilere hakaret edeceğinizde iki kez düşünün, bilin ki soyunuzu sopunuza hakaret etmektesiniz aslında.. Pislik, ahlaksızlık, rezillikse mesel, hani vadır ya bir laf; “Anama söven müslüman olsa” hemen bunu hatırlayın.

Önceki ve Sonraki Yazılar