Bataklıktan cehenneme

 Türkiye'de siyasal İslamcıların iktidara gelmesine karşı çıkanların önde gelen savlarından birisi ülkenin "Ortadoğu bataklığına" sürüklenmesi tehlikesiydi. Kimilerince, Batı yanlısı elitlerin bir saplantısı olarak küçümsenen bu kaygı, İslam düşmanlığı ve cehalete dayanan Oryantalist bir evham olarak eleştirilirdi.

      Derken, siyasal İslamcılar iktidara geldi, korkulan oldu: Türkiye Ortadoğu bataklığına gırtlağına kadar battı! Üstelik bataklığın kurumaması, daha da derinleşmesi için elinden geleni yaparak. Şimdi şimdi gözler açılıyor. Bakıyorum, bu konuda geleneksel "temkinli" Cumhuriyet dış politikasını yerden yere vurmuş olanlar bile son günlerde "Ortadoğu bataklığı"ndan söz ediyorlar

      Galiba, son aylardaki gelişmelerden sonra, onlara da "Geçmiş olsun" demek gerekecek. Çünkü "bataklık" kavramı, hızla mezhep savaşına sürüklenen yeni Ortadoğu'yu anlatmakta yetersiz kalıyor. "Cehennem" kelimesi daha uygun.

    "Bataklık" kelimesi ille kalsın diye ısrar ederseniz "kızgın bataklık" üzerinde anlaşabiliriz.

                                                    ***
       Bu cehennemden görüntüler, hem de sistematik bir propaganda kampanyasının evreleri olarak, özellikle sosyal medyadan bize ulaşıyor. Bir dehşet makinesi olarak Irak'ta ilerleyen IŞİD yaptığı kıyımları övüne övüne dünyanın gözlerinin önüne sürüyor. Dehşet saçmaktan memnunlar. Belli ki, her kimse bunlar, kendilerini uygar dünyanın kurallarıyla bağlı saymıyorlar.  Kendi kuralları ve usulleri var. İslamiyet adına diğer Müslümanları kıtır kıtır kesmekte, türbelerini yerle bir etmekte bir sakınca görmüyorlar...

    İnanılmaz şeyler oluyor. Dante'nin cehennemi şimdi Irak'ta yaşananlar yanında Maldiv Adaları'nda turistik tatil gibi kalırdı!

     Üstelik bu daha bir başlangıç!  Yepyeni güçler var sahnede ve bu cehennemden nasıl çıkılabileceği konusunda inandırıcı bir plan görünmüyor...

      Bir zamanlar "model" olarak anılan "güçlü" Türkiye'nin başında sorunlara çözüm getirme kapasitesi iyice azalmış, hatta tükenmiş bir hükümet var.

      O kadar çaresiz ki bu hükümet, kurtuluşu o terör örgütünün elindeki diplomat ve vatandaşlarının durumuyla ilgili haberleri kendi medyasına yasaklamakta buluyor.

                                      ***

       Gerçekleri görmek zorundayız:

      Ne yazık ki, bu iktidarın hayalperestliği ve büyük hataları sonucu Türkiye de artık bu Ortadoğu'nun içinde. Yani, cehennemden onun da. --bizim de-- payımıza acılar ve kayıplar düşecek.

      Batı'da gittikçe yaygınlaşan "Yapacak bir şey yok, bırakalım ne halleri varsa görsünler" yaklaşımının Türkiye'ye de bedel ödetmesi kaçınılmaz... Ne gibi bedeller? Kırk katır mı, kırk satır mı, göreceğiz... Meğer ki...

       Meğer ki, ülkenin tepesinde bir şeyler değişsin, Türkiye, cehennemin kızgın bataklığını küreğiyle karıştıran zebanilik rolünü bıraksın. Kendisine ve bölgeye yeni gözlerle baksın. Açacağı pencerelerle bir "soğuma" döneminin temellerini atsın.

       Küçük ihtimal, ama umutsuz yaşanmıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar