Sabah uyanınca memleketini sakin bulmak

Maç seyrediyorum. İtalya-İngiltere. Futbolcular sahaya çıkıyor, tribünlerde mutlu insan yüzleri. Akşam İngilizler ve İtalyanlar evlerine dönecekler, takımları yenilse de kazansa da mutlu uyuyacaklar. Çünkü onların uyurken bir gecede hayatlarının ve geleceklerinin altüst olabileceği korkusu yok.

Kıskanıyorum.


İtalya hep sütliman bir memleket miydi? Önce bir Mussolinileri vardı. Sonra mafya bir yandan, Kızıl Tugaylar bir yandan kıyamet kopuyordu. Başbakan Aldo Moro'yu kaçırıp öldürdüler. Ülkede herkes gerçeği biliyor ama kimse delile ulaşamıyordu. Savcı Casson, Cumhurbaşkanı ve Başbakan Andreotti’nin mason locasıyla ilişkilerini ortaya çıkardı. Savunma Bakanlığı da biliyordu ve ABD ile İtalyan gizli servisleri gladioyu beraber kurmuşlardı. Temiz süt emmiş ama gâvur (!) Savcı Di Pietro, bürokrat -siyasetçi –işadamı üçgeninde nasıl bir rüşvet/yolsuzluk düzeni kurulduğunu ortaya çıkardı. Temizleme operasyonu yapıldı, sorguya çekildiler. Gladio temizlendi.

Özeniyorum.


İngiltere ve İrlanda terörle yaşayan ülkeler sıralamasında bir zamanlar ilk üçteydi. Dünya hep tam uzlaşmaya yakınlaşırken, şiddetle tekrar eylemlerin başlamasını izledi. 10 bin civarında bombalama eylemi, karakol saldırıları, Hyde Park'a ve otobüslere saldırılar oldu. AVM’ler patladı. Protestan ve Katolikler birbirlerini yediler. (Oysa her ikisi de İsa’ya inanıyordu.) Jonathan Powell, “her iki taraf da kazançlı çıkamayacağını idrak ettiğinde görüşme ve pazarlık yapılır” dedi. Anlaştılar.

Barış olabiliyormuş.


Almanya, Baader Meinhof (RAF) ile 30 yıl cebelleşti. Devlete ve polisin şiddetine öfkeli kalabalıklarda birçok öğrenci ve rehine öldü. Uçaklar, başkanlar kaçırıldı, fidyeler istendi… Örgüt Belçika, Fransa, İrlanda, Filistin ve İtalyan başka örgütlerle de ilişkideydi. Bir sabah kalktılar hapishanedeki örgüt elemanlarının hepsi ölü (!) bulundu. Almanya’da terör merör kalmadı. RAF 1998’de “Bugün bu tasarıyı sona erdiriyoruz. RAF'ın şehir gerillası hareketi artık tarih oldu.” Bildirisini gazetelere yolladı.

Bakakalıyorum.


İspanya’da ETA , Franco’ya karşı yıllarca bağımsızlık mücadelesi verdi. Kültürel haklarını isterken, iş silahlı eylemlere döndü. Terör örgütü listesine alındılar. Havaalanına bombalı saldırılar, tren istasyonunu basmalar, yüzlerce ölü… ETA “kalıcı ateşkes” dedi, hükümet, hayır olmaz “silah bırakma” konusunda ısrar ediyorum dedi. Katalanlarla belli özgürlük şartlarında anlaştılar. Dilleri tabelaları Katalanca ve İspanyolca beraber yazıldı. Sorun çözüldü. Çok değil. Bu yaşananlar 3 yıl önce oldu.

Alkışlıyorum.


Bir de Yugoslavya var… Parça pinçik oldu. CIA kehanet (!) gibi 18 ay öncesinden bölüneceğini haber vermişti. Ekonomik uçurum, etnik kavgalar, kin dolu Sırp milliyetçiliği, Batı'nın da ideolojik kışkırtmasıyla kendi içerinde parçalandılar. Müslümanların elindeki silahlar BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplandı. Avrupa resmen seyretti. Yüz binler öldü! Müslüman Bosnalılara ve Hırvatlara karşı etnik arındırma ve katliam, sel felaketleri hâlâ yeni toplu mezarları toprak üzerine çıkartarak dünya âleme gösteriyor… Bu da “bir” olamayanların ve gaza gelip kin ile beslenenlerin, ülkelerinin ne olduğuna acı bir örnek.

Çok üzülüyorum.


Teoride tek millet, tek bayrak, tek devlet. Ama gelinen noktada ne oluyor farkında mısınız?

Teori güzeldir. Ama pratik teoriyi her zaman aşar.

Teoride demokrat, pratikte değilsiniz. İleri demokrasiden söz etmeyin. Bizi bölmeyin! Kardeşi kardeşe bahane uydurup kırdırtmayın!




Önceki ve Sonraki Yazılar