Müstafi hükümetle 2016'ya kadar iktidar planı!

Saray’ın bastırması sonucu AKP, ibreyi koalisyondan erken seçime mi çevirdi? Son hedef Meclis’ten seçim kararı çıkartıp iktidarı bırakmadan ülkeyi Kasım’da seçime götürerek 2016’ya kadar koltukları korumak mı?
Başbakan Davutoğlu ve CHP lideri Kılıçdaroğlu bu soruların gölgesinde pazartesi günü bir araya geliyor. İki lider 45 günün dolmasına 13 gün kala masaya oturacaklar.

Temel beklenti tek başına iktidarı yakalamak adına oyalama taktiği mi yoksa samimi bir ortaklık ön görüşmesi mi pazartesi akşam saatlerinde anlama şansı elde edeceğiz.

CHP kanadı not alma sürecinde ilkelerini ortaya koyup son derece yapıcı, kolaylaştırıcı, uzlaşmacı oldu. AKP kanadı ise renk vermemekle birlikte Saray’ın ilk gün kararı doğrultusunda seçim yanlısı bir izlenim verdi.

***

Davutoğlu hafta başındaki koalisyon zirvesinde nasıl bir tutum izleyecek? Önünde iki seçenek var. Erken seçim yanlısı Saray’a rağmen CHP ile koalisyon kuracağını ilan edebilir.
Ya da Saray’ın kurduğu oyuna boyun eğer, rolünü oynar, ülkeyi Kasım’da seçime götürme seçeneğine yönelir.

Saray gelinen noktada ne istiyor? Son anketleri görmek adına biraz daha zaman kazanmayı zorlayabilir. 13 günlük süreyi tüketmek için CHP ile görüşmelerin biraz daha uzatılması taktiğine oynayabilir.
Bu sayede hem Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevini vermemiş olur hem de o arada sokağın nabzını tutup, AKP’nin Meclis’ten seçim kararı çıkartmasına fırsat yaratır.

AKP Genel Başkanı’nın gelmesi halinde böyle bir talebe direnme şansı hayli zayıf görünüyor. Nitekim gelen son haberler de bunu doğruluyor, AKP içinde seçim kararına yönelik hazırlıklar tüm hızıyla sürüyor.
O arada ulusal ve uluslararası sermaye ve etkili siyasi çevreler de AKP-CHP koalisyonu için bastırıyor. Koalisyon lobisi ile seçim lobisi çatışıyor.

***

Saray, CHP ile koalisyon riskini almak yerine seçim riskini almayı yeğliyor. Çünkü, savaştan siyasi rant sağlayıp milliyetçilerden birkaç puan, Saadet Partisi ve BBP’yi de ikna edebilirse bir iki puan da oradan alabileceğini hesaplıyor.

Saray’ın kararı Kılıçdaroğlu görüşmesine kadar ani değişime uğramazsa tercihi seçimden yana olacak. Davutoğlu da büyük sürpriz yapıp Saray’a tavır koymazsa bu karara boyun eğecek.

O noktada sandığa hangi yoldan gidileceği önem kazanıyor.
Erdoğan her şartta seçime AKP’nin iktidarında gitmeyi arzuluyor. Tek başına hükümet olarak seçime gitmenin pek çok avantajı var. O avantajlar Hükümet olanaklarını kullanmaktan tutun da 13 yılın kirli çamaşırlarının ortalığa saçılmasını engellemeye kadar uzanıyor.

***

45 günün ardından (15 gün kaldı) hükümet kurulamazsa Anayasa gereği seçim kabinesi dört partiden oluşacak. AKP’ye 11, CHP’ye 6, MHP ve HDP’ye ise 4’er bakanlık düşecek. MHP, HDP alerjisi nedeniyle hükümete girmek istemiyor. O 4 bakan bağımsızlardan atanacak.

Seçim Hükümetinde muhalefet 14 koltukla temsil edilecek. Seçime kadar geçecek üç ayda muhalefetten atanacak bakanların, 13 yılın şaibeli dosyalarını açma riski var. Saray bunu görüyor ve seçim hükümetini kurmaktan ısrarla kaçınıyor.

AKP azınlık hükümeti formülü bu kaygı nedeniyle gündeme getirildi. Amaç MHP’nin dışarıdan ya da oylamaya katılmayarak vereceği pasif destek ile azınlık hükümeti kurmaktı.

Anayasa ve İçtüzüğe göre Hükümet’e güvenoyu isteminde basit çoğunluk yeterli oluyor. 276 ise güvensizlik oyunda gerekiyor. MHP oylamaya katılmaz ya da ret oyu vermezse 258 sandalyeye sahip AKP azınlık hükümeti kurulmuş oluyor. CHP ve HDP’nin sayısı 211’i ancak buluyor.

Bu formül Bakan Faruk Çelik ve MHP’li Semih Yalçın tarafından şekillendirildi. Ancak olası sakıncalarını gören Bahçeli son anda karar değiştirdi ve seçimli seçimsiz, süreli süresiz hiçbir şartta azınlık hükümetine destek sunmayacağını ilan etti.
Siyasette 24 saat bile çok uzun bir zaman. MHP 24 Ağustos’a kadar fikir değiştirmezse AKP’nin azınlık hükümeti seçeneği zorlaması bir sonuç vermeyecek.

***

Geriye iktidarda seçime gitmek ve kabineye muhalefeti sokmamak için tek bir yöntem kalıyor. Meclis’te seçim kararı almak. AKP’nin hukukçu kurmayları bu bağlamda çalışma yürütüyor.
Meclis 24 Ağustos’tan önce seçim kararı alırsa, sandığın kurulacağı tarihe kadar müstafi Davutoğlu hükümeti görev başında kalacak.
Seçim 22 Kasım’da olursa yemin töreni, yeni hükümet kurulması süreci dikkate alındığında istifa etmiş, 8 bakanı milletvekili bile olmayan hükümet Şubat 2016’ya kadar işbaşında kalabilecek. Bir erken seçim de oradan çıkarsa yazı bulması bile mümkün...

TBMM’nin seçim dönemini tanımlayan Anayasa’nın 77. maddesi “Meclis’in, 4 yıl dolmadan seçimin yenilenmesine karar verebileceğini” düzenliyor. Meclis İçtüzüğün 95. Maddesi de “seçimlerin yenilenmesine dair önergelerin Anayasa Komisyonunda görüşülüp, hazırlanan raporun Genel Kurulda sonra açık oya sunulacağını” hükme bağlıyor.

AKP ise seçim kararını henüz kurulmamış Anayasa Komisyonu’na götürmek yerine İçtüzüğe aykırı biçimde doğrudan genel kurula indirmeyi planlıyor.
Bu koşulda seçim isteyen MHP’nin HDP’li seçim hükümetini engellemek adına karara destek verebileceği umuluyor.

Ankara yüzdü yüzdü kuyruğuna geldi... Yarından sonra zorlu bir karar haftasına giriyor.
Bir süredir suskunluğa bürünen Saray, bakalım bu hafta şapkasından kaç tavşan daha çıkartacak!..

Önceki ve Sonraki Yazılar