Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Myanmar’da neler oluyor?

Adını bile bilmediğimiz uzak doğu ülkesinde Müslüman toplum mensubu insanlara karşı Budist Myanmar Hükümeti ve Ordu’su tarafından toplu katliamlar yapıldığına ilişkin haberleri kahrolarak izliyoruz.

İlk izlenim ve egemen havuz ve uluslararası medyanın verdiği haberler şöyle:

Binlerce çocuk, kadın, genç, ihtiyar tarafların arasındaki çatışmaların arasında kalmışlar.

Katliamdan kaçmaya çalışıyor, yuvalarını terk ediyorlar.

İşkence ve eziyet çekiyorlar.

Seçme, seçilme hakları gasp ediliyor.

Çatışmaların arasında kalmaktan korkan binlerce Budist de canını kurtarmak için komşu ülkelere kaçmaya çalışıyor.

Bunların çoğu maalesef yaşanıyor.

1948 e kadar İngiliz sömürgesi olan Myanmar’da yaşayan çok farklı etnik ve dini topluluklar arasında ekilmiş nifak tohumları o yıllardan beri zaman zaman şiddetlenerek sürüyor.

Yani bildiğimiz İNGİLİZ OYUNLARI işte…

Sırf Müslüman olduğu için insanlar katlediliyor.

Yaklaşık bir milyon Müslüman ateşin içinde.

Bunun kabul edilebilir bir yanı yok.

Yüzlerce insan öldürüldü ve 90 bin kadarı komşu ülkelere sığındı.

Bu işin bir tarafı.

Myanmar’da insanlar El-Kaide, IŞİD benzeri cihatçı terör örgütlerinin, hatta bunların atalarının ve bu terör örgütlerine karşı savaşan hükümet askerlerinin arasındaki savaştan kaçmaya çalışıyorlar.

Hemen Budist-Müslüman savaşı gibi algılanabilecek haberler var.

Barış, huzur ve insanlığın simgesi olarak bilinir Budizm.

AMA İŞTE HANGİ DİN OLURSA OLSUN, SİYASETTE ETKİN KONUMA GELİRSE DİN OLMAKTAN ÇIKAR ADALETSİZLİK VE KATLİAM ARACI HALİNE GELİR.

Bunun en son örneğini belki de Myanmar’da görüyoruz.

AMA KAZIN AYAĞI GERÇEKTEN ÖYLE Mİ?

Görünürdeki sebep Budist-Müslüman çatışması…

Ülkemiz dâhil birçok yerde de hemen gündem değiştiriliyor.

Muhtemel ki, arka planda başka senaryolar gerçekleştiriliyor.

Ama arkasındaki ekonomik- stratejik sebepler ne acaba?

Biraz deşince ilk anda bile tanıdık senaryolar göze çarpıyor.

Önce egemen medyada pompalanan birçok katliam ve işkence fotoğraflarının çoğu sahte ve orayla alakası yok.

Gerçek katliamlar ve cinayetler lanetlenirken ve zavallı kurbanlara yardım ederken, cihatçı terör örgütlerinin etki ve kullanım alanından uzak durmak gerek.

Farklı bir gündem yaratılmaya çalışılıyor.

İçinde bulunduğumuz ve hatta çakma eş başkanlığı yapılan BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)’sinden çok daha büyük ve esas savaş alanı PASİFİK-ÇİN PROJESİ hızlandırılıyor.

Güneydoğu Asya’da operasyon hazırlığı içindeki ABD orada da yine Müslüman topluluklarının canı pahasına senaryolar başlatıyor.

Kolay değil 60-70 yıldır yapılan hazırlıkları var ve oralarda onlarca yıldır şeriatçı sözde cihatçı tarikat şeklindeki terör örgütlerini besledi.

Oradaki cihat hareketleri 1947’lerde tetiklendi.

Beslemeler de gereğini yapıyorlar.

Amaç ve yöntem hep aynı:

O ülkelerdeki farklı dini ve etnik toplulukları birbirine kırdırmak.

İki gün sonraki makalemizde, Cuma günü, bu konuya devam edeceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar