Süleyman Karan

Süleyman Karan

Ne biçimsizsiniz!

   Kendisini sürekli mesleğiyle tarif eden, bakkaldan peynir alırken bile “Yarım kilo peynir, ben gazeteciyim” diyenlerin, her zaman bir karakter ve zeka zaafı olduğundan şüphelenmişimdir. Birkaç meslekte ne hikmetse böyle bir cinslik vardır. Mesela bu gazeteci tayfası, konu ne olursa olsun, o yarı aydın kimliğiyle hemen atlar, mecburmuş gibi bir yorum yapar. Doğruymuş, yanlışmış, saçma sapanmış önemli değil, yorum yapmadan duramaz. Hani öyle soran olsun olmasın, atlar! Genelde ya çok genelgeçer, yani konuşabilse şempanzenin bile söyleyebileceği basitlikte cevherler yumurtlar... 
   Kendilerini ulema sanarlar ki, bu bir ölçüde doğrudur, zira onların çoğu da mesele iktidar oldu mu, tıpkı sustalı maymun gibi durur. Bunların işi, her sıkıştıklarında, iktidardakiler her rezillik yaptığında, biraz eleştirir gibi davranıp, her şekilde iktidarın yanında duracak yılankavi bir kıvraklıktadırlar. Zeki olduklarından değil, mesleki ve insani deformasyondan...

  Ahlak kumkumalarına bakın hele!.. 

   Nereden mi çıktı? Nereden çıkacak berbat bir tartışma programından... Artık aynı şekeri kaçmış sakızı gevişgetiren birkaç gazetecinin ‘ahlak kumkuması’ kesildiğine açıkçası midem bulanarak şahit oldum. Almışlar karşılarına ana muhalefet partisi liderini, ayar veriyorlar akıllarınca... Bunu yapan Tarafsız Bölge’nin şu fos kabadayı moderatörü ile yıllardır Cemaat mağdurluğu dışında ağzından pek ciddiye alınacak bir şey çıkmayan bir başka gazeteci... Konu malum, çocuk tecavüzcülerine kol kanat geren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na yönelik ana muhalefet partisi liderinin hitap tarzı... Üstüne üstlük bu iki feminizmin f’sinden bihaber, özgürlüklerin ö’sünden anlamaz biri iktidarın, diğeri bir önce iktidardaki zihniyetin temsilcisi, utanmazca ahlak dersi vermeye kalkıyor. CHP Lideri’nin sabrına hayranım, bu ikiyüzlülere meram anlatmak için çaba sarf ediyor! Ne gereksiz bir çaba... 
   Neyse ki sanırım partinin lideri de fark etti ve sonunda kestirip attı: Dedi ki “Bu zihniyete daha da sert muhalefet yapacağız. Daha da sert konuşacağız”. Bu ikili onu pek ayıpladılar. Mimikleri falan en düşük tiyatro kumpanyasındaki oyuncularınki gibi, hafif yüzlerini astılar, kınadılar falan... 

 Çamur olsa cürmü kadar...

    Öncelikle şunu söylemekte fayda var, bu toplum ikiye bölünmüş ve birbirini ikna etmek gibi bir durum yok ortada... Bir de bu kutuplaşmada böyle amorf medya mensupları, akademisyenler, kanaat önderi denen şeyler var ki, bence bunlara da herhangi bir cevap vermeye gerek bile yok. Zaten bunların çıkarcı, kendi konumlarını korumak ve kollamak dışında herhangi bir amaçları yok. Aslına bakarsanız bu programları izleyenlerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmiyor, zira genel olarak tartışma programlarındaki fikir seviyesi o saçma reality şovların bir tık ya üstünde ya da altında... En azından millet reality şovda eğlendiğinden zaten bunları zaplıyor! Yani “Ateş olsa cürmü kadar yer yakar” dense yeridir ama ateş doğru teşbih olmaz, en iyisi doğrusunu söyleyelim; “Çamur olsa cürmü kadar sıçrar”... 

  Ana medya mı, hadi oradan...  

   Bu ana akım medya sayılan (değil ya, onlar hâlâ öyle diyor, yoksa bildiğiniz iktidar uşağı) kanallardan... Yine kendini ana akım olarak lanse etmeye çalışan bir ihalecinin kanalında, böyle nasıl desem, vıcık mı vıcık, ağdamsı, hani elinizi yüzünüzü birkaç kez yıkama isteği uyandıran bir başka programa takıldım, yine bu hafta... Sevimsizlikte uzak ara önde giden iki 'Genç Sivil' eskisinin sunduğu bir saçmalık... Başbakanı Şanlıurfa’da bir yerde konuk ediyorlar, bir sürü de AK Gençlik ya da belki Osmanlı uzantılı abuk sabuk dernek ile ileride herhangi bir köktendinci terör örgütüne militan olma potansiyeli taşıyan ‘gençleri’ çağırmışlar, geyiğin dibine vuruyorlar. Nasıl bir duygu seli anlatamam, yani insanım diyende tik yapar, katatonik yapar, ruhsal hasar bırakır. Öyle bir zeka fukarası, öyle bir ahlak fukarası bir şey... 
 Şanlıurfa'ya sirk gelmiş! 

   Başbakan müthiş, nasıl espriler, nasıl bir sevgi seli, nasıl bir kahkaha tufanı... Whatsapp’e eklemek isteyen o ‘pırıl pırıl kindar nesle’, “Tabii ekle, yazışalım... Ama beni Messi ile karıştırma” diyor, nasıl bir kahkaha tufanı sormayın!.. Bu Messi nereden mi çıktı? Nereden çıkabilir, sevimsiz bir yağdanlıktan, programı sunan ‘Genç Sivil’ eskisinden... O rezalet Vodafone Arena’nın açılışında, cumhurbaşkanının sert paslarından çoğunu ıska geçip, sonrasında ‘akrobatik bir şeyler’ yapan başbakanı ‘futbolun fenomeni’ diye lanse etti, oradan da olay Messi’ye gitti... Harika değil mi, sanki Medrano Sirki gelmiş Şanlıurfa’ya!.. 
  E hep böyle kanal müsveddelerinden söz edecek değiliz ya, biraz da paçavralardan gidelim... Reza Zarrab’ı fena hırpalayacak, hatta belki doğrudan AKP kurmaylarının ileride uluslararası mahkemelerde yargılanmasına sebep olacak Hint kökenli savcının FETÖ’den olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. Hani bu ipten kazıktan kurtulmuş, sübyancıların, kadın düşmanlarının, meczupların gazeteci kisvesi altında çalıştığı saçma sapan kağıt parçaları da değil, iktidarın ‘amiral gemisi’ ile iktidarın ‘Pravda’sında bu zırvalar... Haberleri yapanlar da öyle köktendinci örgüt mensupları değil, mesleki ahlakları yerin dibinde olan gazateci müsveddeleri... Yakında bu savcının PKK, TAK, YPG, Asala ve hatta zeka geriliğinde rakipsiz olduklarından Japon Kızıl Ordusu ile bağlantılı olduğunu iddia edecek birkaçı da çıkacaktır. Şaşırmayın!.. 

  “Bunlar gibi olmayın, insan olun” 

      İşte böyle... Yurdumuzdan medya manzaraları... Neyse ki bunların hepsi artık dijital arşivlerde var. Bu çok önemli, bir gün bu mikroptan kurtulduğumuzda, bunları çocuklarımıza göstereceğıiz. Diyeceğiz ki, “Türkiye’de bir süre evrim geriden işledi... Ne insanlık kaldı, ne akıl, ne zeka, ne onur”... Hani var ya, sosyal medyada, bir çöp adamla tanımlamalar, "Bu Ahmet... Ahmet fikirsiz, Ahmet gabi, Ahmet onursuz... Ahmet mesleki ahlak kurallarını çiğniyor... Ahmet kişisel çıkarları için vatanını satıyor, halkına düşmanlık ediyor. Ahmet ikbal için, iktidarın pabucunu yalıyor. Ahmet korkak, Ahmet bencil, Ahmet aptal... Ahmet gibi olmayın!” İşte çocuklarımıza bu dijital arşivleri gösterip, böyle diyeceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar