NE GÜZEL OLURDU TBMM VEKİLLER OLMASA! 

15 Temmuz'un birinci yıldönümü pek çok gerçeğin tüm kesimlerin anlayacağı bir biçimde ortaya çıkmasını sağladı.
Darbe girişiminin tüm yönleriyle ortaya çıkması için kurulan komisyonun raporunu Meclis Başkanlığı'na sunmasından sonra herhangi bir değişiklik yapılamaz. Sadece imla hatalarına ilişkin düzeltme yapılabilir. 
Bu Meclis'in çalışma prensiplerinden biridir. 
Gelin görün ki, 15 Temmuz'un yıldönümünün hemen öncesinde rapora AKP tarafından ek yapıldı. Öyle sıradan bir ek değil; CHP'nin terör örgütü FETÖ'yle paralel hareket etiğine dair densiz bir ek.
Komiyonun CHP'li üyeleri Meclis Başkanı İsmail Kahraman'a giderek bunun kabul edilemez olduğunu anlattılar. Düşünün ki; Kahraman bile bu durumu savunamadı. Eki kabul etmeyeceğini söyledi.
Söyledi ama, bu görüşünün daha sonra değişmeyeceğine dair bir garanti yok!
Darbenin tüm unsurlarıyla ortaya çıkması için komisyon kuruluyor. Komisyon bu işlevinin hakkını vermek yerine ana muhalefeti karalamak için her şeyi yapıyor.
15 Temmuz'un birinci yıldönümünde iktidarın birinci hediyesi bu.
İkinci hediye ise Meclis İçtüzüğü.
18 maddelik değişikliğin ruhu şu:
İktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerinin sesini kısmak. 
İktidar kendi milletvekillerinin konuşmasını gereksiz gördüğünü her fırsatta hissettiriyor. Bu kendilerinin bileceği iş. Muhalefetin söz hakkını kısmak, mümkünse yok etmek için ancak içtüzüğü değiştirmeleri gerekirdi. Bunu yapıyorlar. 
Konuşmaları kısarak günde 3 saat kazanmayı planlıyorlarmış.
Anlaşılan o meşhur sözü şu şeklide değiştirmek gerekecek:
Milletvekilleri olmasa Meclis ne güzel olurdu!

***

İktidarın 15 Temmuz'a ilişkin gerçekleri gizlemek, istediği yönde algılanmasını sağlamak için her şeyi yaptığını görüyoruz. Buna anmalar da dahildi elbette.
15 Temmuz günü iki program vardı. Birincisi gündüz saat 13.00'te TBMM'de yapılacaktı. İkincisi de saray merkezli olarak gece yarısından sonra yapılacaktı. 
CHP, hem davet gelmediği için hem de saray merkezli değil, Meclis merkezli olmasını istediği için ikinci programa katılmayacağını duyurdu. Üstelik, gece Meclis'in bombalandığı saatte yapılacak anmada muhalefetin konuşmasına izin verilmeyecekti.
Milletvekilleri de planlarını ona göre yaptılar.
Meclis Başkanlığı CHP'nin kararı üzerine yeni bir değerlendirme yaptı. Muhalefet temsilcilerine de söz  verileceğini duyurdu. Hemen yeni davetiyeler bastırılıp milletvekillerinin makamlarına gönderildi.  Bunun üzerine CHP de gece programına katılma kararı aldı. Özünde CHP'nin istemine göre bir düzenleme yapılmıştı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gece de konuşacaktı. 
Biz de dün sabah planımızı buna göre yaptık. Gece yarısından sonra Ulus'taki birinci Meclis'ten TBMM'ye yürüyeceğiz.
Aaa o da ne?
Dün saat 14.30 sıralarında program bir kez daha değişti. Kılıçdaroğlu'nun konuşmayacağı yeni bir davetiye bastırıldı. AKP'nin Meclis Başkanı İsmail Kahraman bu en en son kararı Meclis kürsüsünden duyurmayı da ihmal etmedi.
Bunun üzerine CHP de ilk duyurduğu katılmama kararını uyguladı.

***

Başta vurguladığımız gibi, 15 Temmuz'un yıldönümü her şeyin daha da netleşmesini sağladı.
Durumun özeti şu:
1- İktidar 15 Temmuz gecesi olanların tüm çıplaklığıyla ortaya çıkmasını istemiyor.
2- İktidarın amacı darbecileri ortaya çıkarmak değil, kendi varlığını devlet haline getirmek.
3- AKP Genel Başkanı 15 Temmuz'u kullanmaya devam edecek.
İktidarın hedefleri bu olabilir ama, yürüyüş sonrası da halkın nabzı şöyle atıyor:
1- Böyle gitmez.
2- Alem sersem millet kör değil.
3- Kendinizi memleketin tek sahibi gibi görmeye kalkmayın, ülkenin sahibi halktır.
Bu tablo sıcak yazla birlikte siyasetin de ısınacağını gösteriyor. 
15 Temmuz'u nasıl anacağını, kimlerle anacağını bilemeyen iktidar, gündemi de elinden kaçırmanın telaşı içinde.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar