Sağlık nedeniyle verilen aradan sonra bugün yine buradayım.
Ben yok iken gazetede ciddi sorunlar yaşandı. Nisan'da İkinci kez gazetenin başına geçen Kurucu Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ mali sorunlar nedeniyle gazeteden ayrıldı.
Merdan bu gazete için önemli bir kayıp.
YURT gazetesi herşeye rağmen çok önemli ve gerekli bir gazete.
Umarım mali sorunlar çözülür ve bu gazete çıktığı günden bu yana verdiği onurlu mücadelesine devam eder. Devam edebilmesi için de ilk günkü çizgisinde devam etmesi ve okuyucunun da gazeteye sahip çıkması gerekir.
Yoksa ben ve diğer arkadaşların burada yazmaya devam etmesinin hiç bir anlamı kalmaz.

Ben yok iken Türkiye ve bölgede çok önemli gelişmeler yaşandı.
Örneğin Türkiye ile ABD IŞİD mevzilerine yönelik 'fasulyeden' ortak operasyon düzenledi.

Örneğin 7 Haziran seçimlerde kaybeden AKP MHP'nin anlaşılmaz tavrı nedeniyle 1 Kasım'a kadar iktidarda kaldı.

Örneğin TBMM'ye AKP'li başkan seçtiren MHP en önemli sembolünü yani Tuğrul Türkeş'i AKP'ye kaptırdı.

AKP şimdi Saadet'in sembolleri peşinde. Örneğin Fatih Erbakan.
AKP'nin iktidarda kalmasını sağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan bu kargaşa içinde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk türbanlı bayanın bakan olmasını sağladı.
Üstelik milletvekili değil.

Medya ise yeni Bakan Ayşen Gürcan'ın börekleri ile ilgilendi.
Kuşkusuz  en önemli hikaye İhsan Özkes olayı.
Bu olay siyaset bilim  ve sosyolojisi açısından ibreti âlemdir.
Çünkü işin din boyutu var.

CHP kurultayında en çok oyu alan Özkes'in yaptığı hiç bir şekilde açıklanamaz.

İnsan bu kadar mı kendisiyle çelişir ?
Bu ve benzeri çelişkiler yaşandığı sürece AKP'den kurtulma olanakları azalıyor.

AKP ve Erdoğan'a en ağır lafları edenler aniden Edoğan'cı oluyor.
Bu sefalet ve rezalet hikayelerinin yaşandığı Türkiye bölgede model olma iddiasında.

Bir zamanlar Erdoğan 'Esad'a reform yap ve demokrasiye geç dedim ama yapmadı' diyordu.

Esad demokrasiye geçmedi diye Erdoğan Esad'a yapmadığını bırakmadı.
İyi de Esad Erdoğan'ı dinleyip demokrasiye geçseydi şimdiki Erdoğan gibi mi olacaktı?

Örneğin medya üzerindeki baskılar.
Sözcü'nün dünkü tavrı çok önemli.
Yandaş medya yetmiyor muhalif gazete ve gazetecilerin tümü susturulmak isteniyor.

Kanaltürk ve Bugün televizyonları ile IŞİD'e giden silahları haberleştiren Bugün gazetesine yönelik operasyon çok anlamlı.
Batı olup biten herşeyi yakından takip ediyor.

Obama'nın tek derdi var :
İncirlik ve diğer Türk üslerini kullanmak.
ABD'nin bir çok hesabı var : IŞİD, PYD, Irak, Suriye ve daha bilmediğimiz gizli ajandalar.

Obama'nın Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinde herşey konuşulmuştur.

Ama medyada bunları konuşan yok.
CHP ise herşeyi kabullenmiş gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümeti kurma görevini vermiyor ama CHP tepkisiz.
7 Haziran'da iktidardan düşmüş bir AKP  sanki hiç bir şey olmamış gibi hareket ediyor.
İç ve dış politikada.
Örneğin Suriye'de savaşan terör örgütleri ile ilişkiler.
Bu örgütlerin lider ve komutanları Türkiye'nin her tarafında dolaşıp toplanıyorlar.

Ankara'nın Katar ve Suudi Arabistan ile karanlık ve çok tehlikeli ilişkileri devam ediyor.

Yalnız bu karanlık ilişkilerden dolayı AKP iktidarı bırakmıyor ve bırakmayacak.

İşte bu nedenle  1 Kasım'a kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP'den çok büyük sürprizler beklenmelidir.

Umarım o zamana kadar CHP farklı bir yol izleyerek herkesi ama öncesinde kendisine gönül vermiş milyonları şaşırtacak tutum ve davranış içine girer.
Bunu başaramayacak bir CHP 1 Kasım'ın  Cumhuriyet'e vurulacak son darbe olacağını görecektir..

Ben de o tarihe yani 1 Kasım'a kadar Türkiye Cumhuriyeti'ni ve AKP'nin tüm coğrafyamızı hedef alan karanlık planlarını anlatmaya devam edeceğim.