Neoliberalizmin son kullanma tarihi

1980’lerden sonra Türkiye dâhil birçok ülkede darbe ile yerleşen neoliberal zorbalık gene krizle karşı karşıya. İktisat tarihinden biliyoruz ki bu krizler kapitalist sistemde ara ara tekrarlanır. Örneğin 1873’de, 1930’da, 1974’de dünya çapında ekonomik krizler çıkmış idi. Bugünkü finansal krizin ekonomik krize dönüşmesi de büyük olasılık. Dünya tarihi boyunca birçok ekonomik sistem öldü. Yerine yenileri kuruldu. Örneğin köleci sistem ve feodal sistem artık yaşamıyor. Kapitalist sistem de bu ölümden kurtulamayacak. Yerine kurulacak sistemin ise eşitlikçi, çevreye saygılı olması ve ekonomik alan dâhil her alanda özgürlükleri en yükseğe çıkarması zorunluluk. Aksi takdirde kapitalizmin yerini alamaz. 1990’larda Sovyetler'de ölmüş olan yapı artık ilk çıkış özelliklerini tamamen kaybetmiş idi. Bu nedenle de kapitalizme geçen Rusya 1990’lardan sonra kısa zamanda eşitsizlikler üretmeye başladı. Yeninin çıkışı birdenbire olmayabilecektir. Bir geçiş halinde de ortaya çıkabilir. Nasıl olacağını tam olarak bilemeyiz. Ancak artık neoliberal sistem dünyayı bile yok edecek özellikler göstermektedir.

Var olan sistem ne yaparsa yapsın içinde taşıdığı çelişkiler krizler üretmektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF), Dünya Bankası gibi kuruluşların özelleştirme, devletin küçültülmesi, gümrük vergilerinin kaldırılması benzeri öğütlerini Türkiye 1980’lerden bu yana uyguluyor. Sonuç ortada: Gelir dağılımı bozuldu, işsizlik arttı. Türkiye tarım ürünleri ithal eden bir ülke oldu. Cari açık (kabaca ithalata harcadıklarımız ile ihracattan kazandıklarımız arasındaki fark) arttı. Sistem kırılganlığını Türkiye’ye de ihraç etti. Krizin ülkemizi etkilememesi kaçınılmaz. Bu konuda aksini söyleyen kuruluş ve kişilerin Ecevit Hükümeti döneminde krizler öncesi gazetelere verdikleri ilanlarla “Türkiye’nin dünyada yeni bir ekonomik mucizeyi gerçekleştirdiğini” iddia ettiklerini hatırlayabiliriz. Bu savlar birkaç ay içinde ortaya çıkan krizlerle tuzla buz oldu. Ama bu çevreler sahte cennet pazarlaması işine bir süre sonra yeniden koyuldular. Bunlara soralım: Dünya’da dış sermaye ile kalkınabilmiş bir ülke gösterebilirler mi?

Bazı yazarlar sistemleri bir uçta neoliberalizmin çeşitli bileşimleri, diğer uçta ise Sovyetler'deki sistem şeklinde görmekte ısrar ediyorlar. Bu aslında İngiliz eski Başbakanı Thatcher’in “başka alternatif yok” formülünden başka bir şey değildir. Özgürlükçü, eşitlikçi alternatifler vardır. Bu yazarlara örneğin Brezilya’daki “Topraksızlar Hareketini” incelemelerini salık veririz.

Neoliberalizmin  son kullanma tarihi dolmak üzere.

Önceki ve Sonraki Yazılar