Nereye Koşuyoruz?

Yaşam Koçu Sema Tokatlı YURT okurları için yazdı:

Hayat bir koşuşturmaca. Sabah uyanır uyanmaz başlıyoruz koşmaya, akşama yatağa girene kadar da koşuşturmamız devam ediyor. Günümüzün hayat koşulları, özellikle metropollerde yaşayanlar için daha da gerçek, hız üzerine kurulmuş. Koşuda yavaşlayan kaybediyor. Etrafımız o kadar çok şeyle çevrili ki, gün içinde o kadar çok şeye yetişmek zorundayız ki, bir an yavaşlamak kendimizi geride kalmışız gibi hissettiriyor. Yavaşlama lüksümüz yok. Herşeyi takip etmeli, herşeye yetişmeliyiz. Yoksa kaybederiz ya da kaybedeceğimize inanıyoruz.

Gündemi takip etmeliyiz, sosyal medya hesaplarımızdan sürekli birşeyler paylaşmalıyız. Arkadaş davetlerini geri çevirmemeliyiz. Kokteyllere, partilere katılmalıyız. Sürekli gezi planları yapmalıyız. Spor salonuna yazılmalıyız. Çocuklarımız, diğer ailelerin çocuklarından geri kalmamalı. Her türlü aktivite onların da hakkı. Her gün gelen yüzlerce e-postayı kontrol etmeliyiz. Toplantıları kaçırmamalıyız.

Durursak yüzleşeceğiz Bir an bile durmak yok. Neden? Çünkü durursak kendimizle yüzleşmek zorunda kalacağız. Kendimizi tanımak, kendimize dönmek ve kendi sesimizi duymak zorunda kalacağız. Yenildiysek yenildiğimizi kabullenmek, hata yaptıysak hata yapmış olduğumuzu ya da artık değişmek zorunda olduğumuzu veya aslında istediğimiz hayatın bu olmadığını…

Durursak görmek zorunda kalacağız. Kim olduğumuzu, kim olamadığımızı, zayıf taraflarımızı, korkak yönlerimizi, güvensiz benliğimizi.

Demek istediğim aslında biz kaçıyoruz, koşmuyoruz. Kaçmak için koşuyoruz. Kendimizden kaçıyoruz. Kendimizi tanımaktan kaçıyoruz. Kendimizle yüzleşmekten kaçıyoruz. İlginç bir ironi ama hayatı yakalamak için koştuğumuzu zannederken, aslında hayat bizi yakalamasın diye koşuyoruz.

Yürümeye başlayalım... Şu andan itibaren koşmayı bırakıp yürümeye başlayalım. Rahat olun, bir şey kaçırmayacaksınız. Zaten koşarken hiçbir şeyi algılayamıyordunuz. Nereye koşuyorsunuz, sonuçta hepimizin gideceği yer aynı. Daha çabuk gitmenin bir anlamı var mı? Yürürken manzarayı izlemek de daha keyifli değil mi zaten?

Sindire sindire yaşayın hayatınızı. Düşünün yaptıklarınızı, yapamadıklarınızı, yanlışlarınızı, doğrularınızı, pişmanlıklarınızı, mutluluklarınızı, acılarınızı, tatlılarınızı. Vakit ayırın kendinize. Kendinize derken gerçekten kendinizi kastediyorum. Kendi benliğinize, içinize, özünüze. Deneyin, keşfedeceklerinize siz bile şaşıracaksınız.
Bütünleşme

Önceki ve Sonraki Yazılar