Şikâyetim var...


Yorgunuz, bir o kadar bezgin. Kimimiz mevcut durumu korumak için savaşıyor, kimimiz ayakta kalmak için.

 "Boşverci" takımı hiç saymıyorum. Onlar her daim "Bu memleketten bu milletten bir şey olmaz" diyen, sürekli eleştiren ve üretmeyen, üretene düşman, en doğruyu bilen ama hiçbir şey yapmayan, yapanı da yerden yere vuranlardır ki aslında kıskanılacak olan onlardır. Bedelsiz kazanç gibidir onlar için yaşam. "Bilmemenin dayanılmaz rahatlığı", "tehlikesiz sularda avlanmanın keyfi",  "merak bile etmeden güçlünün yanı" ve "ana kucağı kadar sıcak iktidarın kanatları" altına sığınmış gibi yaparak, üç beş kulaktan dolma bilgi ile entelektüel yorumlar yapma başarısı.


"Ceberut iktidardan korktuğunu belli etmemek için muhalefete saldırma aymazlığı", "hırsıza hırsız, katile katil diyememenin kaçamağı; ‘eskiden de bunlar vardı' kolaycılığı"… "Duruşunu  ve cesaretini kıskandığın insanların tökezlemesini ya da yanlış yapmasını bekleyip akbaba gibi saldırıya geçme şerefsizliği…"


"İdeallerinin bedelini canları ile ödemiş ve ödeyen insanların yoluna saygı duymadan isimleri üzerinden politika yapma densizliği…"


"Liderine yaranmak için mesleğini, kişiliği üç kuruşa satma şerefsizliği…" öldürmezse beni, kolay ölmem.


Manisa Turgutlu’da yayınlanan "Kasaba’dan Esinti" isimli edebiyat dergisinin genel yayın yönetmeni Cüneyt hocam bana haklı olarak diyor ki, "Senin edebiyat yönünün var. Üstelik çok da başarılısın, siyasi yazılardan çok edebi yazılar yazsan daha iyi olmaz mı?” Ah be hocam, sonuna kadar haklısın ama bir kere sadece benim değil hepimizin vücut kimyası  bozuldu. Ben de bazı kendimi tanıyamıyorum.
Her sabah önerine uyarak oturuyorum yazmaya lakin tv açık ya da meslek gereği okumak durumunda kaldığım gazeteleri açınca birden içimden başka bir ben çıkıyor.
Haksızlığa, yolsuzluğa, hırsızlığa, adaletsizliğe sessiz kalmamayı öğrettiler bize. Sokaktaki vatandaş haklı olarak sitemlerini haykıramıyor. Çünkü 16 yaşında bir çocuğu sırf RTE 'ye hoş gelsin, diye içeri atan bir yargı varsa, arsızlık sınırlarını zorlayarak hatta yırtarak "darbe" dedikleri 17 Aralık'ta "polis koydu dedikleri paraları" faiziyle geri alan pişkinler takımı orta yerdeyse, gazete ve televizyon binaları basılıyor ve eski ortaklar "terörist" diye içeri alınıyorsa ve bir de onları bize şikayet edecek kadar salak yerine koyuyorsa; işin daha vahimi aklı başında bildiğim bir sürü isim bu olanları görmezlikten geliyorsa birinin görmesi ve yazması lazım diyerek  umutla başladığım yazı bugün olduğu gibi bir hal alıyor. Bağışlayın beni…


Önceki ve Sonraki Yazılar