Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu

O gece neler oldu?

Hangi gece mi? Tabii ki 24 Haziran gecesi. Gün boyu seçim sandıklarının açılacağı anı beklemişiz. Derken akşam oluyor. Televizyonun karşısına geçiyoruz. Bakalım ilk sonuçlar nasıl çıkacak? Beklediğim gibi. Açık arttırma piyasası yüzde 60’dan başlıyor.

O arada ekranda CHP Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan, Tuncay Özkan ve Muharrem Erkek beliriyor. Aynı zamanda parti sözcüsü olan Bülent Tezcan seçimlerin ikinci tura kalacağını söylüyor. Seçim sandıklarını ve seçmen oylarını sıkı bir biçimde kontrol edeceği güvencesi verilen Adil Seçim Platformu toz olmuş durumda. Sürekli Anadolu Ajansı’ndan veri akışı geçiyor.

Ben merakla bekliyorum. Bakalım CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce mitinglerde yüzlerce avukatla Yüksek Seçim Kurulu (YSK) önünde kamp kurmak, İyi Parti Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener de YSK önüne gitmek ve “Jiletle kazısalar bile oradan ayrılmamak” sözlerini ne zaman tutacaklar?

Dakikalar ilerliyor ama ikisinden de ne bir ses ne bir nefes. Bunlar buharlaştı mı ne? O arada bir arkadaşım telefon ediyor. “Haydi, hayırlısı, Cumhurbaşkanı Erdoğan Huber Köşkü’nde kutlamaları kabul ediyor” diyor. Aaa, daha saat henüz 22.30. Hiç bir şey belli değil. Açılmamış bir sürü sandık var.

Hemen sandık müşahidi olan bir kaç yakını mı arıyorum. Bana, sandıkların sayımının henüz bittiğini ve oy torbalarını yakında teslim edeceklerini söylüyorlar. Ben bunları konuşurken cadde tarafından korna sesleri, bağırışlar duyuluyor. Bir de ne göreyim? Besbelli Erdoğan taraftarları, otomobillerin açık pencerelerinden AKP bayraklarını sallayarak resmigeçit yapıyorlar. Evin arka tarafından da havaya sıkılan silahların sesi duyuluyor.

Dehşet bir durum! Ne yapılması gerektiğini düşünürken bir kaç arkadaş telefon ediyor. Onların semtlerinde de silahlar atılıyormuş. Hemen 155’e, yani polise haber vermişler. Yahu bir seçim gecesi mi yoksa savaş başlangıcı mı yaşıyoruz, diye korkuyla düşünürken gösteriler başladığı gibi bıçakla kesilmişçesine duruyor.

Ben ise saf saf hala Muharrem İnce ve Meral Akşener’in ne zaman YSK önünde boy göstereceklerini merakla bekliyorum. Sonrası malum...

“Daha önce bunlar yazıldı çizildi. Şimdi sen bir daha niye yazıyorsun?” diye soracaksınız. Hemen yanıtlayayım. Fikri takip için. Çünkü fikri takip gazetecilerin çok önemli bir ilkesidir. Olanları unutmayalım ve takip edelim ki neyin ne olduğunu kavrayabilelim.

Benim anlayabildiğim, daha sandıkların tamamı açılmadan seçim sonuçlarının ilan edildiği. Hiç kimsenin de çıkıp buna itiraz etmediği. Peki, Sayın Okur, o zaman ne diye sandıklara gittik oyumuzu verdik? Madem herkes kendi kafasına göre takılacaktı bunca para, enerji niye harcandı? Ben yaptım oldu, denseydi bence çok daha dürüstçe davranılmış olur, kartlar en azından açık oynanırdı. Bilmem anlatabildim mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar