O iki partiye tuzak nasıl kuruldu?

Yaşananlar gösteriyor ki: “Yeni derin devlet”YSK’daki bazı öğeleri de kullanarak yerel yönetim öncesinde muhalefete tuzak kurdu.

İlk büyük tuzak İstanbul’da CHP’ye karşı hazırlanmış. “Eğer olur da seçimi yitirirsek, seçimi iptal ettirmek için elimizde bir gerekçe olmalı!” demişler. Bunun için de kaymakamlara işaret çakmışlar. Kaymakamlar, sandık kurulu başkanlarının içine kamu görevlisi olmayan isimleri de yazmışlar. 31 bin 124 sandık başkanı içinden sadece 750’si böyle amma yetti de arttı bile…

AKP’ye bağlı kaymakamların hazırladığı, YSK’nın da onaylayıp ilan ettiği bu liste gerekçe gösterilerek İstanbul seçimi iptal edildi.

Maalesef, CHP bu gerçeği kamuoyuna tam açıklayamıyor… “O listeleri İçişleri Bakanı Soylu’nun emrindeki sizin adamlarınız hazırladı! Bir oy çalma varsa bizimkiler çalındı!” diyemiyorlar.

***

İkinci tuzak HDP’ye kuruldu.

HDP’nin PKK ile ilişkisi var mı, var!

Ama bu partiye sizin yüksek yargınız seçimlere girme hakkı vermiş. HDP’nin seçimlere girmesine AKP itiraz etmemiş.

Sonra ne oldu?

Bazı yerlerde AKP, “Bu seçilenler KHP ile görevden alındılar, başkan olamazlar!” diye itiraz ettiler. Diyarbakır’da Bağlar, Van’da Tuşba, Edremit ve Çaldıran belediyeleri böylece el değiştirdi.

Halbuki o seçilenler, seçimden önce adli sicil kaydını çıkarttırıp YSK’ya vermişler. YSK; bunların seçime girmesine engel olmamış.

Hiç değilse YSK oralarda seçimi iptal ettirir yeni bir seçim yaptırırdı.

Ama YSK; AKP ile öyle bir içli dışlı olmuş ki, iktidar partisinin yenilenecek seçimi de kazanamayacağını bildiklerinden doğrudan doğruya atama yapıyor.

AMERİKANCI ŞEYHTEN OY DİLENEN BİNALİ!
AKP adayı Binali Yıldırım, gitmiş, İsmailağa Tekkesidiye bilinen tekkenin şeyhlerine saygılarını sunmuş; onlardan destek istemiş.

Bunlar; tarihe, Nakşibendi Halidîler diye geçen mezhep bölücüsü, saltanatçı ve cumhuriyet düşmanı akımın yıkım ekibinden birisidir.

Menzilcilerin de içinde bulunduğu, Süleymancı, Işıkçı, İskenderpaşacı gibi adlarla anılan bu zihniyet, Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkmış; 1925’te Şeyh Sait’in çevresinde Türkiye Cumhuriyeti’ne isyan etmiştir.

Bunlar, 1930’da Menemen’de kelle kesmişlerdir.

Bu tarihten sonra Kemal Atatürk’ün sert önlemleriyle yer altına çekilmişler, 1950’den itibaren de ABD komutasında yeniden harekete geçmişlerdir.

İsmailağadenilen bu örgütlenmenin başındaki sözde şeyh Mahmut Ustaosmanoğlu, sıradan imam iken Amerikancı Yeşil Kuşakprojesine hizmet ettiğinden müritleri tarafından neredeyse Allahlaştırılmıştır. Kendisi aslında en büyük Amerikancılardan İskenderpaşa Camii imamı Mehmet Zahit Kotku’ya bağlı idi. Bugün Türkiye’yi işte bu zihniyet yönetiyor. AKP’nin yüzde 80’i bu Halidi İskenderpaşa’dan geliyor. Türkiye’yi “dar-ül harb”gören, demokrasiyi kâfir oyuncağı sayan, Atatürk düşmanlığını imanlarının ilk maddesi haline getiren ne kadar çağdışı tarikat var ise Halidi mağarasından çıkmıştır.

İlahiyat profesörü Mustafa Öztürk’ün deyişi ile bütün bu “yoz-yobaz Halidî”tarikatları, AKP hem devlet bütçesinden hem de İstanbul Büyükşehir Belediyesi üstünden beslemiştir; beslemektedir.

Bu Halidi tekkelerin tümü, antikomünizm gerekçesine sığınarak 1950’lerden beri ABD’ye hizmet eden casus yuvaları gibi çalışmışlardır.

Şu sıralarda ABD ile kavgalı imiş görüntüsü veren AKP’lilerin, Amerikancı tarikatlardan en büyük desteği almaları şaşırtıcı mıdır?

Hayır!

Çünkü, başta Binali Yıldırımolmak üzere bütün AKP kurmayları Amerikancıdır…

FETÖ KUMPASLARINA ARKA ÇIKTI
Siz AKP’nin ve genel başkanları Erdoğan’ın FETÖ ile mücadele ettiğini mi sanıyorsunuz?

Bu iş sadece partili seçmenin ve MHP’lilerin gözünü bağlamak için oynanan bir oyundur. Şu an, AKP’nin İstanbul adayı olan Binali Yıldırımen başından beri bir ABD projesi olan FETÖ kumpaslarına arka çıkmıştır. Burada, onun FETÖ’nün yasal görüntülü organizasyonlarına verdiği desteklerden söz etmiyorum. Türkçe olimpiyatları için söylediği övücü sözleri de geçiyorum.

Düşünün ki kendilerinin kumpas dediği 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk belgelerini açıklamış FETÖ.

Yetmemiş, 15 Temmuz 2016’da darbe yapmaya kalkışmış FETÖ.

Gel gör ki bütün bu olaylardan sonra başbakan olan Binali Yıldırım9 Ekim 2016 tarihinde ne demiş biliyor musunuz? “Balyoz, Ergenekon da sapına kadar vardı!”

Yargı kararları ile tuzak oldukları belirlenen FETÖ kumpaslarına arka çıkan bir AKP adayı var bugün karşımızda… Amerikancı tarikatlarla işbirliği yaparak İstanbul’a el koymaya çabalayan bir aday…

Hem de denizlerde çifter çifter gemiler yüzdüren… Bu gemileri hangi para ile nasıl aldığını açıklamaktan da köşe bucak kaçan… Şirketini aday olduğu İstanbul’da değil Malta’da kuran ve gelir vergisini kendi ülkesine değil oraya veren bir aday… Devlet memuru olduğu halde çifter çifter şirketleri hangi para ile kurduğunu bilmediğimiz bir aday…

Ey AKP’li, ey MHP’li seçmen kardeşim! Elini vicdanına koy cevap ver: Buna mı oy vereceğiz şimdi biz?

Önceki ve Sonraki Yazılar