'Arap Baharı' Arap ülkelerini perişan etti. Özellikle İsrail için tehlike oluşturan ülkeleri : Irak, Suriye, Lübnan, Mısır ve Libya. İsrail iç savaş sürecinde yaralanan IŞİD, Nusra, ÖSO ve diğer örgütlerin militanlarını tedavi edip yeniden Suriye'ye gönderdi. Bu da yetmedi İsrail uçakları birçok kez Suriye mevzilerini bombaladı. Özetle 'Arap Baharı'nın tek kazançlı ülkesi İsrail. Arap ve Müslüman ülkeler birbirini boğazlarken İsrail  yeni kazanımların peşindeydi. İşte size son örnek. Önceki gün BM Genel Kurulu'nda yapılan gizli oylamada İsrail BM'ye bağlı Hukuk Komitesi'nin başkanlığına seçildi. İnanılacak gibi değil. Kurulduğu günden bu yana uluslararası hukuku sürekli çiğneyen bir ülke şimdi uluslararası hukukta hakemlik yapacak. Bu kadar da rezillik fazla. İsrail kurulduğu 1948'den bu yana ilk kez BM'de bir göreve seçiliyor. İsrail için müthiş bir diplomatik zafer. 'Düşmanları' için hezimet. 109 ülke İsrail için oy kullandı. 23 ülke çekimser kaldı. 19 oy pusulası geçersiz sayıldı. İyi de İslam İşbirliği Örgütü’nde 57 Müslüman ülke var. Demek ki işe yaramadıkları gibi bazıları da İsrail için oy kullanmış. Dedikodulara bakılırsa 4 Arap ülkesi İsrail'i desteklemiş. Büyük olasılıkla Katar, Fas, Bahreyn ve Suudi Arabistan. İsrail'in rakibi ise İsveç. Suudi Arabistan Kralı Selman Netanyahu'nun seçim kampanyasına 80 milyon dolar bağışlamıştı. Amerikan medyasına göre Suudi'ler ayrıca Hillary Clinton'un seçim kampanyasının %20'sini finanse ediyorlarmış. Arap ve batı medyasına bakılırsa Cumhurbaşkanı  Erdoğan'ın yakın dostu Kral Selman'ın İsrail ve ABD'deki Yahudi lobileriyle çok karanlık ve karmaşık ilişkileri var. Selman ile Katar Emiri Temim arasında bu konuda kıran kırana bir çekişme. Her biri Yahudi lobilerine 'Ben size daha iyi hizmet ederim' modunda. Ortak düşman 'Alevi Esad ve Şii İran ve Hizbullah'. Adamlar  ruh hastası. Geçen hafta BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon 'Suudilerin Yemen'de çocuklara yönelik savaş suçu işlediğini' söyledi. Ertesi gün Suudi'ler 'Lafını geri almaz ve karar tasarısını geri çekmezsen BM'ye para vermeyiz' dedi. Başka ne dediler bilinmez ama Ban amca hemen geri adım attı. Suudilerle İsrail bir hafta arayla BM'de zafer kazandı. Biri  parasını diğeri kafasını çalıştırdı. Kafasını çalıştıran diğerinin parasını da çalıştırdı. Suudilerin ve petrol zengini Arap kral, emir ve şeyhlerin paraları genel olarak ABD'deki İsrail yanlısı Yahudi finans kurumlarında. Türkiye dâhil birçok Arap ve Müslüman ülke Yahudi lobi kuruluşlarına gidip milyonlarca dolar veriyorlar: 'Bizi Amerikan yönetimine ve İsrail'e şirin gösterin' diye. Bir ay önce ABD kongresi 11 Eylül saldırısıyla ilgili olarak gizli bir rapor yayınlayacaktı. Raporda 11 Eylül saldırısında Suudilerin rolü anlatılıyor. Suudi'ler 'Açıklarsanız 750 milyar dolarlık ABD Hazine bonolarını satışa çıkarırız' tehdidinde bulundular. Suudi'ler lobi yapsın diye Yahudi kuruluşlara da milyonlarca dolar dağıttılar. Sonunda Suudilerin istediği oldu. Demokrasi, özgürlük, hak, hukuk ve yüce değerler ülkesinde. Ve bu ülkede bulunan uluslararası örgütte. Sonra da birileri geliyor ve bize fasulyeden bir sürü palavra sallıyor. IŞİD ise pusuda. Bu olup bitenleri kendi yöntemiyle propaganda malzemesi yapan IŞİD çok kolay bir şekilde militanlarına eylem yaptırabiliyor. ABD ve Fransa'daki son iki saldırı. Bunun devamı başka ülkelerde de olacak. Türkiye'de olduğu gibi. Dünya'da bu kadar haksızlık varken onlarca ülke IŞİD, Nusra ve benzeri örgütlerin ruh hastalarıyla el ele verip Suriye'ye çullanmıştı. Şimdi artık bu ülkeler kendi aralarında kavgalı. IŞİD ise pusuda. Kanlı eğlence yeni başlıyor. Haksız yere Suriye, Irak, Libya, Lübnan ve bu coğrafyanın her yerinde öldürülen zavallı insanların bedduası çok ağırdır. Bu işin kurtuluşu yok ve olmayacaktır. Yaşayanlar mutlaka görecek. Biraz sabır.