Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Ömür Billah

22 Mart 1999'da Gülen ABD'ye gitti.
Öncesi de var ama sonrasında bütün askeri ve sivil iktidarlar FETÖ’cülere yardım etti.
AKP farklı bir konumdaydı.
Kasım 2002'de iktidar olan AKP Fetö ile ittifak kurdu.
Türkiye'nin en ücra köşesine kadar FETÖ’cülerle AKP'liler yan yana ve birlikte ortak yaşadılar.
Ortak düşman:
Atatürkçü, laik ordu ve ülkenin tüm liberal, demokrat ve sol güçleri.
11 yıl içinde ülke perişan edildi.
17-25 Aralık'a kadar.
'Hoca Efendi ve İmam Hazretleri' Gülen, İmam Hatipli Erdoğan'a savaş ilan etti.
Erdoğan ve AKP eski din ve mezhepdaşı FETÖ’cülere karşı saldırıya geçti.
AKP'ye göre 'FETÖ’cüler darbeci, ajan ve vatan haini.
15 Temmuz'a kadar geçen süre içinde yani 31 ay içinde AKP çok konuştu ama gereğini yapmadı.
15 Temmuz sonrasında  yaklaşık 30 bin tutuklu ve kamudan atılan 100 bin FETÖ’cü.
Bunların tümünün AKP'lilerle organik ilişkisi var.
Yani hiç bir FETÖ'cü AKP'li dostu olmadan bir yere gelmedi.
Hepsi getirildi.
Tutuklanan ya da işten atılan her FETÖ’cüye sorulması gereken tek bir soru var :
'Sen kimin referansıyla bu işe girdin?'.
FETÖ'cünün adını vereceği her AKP'li içeri alınmalıdır.
Düzeyi ne olursa olsun AKP'lilerin yüzde99,99'u.
Peki özel ya da kamuda tüm FETÖ’cüler temizlendi mi?
Sanmıyorum.
Duyumlara göre 'Okkalı' AKP dostu ya da ortağı olan FETÖ'cüler kurtarmış durumda.
Özetle bu iş bitmez.
Ömür Billah biz bu AKP-Fetö kavgasının fantastik hikâyeleriyle eğleneceğiz.
Türkiye çok şey kaybedecek ama kimin umrunda.
Onlarca tarikat ve cemaat hariç.
Tarih tekerrürden ibarettir.
Bu cemaat ve tarikatlar FETÖ’den boşalan yerleri dolduruyor ve dolduracak.
Dinci-mezhepçi ideolojisinden vazgeçmeyen ve alınan son kararlarla vazgeçecek gibi görünmeyen AKP'nin  bu cemaat ve tarikatlara ihtiyacı var.
Göbek bağı meselesi.
Putin ve Obama bunun önüne geçer mi bilinmez ama çelişkiler AKP'nin temel karakteridir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çevresinde AKP'nin ilk kurucularından neredeyse hiç kimse yok.
11.Cumhurbaşkanı Gül dâhil.
Dış politikada durum bundan farklı değil.
'Arap Baharı' sonrasında atılan tüm adımlar yanlış, karanlık, tehlikeli ve kanlı.
'Yeter' denilir mi bilinmez ama Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin'de Putin, Merkel ve Obama ile görüşmeleri çok  önemli.
Bana göre herşey maksimum bir ay içinde aydınlanır.
Kilit ve anahtar ülke Suriye.
Suriye politikasını tümüyle değiştirmeyen bir AKP'den asla olumlu bir adım beklenemez.
İçte İslamcı cemaatlerle ittifak halinde olan bir AKP'nin Suriye, Irak, Libya ve bölgenin diğer İslamcı parti, örgüt, cemaat ve gruplarla ilişkisinden vazgeçmesi beklenemez.
Bu örgüt ve grupların silahlı ya da silahsız olması hiç önemli değil.
AKP bu coğrafyada akıtılan kandan sorumludur.
Tıpkı içte olduğu gibi.
15 Temmuz darbesi dahil.
Hiç kimse başkasını kandırmaya kalkışmasın.
AKP Suriye'ye müdahale etmeseydi bugün Suriye ve tüm coğrafyada IŞİD, Nusra ve benzeri ruh hastası katiller olmayacaktı.
AKP'nin bu müdahalesi olmasaydı PYD olmayacaktı.
AKP'nin bu müdahalesi olmasaydı Türkiye'de IŞİD terörü olmayacaktı.
PYD riski olmasaydı belki de 'Barış Süreci'  devam etmiş olacaktı.
AKP'nin 'Hoca Efendi' aşkı olmasaydı 15 Temmuz olmazdı.
Umudumuz Putin, Obama ve Merkel.
Birazcık da Netenyahu.
Hepsi de 'Gavur'!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar