Önce bir kıyıya vuruyor yüreğim, sonra bir dağa...

Üç gün uyuyamamıştım Suriyeli bir bebeğin cesedi kıyıya vurduğunda.

Aslında çoktan beri uykularım kaçık.

Karım zaman zaman uykuya geçtiğimde sayıklayıp sıçrayarak uyandığımı söylüyor.

Tedirgin tabi.

Bir gün kahvaltıda anlattım ona duyduğum acıyı.

Başkalarının acılarına seyirci kalanların kendi acılarıyla başa çıkamayacağından söz ettim.

“Bölgedeki çıkarları için civar ülkeler bu hale getirdi Suriye’yi “dedi oda.

Ve sürdürdü sözlerini: “Düşünsene ülkelerini, topraklarını, evlerini, barklarını terk etmek zorunda kalan milyonlarca insan, kolay kolay giderilemeyecek bir travmanın içine düşürüldüler.”

Kızım uyuyordu daha.

Kalkıp onun saçlarını öptüm.

Uykuları kanayan çocuklara içimdeki iyi duyguları gönderdim.

Karımın olaylar karşısında duyarsız kalmayışıyla teselli ettim kendimi.

Akşama eve geldiğimde “Biliyor musun Ekrem” dedi.

“Ülkesini terk eden o insanlar var ya, onların kimisi ucuz çobanı olacaklar gittikleri yerlerin, kimisi ucuz inşaat işçisi, kimisi de üçüncü, beşinci karısı biraz parası olanların… “

“Dilenenler mi dersin…Hırsızlık yapmak zorunda kalanlar mı dersin…”

“Ya çocuklar Ekrem! Ya çocuklar! “

O akşam eşimin de benim de yemek yiyemediğimizi söylemem elbette gereksiz.

TV’de kıyıya vuran çocuk cesetlerini izlemek istemiyor insan.

Ege denizinde boğulan mülteciler burkuyor insanı.

Cizre, Sur vurup geçiyor aklımın ovalarını.

Şiddet salarak ve korku yayarak kontrol edilmek istenen bir toplumun üyesi olduğumu düşünüyorum.

Ve üşüdüğümü hissediyorum.

Bir şair abimin dizeleri gelip oturuyor titremelerimin üstüne:

“Üşüdüm kentler yandıkça / ateş aldıkça silahlar…”

Bir başka gün Artvin’de maden çıkarmak isteyen firmaya karşı Artvinlilerin direniş haberleri…

Maden şirketine “gidin başka yerde arayın belanızı diyor Artvinliler…”

“Artvin’de altın, yeşildir” diyorlar…

“Artvin’in üstü ALTIN’dan daha değerlidir” diyorlar.

İçim okşanıyor azcık.

O şair abimin kitabını buluyorum elimde.

Karıma sesleniyorum.

Ve şu şiir okuyorum ona:

“ Bir kuşa kaptırdım kalbimin bir ucunu / bir ucu bende kaldı. / Kuş uçtu gitti / ta uzaklara /üstüne bomba yağan şehirlere, köylere/ Tuhaf şey / kalbimin bende kalan ucuyla / bir gökkuşağı kuruldu aramızda / ordaki çocuklarla…”

Önce bir kıyıya vuruyor yüreğim, sonra bir dağa!

“Baba” diyerek  yanıma yaklaşıyor kızım.

Saçlarından, saçlarından öpüyorum ...

Önceki ve Sonraki Yazılar