Dönüşümler 'Bumerang' gibi

Hava döndü. Siyasi hava nasıl dönerse, öyle döndü. Sanki görünmez bir el, sihirli bir değnek birden bire değiştirdi her şeyi. İktidar, muhalefetten olmadığı kesin, bir rüzgarla sarsılıyor.
 
İlk defa AKP'nin başına gelmiyor elbette. Geçmişte Demokrat Parti'nin, Adalet Partisi'nin, Anavatan Partisi'nin başına gelen, "iktidar sarhoşluğu" AKP'yi de vuruyor aslında. Bu kez daha sert olmasının nedeni, sarhoşluğun yanına “ben yaparım olur” kabadayılığının  kronik bir hastalık gibi yapışması...

Ve bu virüsün il ve ilçelere kadar bir salgın gibi yayılması. Vatandaşın gözünün açılması ise  bilimsel değil, içgüdüsel bir tavır. Pasta aynı ama  pastadan pay almak isteyenler alamazlarsa, küsmek için pusuda. Az ya da çok her vatandaşın  devletle işi var.

Yasal işlerinin bile bir partili ile ya da bir partilinin tavassutu ile  yapıldığı gerçeğini  er geç öğreniyorlar. Sağlık alanında yapılan yeni tüm düzenlemeler, vatandaşa yapılan kıyakların geri alınması anlamına geliyor.
Doktora ya da eczaneye giden vatandaş, AKP'ye oy vermiş olsa bile, ödediği paranın miktarına bakmaksızın  bozuluyor. Çünkü deniz bitti. Vatandaş harcamalara katılmak zorunda ama  bunu anlatamazlar. En zorudur “bedavadan” vazgeçmek. "Hastanelerde muamele" derseniz, başta doktorlar olmak üzere “ayağımdan top gitsin” edasında. Haksız da sayılmazlar.
 
Her an her şeyle suçlanabilirler. Şafak sayıyor sağlık personeli. Sağlıkta memnun olan  kesim ise, ne vatandaş ne de sağlık çalışanları. Sadece Kamu Hastaneleri Birliği Yasası yürürlüğe girdikten sonra, atamaları yapılan genel sekreter ve alt kadroları mutlu. Hastanelerde tek konuşulan  onların alacakları astronomik ücretler. Kimi diyor "genel sekreter 20 bin alacak" kimi "15 bin." Miktardan çok,  adaletsizlik bozar ya çalışma barışını, bozulmuş.


Yakında Tv8'de başlayacağımız “Tayfun Talipoğlu ile Her Yol Anadolu” programı için yollardayız. Biraz moral veren haberler yapalım diyoruz, zorlanıyoruz. Eskiden susan kim varsa, işçi, köylü kaybedecek bir şeyleri kalmamış bir tavırla eleştiri yağmuruna tutuyor hükümeti. Esnafı Maliye Bakanı “hırsız” diye nitelendirdi. Esnafın ne yanıt verdiğini burada anlatamam. Hayvancılık yapanlar 7 bine aldıkları düveleri 3 bin liraya satamıyorlar, ”devlet bizi dolandırdı” iddiasındalar. Ekip biçen kesim ise çiftçinin  “tüccarın eline kaldıklarını,  ofis yeniden alım yapmazsa ekim yapmayacaklarını " dile getiriyor. İşin  manevi boyutuna gelince, PKK itirafçısı Şemdin Sakık'ın muteber tanık olarak  "ortaya sıcak" olarak sunulması ”yargıya güvensizliği ”perçinledi.
 
Sadece bunlarla sınırlı değil. Doğa olayları da hükümetin aleyhine, her yer sel. Hava döndü kısaca  "ne yöne derseniz", Başkanlık sistemi tartışmaları ile Abdullah Gül'ün başkanlığı yönüne.
 





Önceki ve Sonraki Yazılar