Mustafa Ülkü Caner

Mustafa Ülkü Caner

Osman Gazi kazığı

Pardon Köprüsü: 1550 metre, 40 dolar.

Amerika Golden Gate Köprüsü: 2700 metre, 6 dolar 50 cent.

Çin Xihoumen Köprüsü: 1650 metre 1 dolar 50 cent.

İngiltere Humber Köprüsü: 1410 metre, 2 dolar 10 cent.

Güney Kore Yi Sun Sin Köprüsü: 1545 metre, geçiş ücretsiz…

Burası Türkiye…

Fiyat garantisi de verilmiş, günlük 40 bin araç için. Neye göre hesaplanmış acaba?

Ama ortalama ancak 15 bin civarında araç geçince, geçmeyen  25 bin araç için de, hepimiz  her bir araç için  40 dolar sorma ver parası ödüyoruz. 

Bu duruma sıfat bulamadım. 
Sıfatsızlığın diğer tarafı da, geçen ücret ödeyen araçlar için de ayrıca araba başına dolar endeksli olduğu için yaklaşık 40 TL FARK ödüyoruz! Yetimin parası nereye gidiyor görüyor musunuz?

Okurken sizin dediklerinizi burada yazamam.
Hem de önümüzdeki 20 yıl boyunca Amerikan Doları cinsinden ödemeye devam edeceğiz.

Sizi bilmem, ama ben kendimi dolandırılmış hissediyorum!

İki-üç yıllık geliriyle maliyeti karşılanan böyle bir yatırım dünyanın neresinde var?

O köprü ve benzer  kazık “projeler” derhal maliyetine KAMULAŞTIRILMALI ve ÖZERKLEŞTİRİLMELİDİR!

Ey, sevgili tüm muhalefet,

Sayın Kılıçdaroğlu… 

Aslında var ya, sadece; “Biz iktidara gelince bu tür soygun düzenine son vereceğiz, bu ve benzeri millet soyan projeleri maliyetine KAMULAŞTIRACAĞIZ” diye haykırsanız, İKTİDAR olursunuz!

Köprüden geçsek de, geçmesek de 20 yıl bu kazığın üstünden geçeceğiz, pardon, oturacağız! Veya  cesur bir muhalefet partisi çıkacak ve yapılan bu ve en azından 15 yıldan beri yapılan bu  gibi haksız kazanç projelerini ve şaibeli sözde özelleştirmeleri iptal edeceğini açıklayacak!

Çözüm özelleştirme değil, kamulaştırma ve özerkleştirmedir!

Böyle bir muhalefet partisi iktidar olmaz mı, sizce?

 

İzmir’in düşündürdükleri

İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Aziz Bey bir süre önce “Ben Genel Başkanlık yapacak adam değilim, Genel Başkanlık yapacak birikimim yok ” demişti. Aman canım belki, sadece Genel Başkanı’na olan saygısındandır… Olabilir!

Yine de,12 yıldır birçok ülkeden büyük ve önemli bir kenti ve milyarlarca dolarlık bütçeyi yöneten ve muhtemelen daha yıllarca yönetmeyi düşünen bir siyasiden bu sözleri duymak üzücü.

Hâlbuki özgüven siyasetin  olmazsa olmazlarındandır. 

Hatta memleketimizde özgüven ile deli cesaretini karıştıranlar çoktur ve hatta bu davranışlar hal nezdinde baya  prim de yapar!

İnsan üzülüyor tabi, İzmir’in büyük başkanından böyle laflar duyunca. Ancak, daha önce de yazmıştım İzmir’in aziz metal yorgunluğunu.

Nöbet değişimi zorunlu hale geldi artık!

İmam hatip okulundan mezun olup, çalışırken  yüksek diploma da elde edip, belediye başkanlığından başbakanlığa, oradan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna atlayan, yetmedi Başkan olmayı hedefleyen  siyasilerimizin olduğu ülkemizde, Aziz Bey’in bu lafları İzmirliye zül gelir!

Bırakın Cumhurbaşkanlığı’nı, bir parti için Genel Başkanlık birikimi olmadığını söyleyen bir kişi o koltuğu bunca yıldır nasıl doldurur ve doldurmaya devam etmek isteyebilir?

Cevabı belli: İzmirli yaşam tarzına müdahale edilmesinden korkuyor. Ama artık bu gerekçe tek başına yetmeyebilir. 

İzmir’de eleştirilen konulardan biri de, Büyükşehir’in  ihalelerinin  mevzuat ile uyumunu pek becerebilen yapı oluşturulamadığı hususudur. Metro, aç-kapa alt geçitleri, en son medyaya dönük ihale hataları… 

Tabii, işlerin ve projelerin gereksiz uzayıp gitmesi, cabası.

Üçkuyular’dan Karşıyaka Mavişehir’e kadar özellikle sahil kıyısından geçen maşallahlık tramvay projesi İzmirlileri bıktırdı artık.

Yapılmış güzelim sahil boyunu yık, darmadağın et! İsraf ve vizyonsuzluk eseri bence!

İzmir Körfezi’ni ve denizi ulaşımda bir türlü kullanmayı beceremeyen anlayış sosyal demokrat anlayış olamaz!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar