Özgürlükler ve demokrasi buluştayı

Anayasa referandumu sonuçlarını irdelemeye çalıştığım ‘’Güzel Huzursuzluk’’ başlıklı yazımda, CHP’nin yanında ya da bağımsız olarak ‘’hayır’’ çalışmalarına katılan diğer siyasal partiler, sivil toplum kuruluşları, girişimler ve (önemle altını çiziyorum) ‘’hayır gönüllülerinin’’ alınan çok değerli sonuçta önemli katkıları olduğunu söylemiş ve bu konuya tekrar değineceğimi belirtmiştim.

Evet-hayır oylarının (resmen) kafa-kafaya sonuç- lanması ve hâttâ YSK’nın açıkça kanuna aykırı kararları olmasa ‘’hayır’’ oylarının önde olacağı gerçeği, büyük şehirler başta olmak üzere hemen her yerde, bu iktidarın baskıcı, yasakçı, antidemokratik, despot yönetimine karşı duran insanlara büyük bir moral verdi. İnsanların kendilerine güvenleri geri geldi. Yapı- lan haksızlıklara karşı öfkeleri büyüdü. Tayyip Bey’in karizması önemli ölçüde çizildi. İnsanlar, AKP iktidarının ulusumuzun ‘’kötü kaderi’’ olmadığı, biraz daha gayretle bundan kurtulunabileceği, ülkemizin çağdaş milletler arasında hak ettiği saygın yeri alabileceği konusuna yeniden inanmaya başladılar.

Gözlemliyorum, yurttaşlarımız, küçük-büyük gruplar halinde toplanıp, bundan sonra ne yapılması gerektiğini konuşuyor, sosyal medyada görüş- lerini korkusuzca paylaşıyorlar. Bu konuda maddi-manevi her türlü fedakârlığa hazır olduklarını vurguluyorlar. Bu durumda ne yapmalı? Benim önerilerim şunlardır:

- CHP, referandumda elde edilen yüzde 49’luk ‘’hayır’’ oyunun tümünü kendi hanesine yazmamalıdır. Bugün seçim yapılsa, CHP gene klasik yüzde 25-28’lik oy bandı içerisindedir.

- CHP bu durumun bilinci ile tüm ‘’hayırcıları’’ kendi kanadı altına çağırmaktan vazgeçmelidir. Tabii ki CHP muhalefetin örgütlü en büyük kitlesidir. Ama bu CHP’ye tüm ‘’hayırcılara’’ ve ‘’evet’’ verseler bile durumdan memnun, gelecekten umutlu olmayan insanlara, ‘’arkama geç’’, ‘’hizalan’’ dememelidir.

- Durum CHP’nin içinde ya da arkasında hizalanmayı değil, aynı hizada ‘’el-ele tutuşmayı’’ gerektirmektedir.

- Önümüzdeki, yerel yönetimler, Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaşamsal bir önem taşımaktadır. Bu seçimler için CHP tüm huzursuz, memnuniyetsiz, mutsuz insanlarla, onların parti, sivil toplum kuruluşu, sendikalar, inisiyatif, girişim tarzı örgütleri ile ve hâttâ bireyler olarak, asgari müşterekler düzeyinde bir birlik sağlamalıdır.

- Bunun için bu saydığım kuruluşların temsilcileri ile birlikte en kısa zamanda toplanacak  bir ‘’Özgürlükler ve Demokrasi Buluştayı’’ çağrısı yapılmalı ve organize edilmelidir. (Benim aklımdan geçen isim ‘’Özgürlükler ve Demokrasi Konferansı’’ idi. Ancak bir arkadaşım, tek bir amaca yönelik yol haritasının çizileceği gönüllü toplantılara ‘’Buluştay’’ denilebileceğini önerdi. Benim de çok hoşuma gitti. Bu nedenle bu ismi öneriyorum.)

- CHP topluma önerebileceği yerel yönetimler, milletvekilleri ve Cumhurbaşkanı adaylarını da bu Buluştaylarda belirlemeye çaba göstermelidir.

- Toplumumuzun asgari gereksinimleri, demokrasi ve özgürlüklerdir. Cezaevlerini dolduran gazeteciler, muhalefet partisi milletvekilleri ve yöneticileri, halkoyuyla seçilmiş Belediye başkanları, işsiz kalan Üniversite öğretim elamanları, sorgusuz- sualsiz ekmeklerinden, aşlarından edilen, mallarına-mülklerine
el konulan insanların hakları, hukuklarıdır. Elden giden demokrasidir. Dayatılan tek adam diktasıdır.

- Bu asgari müşterekler için  buluşabilecek tüm insanlarımız, partiler, sivil toplum örgütleri, başka hiçbir talep ve dayatmada bulunmadan birlikte olabilirlerse ülkemizin önü açıktır, aydınlıktır, geleceğimiz parlaktır.

NOT: Geçen Pazartesi günkü yazımda Hocamız Mümtaz Soysal Bey’den ‘’rahmetli’’ diye söz etmiştim. Dostlarım Mümtaz Hocamızın halen hayatta olduğu konusunda beni uyardılar. Özür diler, kendisine sağlıklı uzun ömürler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar