Özür manyakları

Bu devlet adamı ‘özür manyağı’ yapar. Konu sadece Beyazıt Öztürk değil. Devletin ‘kırmızı çizgiler’i makas değiştirdikçe, kimler ne özürler diledi, ne taklalar attı...
Ahmet Kaya’ya çatal-bıçak fırlatıp sürgünde ölmesine vesile olanları düşünün. Bugünün konsepti içinde yine gayet uygun, anlaşılır bir hareketti bu. Lakin mevcut iktidar ‘Kürt açılımı’ yapınca, eski devlet refleksleri makas değiştirmiş, ne olup bittiğini anlayamayan Serdar Ortaç bile ortada aval aval dolanıp özür dilemeye başlamıştı. Reha Muhtar, inkâr etmekten neredeyse ağlayacaktı. Koskoca Kadir İnanır, bu yolda ‘akil adam’ haline geldi. Yavuz Bingöl gözümüzün önünde saray köçeğine dönüştü...
***
Geçen Cuma akşamı ne yaşandı peki?

Beyazıt Öztürk mutat eğlencelik programını yaparken, öğretmen olduğunu söyleyen bir kadın programa telefonla canlı katıldı, Diyarbakır’dan arıyordu ve “Burada çocuklar ölüyor, artık çocuklar ölmesin!” dedi. Beyazıt Öztürk, bir insanın vermesi gereken tepkiyi verdi, üzüldü, kadını alkışlattı, vs...
Nasıl bir gericilik, nasıl bir tepki örgütlendiyse hemen, Kanal D yönetimi, hatta bir bütün olarak Doğan Holding paniğe kapıldı. “Çocuklar ölmesin” diyen bir kadının, kendi kanallarındaki bir programda kitleler halinde alkışlanması başlarına dert olmuştu!
Neymiş, kadın kimliğini gizlemiş, aslında öğretmen değilmiş, falan, filan. Kadının söyledikleri değil, kimliği tartışma konusu edildi ve Doğan Holding yine hedef tahtasına oturtuldu. Hâlbuki kadın elbette kimliğini gizleyecekti; bu ülkede kimliğini gizlemeden konuşmak bizim gibi birkaç serdengeçtiye mahsus çünkü.
***
Neyse... Canlı yayına çıkıp meramını güzelce anlatan, ‘barış’ diyen, “Çocuklar öldürülmesin” diyen kadın ise birdenbire ‘terör örgütü propagandası’ yapmakla itham edildi. Doğan Holding açıklama yaptı. Beyazıt Öztürk ne edeceğini bilemez halde Kanal D Ana Haber bültenine çıkıp özür diledi...
Beyazıt Öztürk neyin özrünü diledi? Aslında kendisi de bilmiyor... Yılların kendine güvenli, hazırcevap, sempatik ‘talk show’ adamı, bildiğin geveliyordu. Ne acıklı bir hal!
***
Bir de Ertuğrul Özkök’ü falan düşünün... Daha evvel Ahmet Kaya’ya saldırmış, sonra yaptığı her şey için özür dilemişti. Şimdi bu devlet ondan yine aynı saldırıyı yapmasını bekliyor. Kim bilir, belki de Ahmet Kaya’dan özür dilediği için özür dilemesi gerekecek.
Devlet makas değiştirdikçe, devletin arkasına burunlarındaki halkalarla bağlanmış katarlar da makas değiştirip ‘yeni konsept’e uyum sağlamak zorunda. Sürekli tükürdüklerini yalıyorlar. Sürekli özürler dileyip olmayan fabrika ayarlarına geri dönmeye çalışıyorlar.

Ne yorucu ve tiksindirici bir iş!
***

Şimdi duyuyoruz ki, iktidarın en tepelerinden Doğan Grubu’na liste gitmiş. ‘İşten çıkarılacaklar listesi’... “Ama Ahmet Hakan dursun!” demişler, “Ona sabah-akşam AKP propagandası yaptıracaksınız!”
Bu son kısmı, faşizmin mizahi hareketlerine giriyor işte.
Bazen düşünüyorum, “Bu ‘özür manyakları’ üç kuruş için, azıcık zevk-ü safa için cehennemi dünyada yaşamayı tercih eden karakter fukaraları mıdır?” diye.
Galiba öyle...
***

Ve Beyazıt Öztürk... 20 senedir çok para kazandın... Yetmez mi?
Eline, bu ülkeye bir insanlık dersi verme fırsatı geçmişti. “Evet, çocuklar ölmesin!” deseydin, o fırsatı doğru kullanmış olacaktın. Kimse seni hafızalardan silemeyecekti.
Esas şimdi bittin...
Artık sana baktıkça, ‘özür manyakları’ndan birini göreceğiz sadece!

Önceki ve Sonraki Yazılar