Seçim, geçim ve savaş

“Bol para” dönemine ABD Yönetimi tarafından son verildikten sonra, kapitalist dünya yeni bir döneme girdi . Borçlanarak ama enflasyonu düşük tutabilerek hızlı büyüme artık hayal oldu… “Orta direk” sallanmaya başladı… Dolayısıyla Türkiye’de önümüzdeki dönemde geniş kesim, “geçim derdi” içinde olacak. AKP iktidarını en çok zorlayacak olan bu…

Orta Doğu’daki gelişmeler ve Türkiye’yi tam bir dış politika çıkmazına, bataklığına süren yanlış hamleler ise, ayrı bir bunalımın nedenleri. Türkiye, bir yandan yasa dışı örgütleri silahlandırıp, komşusunun üstüne salan bir “haydut devlet” konumuna doğru sürüklenirken ; öte yandan da milyonlarca göçmeni de “geçindirmek” zorunda…

Üstelik, Türkiye’yi bu batağa ve açmaza sürükleyenler, bir üst makamlara terfi etmiş durumda: Biri Başbakan iken, Cumhurbaşkanı ; öteki ise Dışişleri Bakanı iken, Başbakan oldu ! Böylece, açık yolsuzluk ve hırsızlıkları görmeyen ve neredeyse ahlaksızlığı – dindarlık (!) varsa- hoş gören bir toplum olmanın ötesinde, bir de açık beceriksizlik ve başarısızlıkları da ödüllendiren bir “güruh” olmaya yöneldik !

Cumhurbaşkanlığı makamına terfi etmiş bulunan zatın aklındaki asıl hedefin “Başkanlık” olduğu sır değil. Kendisi de söylüyor zaten. Ama, her ne kadar şimdiye kadar bugünkü Anayasa’yı hiçe sayarak “sivil darbe” yaptığını ve bu yolda “durmadan yürümeye devam” ettiğini görsek de, kendisi de biliyor ki Cumhuriyete karşı darbeyi tamamlayacak ve “karşı devrimi” sonuçlandıracak hamle, Anayasa’yı değiştirmekten geçiyor. Başka türlü –hangi fiili durum yaratılmış olursa olsun-“iş” tamamlanamayacak: Başkanlık Sistemi’ne geçmek gerekiyor ! Bunun için de TBMM’de gerekli çoğunluk ele geçirilmeli…

TBMM’de “işleri” çözmenin yolu, 2015 Genel Seçimleri’nde Davutoğlu’nun başarısından ve/veya HDP ile işbirliğinden geçiyor. Davutoğlu başkanlığındaki bir AKP’nin en azından eskisi kadar başarılı olamayacağı düşünüldüğünde de, hem Erdoğan’ın –şimdiden yapmaya başladığı gibi- sahaya inmesi, hem de HDP’nin küstürülmemesi şart.

Bunun için son günlerin “1990’lara dönüş” izleniminden sıyrılmak gerek… Bu da AKP’nin Kürt Sorunu ile ilgili asıl isteğini gerçekleştirmek , yani “ümmet” olarak halletmek emelinden uzaklaşıp, yeni bir Hizbullah yaratmadan ve Öcalan’ı tatmin ederek yol almasıyla olabilecek. Ancak, bunu Öcalan’ı tatmin ve Kobani’ye koridor açmakla sınırlı tutup, bir yandan da ülkeyi tam bir “polis devleti”ne dönüştürme çabasını da birlikte yürütmek mümkün olabilecek mi ? Göreceğiz…

Ancak son birkaç günün gelişmeleri, artık AKP iktidarının 2015 seçimlerini öne almak istediğini ve bölge gelişmeleri konusunda ABD’den ayrı davranmanın mümkün olmadığını anladığını gösteriyor. Bir yandan Kürtleri ve ABD’yi tatmin etmek, öte yandan da mutlaka seçimleri kazanılabilecek bir zamanlama ve “tedbirler”le yapmak gerekiyor. Bu arada en zor “tatmin” edilecek olan ise geniş halk kitleleri… Ama onları harekete geçirmek ve AKP’ye hak ettiği dersi verebilmek için ise, güçlü ve örgütlü bir muhalefet gerek…


Önceki ve Sonraki Yazılar