Patatesi dış güçler değil biz kurban ettik

Türkiye’de tarım ve hayvancılık politikalarının yanlışlığı artık yönetilebilir olmaktan çıktı, yolun sonuna gelindi. Kronik hale gelen bu durum nedeniyle sebze ve meyve fiyatları el yakıyor, et artık ‘lüks’ oldu. Hayvanlara yedirmek için samanı bile ithal eder hale geldik. Bu ülkenin tarım politikasının çöktüğünün son örneği patates ve soğanda yaşanan fahiş fiyat artışları oldu.
Patatesin kilosu 4-4,5 TL, soğanın kilosu ise 6-7 TL arasında seyrediyor. Özellikle alt gelir grubunun en önemli besin kaynağı olan patatesin fiyatının bu kadar yükselmesi, çok çok önemli bir sorun. Seçime sayılı günler kala bu durumun tüm TV kanallarında haber olması üzerine bazı aklı evveller, bunun “Yabancıların Erdoğan’ı yıpratmak için devreye soktukları yeni bir oyun” olduğunu dillendirmeye başladı. Tabii faiz ve dövizde bu oyun tutmayınca son çare patates ve soğana sarıldılar! Böyle deli saçması iddiaları bir yana bırakalım lütfen. Çünkü söz konusu olan asgari ücretle geçinen milyonların beslenmesi…
Üreticilerin açıklamasına göre, geçen yıl üreticisine zarar ettiren patates ve soğanda ekim miktarı düşük oldu. Düşünün geçen yıl tarlada patatesin kilosu 45 kuruştu, bu rakam çiftçinin hayatını sürdürmesini bir yana bırakın mazot parasına bile yetmez… Üstüne seller ve hastalık da gelince çuvallarla satılan patates ve soğan teker teker satılır hale geldi.

Et ithal ediliyor ama kilosu 50 TL

Hükümet, yine çok kısa bir sürede çareyi buldu. Evet, bildiniz ithalat… Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, “Soğan-patates fiyatlarıyla ilgili aşırı oynaklık görüyoruz. Konuyla ilgili müdahalemiz başladı. Tarım Bakanlığı olarak bakıyoruz. Bu ürünlerin ithalatına müsaade edeceğiz. Soğan ve patatesin Türkiye’ye gireceği miktar ve ülke belli. Soğan ve patates fiyatında spekülasyona izin vermeyiz” dedi.
Ne kadar da tanıdık bir kurtarma planı... Yurt içinde bir şeyin fiyatı arttığında hemen ithalat silahına sarılıyor siyasetçiler. Bakınız et fiyatları... Bugüne kadar onlarca kez ithalat yapıldı ancak etin kilosu şu anda marketlerde 51 TL’yi geçmiş durumda. Baştan söyleyelim, ithalat 10 gün kadar fiyatlarda gevşeme yapar, ardından yine eski duruma yükselir.
Bu tür temel sorunların ‘pansuman’ tedbirlerle çözülmeyeceği ortada. Bugün enflasyonun geldiği seviyenin de en büyük sorumlusu yanlış tarım politikaları. Gıda fiyatlarının yüksekliği nedeniyle enflasyon bir türlü düşürülemiyor, bunun üzerine bir de yükselen döviz kurlarını ekleyelim. Neden Merkez Bankası’nın düşük enflasyon beklentisinin gerçekleşmediğini anlarız.
Seçimden sonra hasat mevsimi başlayacak, yine birçok üretici, ürünü para etmediği için tarlasında, bahçesinde bırakacak. Geçen yıl zarar ettiği için bu yıl ekilmeyen ürünlerin fiyatları yükselecek. Hastalık, yanlış ilaçlama nedeniyle yaş sebze-meyve ihracatında sorunlar yaşanacak. Dolayısıyla çiftçi yine bir yıl boyunca harcadığı emeğin, paranın karşılığını alamadan köyüne dönecek. Belki de çareyi tarlasını, bahçesini satıp şehre taşınıp bir bakkal dükkânı açmakta arayacak. Ama o da işe yaramıyor artık çünkü Türkiye Esnaf Sanatkârlar Birliği’nin rakamlarına göre, bakkal sayısı 10 yılda 240 binden 165 bine düşmüş.
Yarın önemli bir seçim bizi bekliyor.
Herkesin sadece kendisini değil, komşularını, akrabalarını ve tüm ülkeyi düşünerek oy vermesini diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar