Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Patolojik

    En orijinal olanı kuşkusuz Saddam Hüseyin’dir.   Ekim 1979’da Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan El-Bekr’i devirerek başkan oldu.   Önce düşman bellediği komünistleri ortadan kaldırdı.   Sonra Baas partisi içindeki muhaliflere sıra geldi.   Eylül 1980’de ‘Sünni Arap milleti’ adına Şii İran’a saldırdı.   1988 Halepçe katliamına kadar Kürtleri hiç rahat bırakmadı.   Yüz binlerce Şii’yi katletti.   Herşey ona bağlıydı.   Başbakan, bakanlar, ordu, istihbarat, hazine, hâkimler, savcılar, rektörler, gazeteciler...   Küçük oğlu Kusay istihbarat örgütlerinin başındaydı.   Uday futbol ve gazeteciler dâhil birçok federasyon, cemiyet, dernek ve vakfın başındaydı.   İki damadı çok önemli askeri birimleri yönetiyordu ama ihanet edince her ikisini feci şekilde öldürttü.   İran’a karşı savaşında Saddam’a milyarlarca dolar yardım eden Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri Kuveyt’i işgal edince düşman kesildiler.   2003 Irak işgal edildi ve 24 yıllık ‘tek kişilik’ iktidar  oyunundan sonra asıldı.   İki oğlu Uday ve Kusay öldürüldü.   24 yılda Irak’ta en az 2 milyon insan öldü.   İktidar uğruna.   Bugün petrol zengini Irak varla yok arasında bir ülke.   Tunus’ta Bin Ali 1987’de Başkan Burgiba’yı devirerek iktidarı ve parti yönetimini ele geçirdi.    İstihbarat kökenli olduğu için herşeyi kontrol edebildi.    Başbakan, bakanlar, üniversiteler, ordu, yargı, medya ve aklınıza gelen herşey ondan sorulur.    Oğlu olmadığı için damadı ve eşinin akrabaları işi götürüyorlardı.    Yolsuzluğun nitel ve nicel olarak sınırı yoktu.    Devrilmeden önceki 5 yılda ihale yasasını 24 kez değiştirdi.    Partiler, sendikalar ve göreceli olarak siyasi bir muhalefet vardı ama Bin Ali nefes aldırmıyordu.    Sonunda devrildi ve şimdi Suudi Arabistan’da bir villada sürgün hayatı yaşıyor.    Mübarek ise 6 Ekim 1981’de Sedat’ın öldürülmesiyle başkan oldu.    O da tek kişilik oyunu yazdı, yönetti ve oynadı.    İki oğlu ona yardım ediyordu.    Yaşlandığında iktidarı onlara bırakacaktı.    Göreceli muhalefet işe yaramıyordu.    Ocak 2011’de devrildi ve iki oğluyla birlikte kafese konuldu.    Kaddafi’nin ölümü çok daha feci oldu.    Yazdığı Yeşil Kitap’la ülkeyi 42 yıl yönetti.    Herşey ona bağlıydı.    4 oğlu ve bir kızı onun yolunda ülkenin her şeyini kontrol ediyorlardı.    Yemen’de durum bundan farklı değildi.    1978’de çavuş iken darbe yapan ve 2012 yılına kadar iktidarda kalan Ali Abdullah Salih, iki oğlu, üvey kardeşleri, eşlerinin yakın ve uzak akrabalarıyla ülkeyi çağın gerisine taşıdı.    Diktatörlük, yolsuzluk ve pislik ülkenin vazgeçilmez konularıydı.    Saddam, Mübarek, Bin Ali ve Kaddafi...    Ortadoğu karanlığında ‘One Man Show’nun tipik örnekleri.    Hepsi siyasal İslamcılarla kavga ediyordu.    Hafız Esad gibi.    Şimdi olduğu gibi İslamcılar en kanlı yüzlerini Suriye’de göstermişti.    1976-1982.    Oğul Esad babasından devraldığı karanlık bir Suriye’yi aydınlığa taşıma mücadelesi veriyordu.    Tam da başarıyordu ki ‘Arap Baharı’ oyunu başladı.    Gerisi bildik hikâye…    İslam coğrafyasının 100 yıllık  iğrenç tarihi.    Kral, emir ve şeyhlerin baş tacı edildiği rezil anlayışlar.    57 Müslüman ülkede hemen hemen durum aynı.    Örneğin Kafkaslar ve Orta Asya’daki Türki Cumhuriyetler.    Faşist, dikta ve ilkel ideolojilerin toplumları sürüleştirdiği zavallı Müslüman ülkeler.    Hisseden kıssa çıkarılır mı bilinmez ama bu coğrafyada bir değil çok sorun var.    Sorunların tartışmasız nedeni insan malzemesi…    Yani sosyoloji, biyoloji, psikoloji, antropoloji    patoloji ve bilumum ‘lojiler’.    Aziz Sancar hocamız bu işe el atar mı bilemem ama insan genlerini ihmal etmemek lazım.    Baksanıza hocamız gençlere ne diyor?    ‘Sakın politika ile uğraşmayın’.    Yani uslu oturup sizden isteneni tıpış tıpış yapın.    Bırakın politikayı molitikayı ve bilumum ‘kayları’ başkaları ‘yürütsün’!    Geriye bir şeyler kalırsa onu da siz yürütün

Önceki ve Sonraki Yazılar