CHP'nin sosyalist adayı Alper Taş, Yurt'a konuştu: Bir tarih yazacağız

CHP'nin sosyalist adayı Alper Taş, Yurt'a konuştu: Bir tarih yazacağız

Neden CHP'den aday oldu? Beyoğlu'nda kazanması mümkün mü? CHP Beyoğlu Belediye Başkan adayı Alper Taş ve eşi Füsun Taş, YURT’un sorularını yanıtladı.

Röportaj | Edda Sönmez

Türkiye yerel seçimler için geri sayıyor, anket üstüne anket açıklanıyor, haklı olarak en çok Ankara, İstanbul ve İzmir merak ediliyor. ÖDP Başkanlar Kurulu Üyesi Alper Taş, Beyoğlu’na CHP’den aday. Sosyalist bir isim olan CHP'nin Beyoğlu Belediye Başkan adayı Alper Taş ile buluştuk…

Beyoğlu'nu, demokrasiye ilişkin, yerel yönetimlere ilişkin fikirlerini konuştuk. Halkın kısa sürede büyük sevgisini kazanan Taş, "belediye başkanı seçilirsem kazanan Beyoğlu halkı olacak" diyor.


> Öncelikle sizi, ailenizi tanımak, çocukluğunuzu nasıl bir ortamda geçirdiğinizi konuşmak istiyorum…

1967 Rize’nin Pazar ilçesinin Subaşı köyünde doğdum. İlkokul, ortaokul, lise öğrenimimi Pazar ilçesinin Subaşı köyünde tamamladım. Babam çay fabrikasında işçiydi, annem ev hanımıydı. Lise dönemi boyunca memlekette futbolla ilgilendim. Pazar Spor’da top oynadım. 1984- 1985 yılında İstanbul Basın Yayın Yüksek Okulu'nu kazandım. Şimdiki adıyla İstanbul İletişim Fakültesinden mezun oldum. Gazetecilik halk ve ilişkiler bölümünden. Okmeydanı Fethi Spor’da futbolculuğa devam ettim. Öğrenci hareketliliğinin içerisinde yer aldım o zaman dernekleşme süreci vardı. 12 Eylül sürecinden sonra. Daha sonra ki süreçte Beykoz Halk Evinde çalıştım. Beykoz’da toplumsal, siyasal çalışmalarının içerisinde yer aldım. Parti kuruluşlarında görevler aldım. Daha sonrasında sırasıyla İstanbul’da il yöneticiliği, il başkanlığı, örgütlerden sorumlu genel başkan yardımcılığı ve 2009 yılından itibaren de ÖDP Partisinin Genel Başkanlığını sürdürdüm. 31 Mart öncesi Cumhuriyet Halk Partisi'nden Beyoğlu Belediye Başkan adayı olduk.

> Neydi CHP’de siyaset yapma gerekçeleriniz? Neden CHP’den aday oldunuz?

Birincisi bizim böyle bir düşüncemiz yoktu. Yani herhangi bir adaylık düşüncemiz veya adaylık için bir girişimimiz yoktu. Bu sene bizim partimiz seçimlere sokulmadı bu seçimde yine seçim dışı bırakıldık. Aslında örgütlenmemizi tamamlamamıza rağmen anti demokratik hükümlere takılarak yine seçim dışı kaldık. Doğal olarak partimiz seçime giremedi seçim dışı bırakıldık ama bizim herhangi bir partiyle oturup konuşalım seçim dışı kalmamızla herhangi bir yerden bir adaylık inşa edelim bir düşüncemiz söz konusu olmadı. Bu teklif bize CHP’den Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi.

BEYOĞLU'NDA KİMLERİN İTTİFAKI?

> Peki ne zaman geldi teklif? Öğrendiğinizde ne hissettiniz?

Çok olabilecek gibi bir öneri olarak düşünmedim hiç kafamda. İl Başkanımız Canan Kaftancıoğlu aracılığıyla teklif geldi. Bunun Kemal Kılıçdaroğlu’nun teklifi olduğu söylendi daha sonra Kemal bey ile (Kılıçdaroğlu) görüştük. Aslında Kemal Bey’in Fox Tv’de adımızı ifade etmesine kadar böyle bir şeyin çok mümkün olmayacağı noktasındaydım. Ama çeşitli istişareler yapıyorduk gerek parti içi gerek parti dışı. Fakat bütün istişareler genelde olumluydu. Benim fikrimden daha tersine fikirler vardı. Bir toplumsal basınç oluşmaya başladı. Yani burada aday olmamızın doğru olacağı, demokrasi emek güçleri açısından iyi olacağı ve çok büyük bir telkin vardı. Kemal Bey’in (Kılıçdaroğlu) televizyondan ifade etmesinden itibaren o teklif çığ gibi büyüdü. Kemal Bey ile (Kılıçdaroğlu) görüştükten sonra kararımızı verdik. Çok ani bir karar verdik. Bir çerçeve çizdik bizim açımızdan o çerçevede Kemal Bey tarafından olumlu karşılandı. Biz sosyalist bir hareketin bir parçası olarak Beyoğlu’nda CHP çatısında aslında biz CHP ile bir ittifak ilişkisi kurmuş olduk. Bizim açımızdan Beyoğlu’ndaki adaylığımızın esası budur. Yani sosyalistlerle, sosyal demokratların bugünün Türkiye’sinde AKP, MHP faşizminin yarattığı bu baskıya ve karanlığa karşı en azından Beyoğlu özelinde bir iş birliği, bir ittifak zemini olarak Beyoğlu’nu olumlu bulduk.

ÖRGÜTLÜ BİR BEYOĞLU

> Yapılması gereken şeyler bizlere lütuf gibi sunuluyor! Sizin projeleriniz neler?

Birincisi biz böyle vaat yarışı içerisine girmeyeceğiz. Çünkü meselenin özü vaatler meselesi değil . Mesele bir yönetim anlayışı meselesi. Yönetim tarzı meselesi, bir demokrasi meselesi. Bugünkü kentsel krizin esas nedenlerinden bir tanesi aynı zamanda bir yönetim anlayışından kaynaklanan kentsel kriz. Yani bu kentsel krizi şöyle tanımlayabiliriz: Kentler yaşanılmaz hala getirilmiş, belirli çıkar gruplarının zümreleri ve sermaye kesimlerinin rant alanı kar biriktirme alanı haline getirilmiş. Kent bir fabrika olarak görülmüş ve kentte yaşayan yurttaşlar bir tür müşteri olarak algılanmış. Doğal olarak sürekli müşteriden kar elde etmek ve kentsel birikimlerden birikimin rantlarından nemalanmak üzerine kurulmuş bir soyguncu yapı var. Böyle bir anlayış var bu bakış açısı halkı yukarıdan yönetmektir. Tepeden onlara çözüm önerileri sunmaktır. Yani halkı yönetme üzerine kurulmuş halka danışmayan, halka sormayan, söz vermeyen karar sahibi yapmayan yönetim anlayışı bugünkü krizin nedenidir. Doğal olarak biz bunu tersine çevireceğiz. Biz halkı sürece dahil edeceğiz. Karar, yetki iktidar ve söz sahibi yapacağız. Doğal olarak yerel bir demokrasi inşa edeceğiz. Yani mahallelere dayanan, mahalle temsilcilerine dayanan, mahalle meclisleriyle yönetilen örgütlü bir Beyoğlu yaratıp Beyoğlu’nun sorunlarını bu örgütlü Beyoğlu ile çözmeyi amaçlıyoruz. Çünkü sorunları bilenler Beyoğlu halkı ve sorunların çözüm yoluna ilişkin bize ışık tutacak yol ve yöntemleri gösterecek olan yine Beyoğlu halkı. Yani halkı iktidar yapmak.

Halk belediyeciliğini geliştirmek bizim açımızdan önemli. Yani halk belediyeciliğini yaşama geçirdiğimizde birçok sorunu çözebileceğimizi görüyoruz o yüzden bizim hayalimiz halkın yönettiği bir yerel yönetim anlayışıdır. Bunu soyutlamaktır, bunu örneklemektir, bunu göstermektir. Yerel yönetim böyle ele alınmalı ve böyle yürütülmeli noktasında bir örneği bütün Türkiye’ye sunabilmektir. Esasen bizim bu meseleyi kabul etmemizdeki en önemli şey bir örnek yaratmaktır. Yani sözlerimiz var demokrasiye ilişkin, yerel yönetimlere ilişkin fikirlerimiz var. Bu fikirlerimizi ve sözlerimizi soyutlamak, örneklemek aslında Beyoğlu bizim açımızdan çok önemli bir imkan. Kazandığımızda bu imkanı iyi bir şekilde değerlendireceğimizi düşünüyorum. Ve bir halk demokrasisinin Beyoğlu’nda bütün Türkiye’ye armağan edeceğimizi düşünüyorum.

68 RUHU BEYOĞLU’NDA YAŞAYACAK

> 68 ilden size destek geldi…

Evet.. 68 ilden tam destek. Biz 68‘lerin öğrencisiyiz. Yani eşitlik, özgürlük bağımsızlık, halkçılık, devrimcilik 68’in bize mirasıdır. O mirası biz bugün sürdüreceğiz. Yani 21’inci yüzyılda sürdürücüleriyiz o kavramlar bizim açımızdan soyut kavramlar değildir. İçinin doldurulması gereken kavramlardır. Biz yerel yönetim pratiğimizde zaten bunların içini dolduracağız. Beyoğlu eşit yurttaşlar açısından eşit bir Beyoğlu olacak. Eşitliği, özgürlüğe, adalete, dayanışmaya, halkın iktidarına dayalı bir Beyoğlu bizim muradımızdır, amacımızdır. Bu da 68’in devrimci demokratik geleneğinin önemli bir özüdür.

BEYOĞLU RENKLERİNE KAVUŞACAK

> Beyoğlu’nda turizm için ne düşünüyorsunuz?

Beyoğlu’nu ele aldığımızda turizm anlamında özellikle gerilemiş ve geriletilmiş bir Beyoğlu’ndan söz etmek mümkün. Çünkü turizmin tarihsel dokuyu izleme olanakları kadar aynı zamanda bir yaşam eğlence anlamında da Beyoğlu önemli bir yerdi. Beyoğlu’nun eskiye dair dokusu talip edildi. Bunlar genelde kendilerini muhafazakar olarak tanımlarlar ama tarihe, kültüre geçmişe geldiklerinde muhafazakar değiller. Tam tersine tarihsel dokuyu bozma konusunda büyük bir beceri içerisindeler. Bakın işte Haliç Tersanesi çok eski bir tersane. O tersanenin yerine Haliç Bilim projeleri çerçevesinde dokuyu bozacak projeleri gündeme alıyorlar. Beyoğlu’nun tarihsel dokusunu açığa çıkarmak ve aynı zamanda Beyoğlu’nun yaşama sevinç’in ve eğlence manasında hayatın, neşenin, umudun, sevinç’in yükseldiği ve illallah denilen terk edilen Beyoğlu’na yeniden insanların neşeyle sevinçle geldiği bir Beyoğlu yaratmak, aynı zamanda turizm açısından da Beyoğlu’nu yeniden etkili bir yere getirmek istiyoruz. Bugün Beyoğlu, Arap kültürü ile özleşmeye başladı. Tabii biz kültürler konusunda asla ırkçı değiliz ama giderek AKP’nin kendi ideolojisine uygun Beyoğlu yaratma düşüncesi giderek Beyoğlu’nu çok kimlikli zenginliklerden soyutlayarak kendi ideolojilerine uygun bir Beyoğlu yaratma ve bütün zenginliklerden koparma noktasında bir yaklaşım ve bakış açısının AKP’de egemen olduğunu görüyoruz. Bu Beyoğlu’nun renklerini soldurdu. Beyoğlu’nun renklerini yeniden canlandırmak istiyoruz. Bu turizm açısından başlı başına önem olacak.

SANATÇILARIMIZI KORUYACAĞIZ

> Aday olduğunuz açıklandığında birçok sanatçı size destek oldu. Onlar sizden çok umutlular. Bildiğiniz gibi Beyoğlu’nun en büyük yarası sinemaların, tiyatrolarının kapanması. Atatürk Kültür Merkezinin durumu orta da. Siz bunlarla ilgili tam olarak neler yapmak istiyorsunuz?

Beyoğlu, Yeşilçam demek. Şimdi Yeşilçam sokağını, o kültürü, ruhunu yeniden yeşertmek bizim görevimiz. Onu yeşertmek sadece Yeşilçam sokağına sahip çıkmakla olabilecek bir şey değil. Onun altında yatan kültüre sahip ile çıkmakla mümkün. O yüzden sahipsiz bırakılan, değer, önem verilmeyen sanatçılarımızı korumak. Bir sanatçılar evi sanatçıların kendileri ifade edeceği bir zemin yaratma bizim açımızdan önemli. Ve sanatçıları baş tacı yapacağız. Onlar bizim hayatımızı renklendiren, güzelleştiren, kendimizi tanımamıza olanak sağlayan insanlar. Her birimizin çocukluğunda, gençliğinde hatıraları var. O hatıralara sadık kalarak her düzeyde hak ettikleri saygınlığı yeniden kazanmaları için uğraşacağız. Ama örneğin Muammer Karaca gibi sahipsiz kalan sinema salonlarının, tiyatroların yeniden hayat bulma, kendini ifade etmesi açısından belediyeye ait tüm yetkilerimizi sanatçı dostlarımızla konuşarak Beyoğlu’ndaki o sanat kimliğini yeniden canlandıracağız. 45 mahallesiyle Beyoğlu’nu kültür sanat, eğitim kenti haline getirmek bizim acımızdan en önemli sorumluluk.

AKP'LİLER NEFRET SUÇU İŞLİYOR!

> Eşcinsellerle ilgili de bir açıklamanız var…

Bir hayat tarzı ve cinsel kimliği olan yurttaşlarımız var. Bu yurttaşlarımızın en çok yaşadığı yer, ikamet ettikleri yer Beyoğlu ve Şişli. Ve bu insanların baskıya uğradıkları, toplum dışına itildiği, insan yerine konulmadıkları, cinsel tercihlerinden dolayı aşağılandıkları bir gerçek var. Doğal olarak biz herkesin yaşam tarzına saygı duyacağımızı söyledik. Bu yurttaşlarımız bizim yurttaşlarımız doğal olarak onların sorunlarını da çözmek bizim sorumluluğumuzda. Çok insani bir şey her şeyden önce bir de biz cinsiyetçi olmayan bir toplumu savunuyoruz. O yüzden bu bizim doğal sorumluluğumuz. Ama AKP’liler bunu alıp başka mecralara çekip ahlak tartışması yapıyorlar. Bu insanlarımız için bir nefret suçu işliyorlar. Bir de laf diyorlar “yaratılanı severiz yaratandan ötürü” laflarını dillerinden eşlik etmezler ama bu yurttaşlarımıza geldiğinde bütünüyle öfke saçıp insanlık dışı nefret suçu işliyorlar. Maalesef kendilerini solcuyuz diye tanımlayan insanlarda bu nefret suçunun bir parçası bunu da üzülerek söylemek istiyorum. Biz neysek oyuz biz insanlarımıza eşit bakacağız. Bizim en büyük sözümüz budur.

MÜCADELE EDİYORUZ VE KAZANACAĞIZ

> Ne kadar iddialısınız, sizce alacak mısınız Beyoğlu’nu?

Tabii ki bir seçim yarışının içerisindeyiz elbette ki bu seçimi almak için girdik. Beyoğlu’nu tercih etmemizin nedeni de bu. Beyoğlu, bize altın tepside sunulan bir yer değil. Uğraşmamız mücadele etmemiz gereken mücadele ile kazanmamız gereken Bir yer o yüzden öyle hazır yerler değil de Beyoğlu gibi bir yerin bize teklif edilmesi bizim açımızdan önemli bir nokta. Bir mücadele yürütüyoruz yürüteceğiz ve bu mücadele yeni de değil yani siyasi parti yöneticiliğim boyunca Beyoğlu benim siyasal hayatımın da önemli merkezi haline gelmişti. Buralarda sürekli toplumsal faaliyetlerinde bir parçası olarak kendimizi ifade etmiştik. Şimdi tabii ki hiçbir şey garanti değil. Biz burada insanları garanti olarak görmüyoruz. Mücadele ederek kazanılacak bir yer olarak görüyoruz. Mücadele ediyoruz ve kazanacağımıza da inanıyorum.

BURUN FARKIYLA KAZANACAĞIZ

> Yüzde kaç alırsınız?

Öyle bir rakamım yok. Ben diyorum ki burun farkıyla kazansak bile önemli. Burun farkıyla bile kazanacağız biliyorsunuz Karadenizliyiz. Karşımdaki aday da Karadenizli ama onun burnu benim kadar uzun değil. O yüzden biz burun farkıyla kazanacağımızı söylüyoruz. Kaç yıldır yönetimdeler ama Beyoğlu sorunlar yumağına dönüşmüş durumda.

SEÇİM ZAMANI GÜLÜCÜK DAĞITIYORLAR

> Geçenlerde Binalı Yıldırım, barlar sokağını ziyaret etti…

Ya şimdi onlar için bir seçim herkesin oyunu almak için herkese bir şey söylemeniz lazım ama aynası iştir kişinin lafına bakılmaz. Sonuçta kaç yıldır bunlar yönetiyor ülkeyi ve burada yaşayan insanlara bakış açılarını kaç kez ifade ettiler. Öfke kustular. Buradaki eğlence hayatının Beyoğlu’nda sönmesi bu iktidar yüzünden. Yani şimdi seçim zamanı herkese gülücük dağıtacaklar sonuç itibariyle. Ama seçim bittikten sonra yine bildiklerini yapmaya başlayacaklar. Kaç kez balkon konuşması dinledik.

BEYOĞLU’NDA BİR TARİH YAZMAK İSTİYORUZ

> 24 Haziran’da CHP’ye küsen bir seçmen grubu var. Bu seçmen grubunu nasıl sandığa götüreceksiniz?

CHP’ye küsmelerinin anlaşılır nedenleri var. İnsanlar bir umutsuzluk içerisine sokuldu. 24 Haziran’da ortaya konulan tablo yüzünden insanlar illallah etti. Ama bu bir yerel seçim. Yerelde sandıkları korumak, kollamak daha mümkün. Eleştiride bir haklılık var ama biz gerçekten Beyoğlu’nda anlayışla, bir başka kültürle, bir başka ahlakla, bir başka tarzla Beyoğlu’nda bir tarih yazmak istiyoruz. Beyoğlu’nun kazanmanın İstanbul’u kazanmak kadar önemli bir yer olduğunun farkındayız. O yüzden küsen, sandığa gitmeyecek olanların sandığa gitmeleri sahiplenmeleri sadece oy vermeleri değil kazandıktan sonra yürüyeceğimiz o yolda biz olmalarını istiyoruz. Yani sadece seçim dönemlerinde oy vererek değil birlikte bir tarih yazmak istiyoruz. Bir demokrasi örneği yaratmak istiyoruz. Beyoğlu’nda seçimi kazanmamızın yolu sandığa gitmeyecek olan insanlarımızın sandığa gitmesi ve sürece sahip çıkmalarından geçiyor.

HAYAT YENİDEN SOKAKLARA TAŞINACAK

> Beyoğlu’nda masa sandalye yasağını kaldıracağınızı söylediniz….

Evet bazı kentler vardır dünyada neşedir, sevinçtir sokaklara taşar hayat. Beyoğlu, böyle bir yer Türkiye açısından. O yüzden yaşamı boğacak adımlar değil de yaşamı daha güzel adımlar atarak yeniden Beyoğlu’ndan kaçan insanlarımızı Beyoğlu’na taşıyacağız. Buradaki küçük esnafı korumak bizim çizgimiz. Çünkü Beyoğlu küçük esnafla güzel olabilir ancak. Büyük alışverişlerin girdiği yerle değil de.

TÜRKİYE'DE EGEMEN MEDYA AKP MEDYASI

> Meslektaşımız sayıldığınız için size medyayı sormak istiyorum nasıl görüyorsunuz medyanın durumunu?

İki medya var. Bir majestelerinin medyası bir de majestelerine karşı halkın gerçek çıkarlarını koruyan bir medya var. Yurt Gazetesi de bunlardan biri. Bu tür medyalarının çoğalmasını istiyoruz. Gerçekten bizim şakşakçılığımızı yapacak medya da istemiyoruz. Bizi de eleştiren bir medya istiyoruz. En doğrusu budur bize ayna tutacak, bizi eleştirecek gerçekleri görmemizi sağlayacak. Medya bir yol gösterici olmalı. Ama bugün Türkiye’de egemen medyası AKP medyası. Kendi çizgisini alkışlayan, her şeyini olumlu gösteren kendi dışındaki gördüğü topluluğu illet ve zillet olarak tanımlayan . Her türlü karalama ve aşağılama yapan bir medya. Medya eleştirisi üzerine geldiler. Biliyorsunuz “Medyalarla savaşa savaş’a geldik” dediler. Aynı medyayı ve çizgiyi kendileri yürütüyorlar. Kendi dışındaki seslerin duyulmasını istemiyorlar. Ama burası Türkiye, 21’inci yüzyıldayız bu dikiş tutmaz.

> Eşiniz en büyük destekçiniz galiba…

Evet… Üniversiteden beri birlikteyiz…

> Üniversite aşkınız o zaman..

Evet… Füsun üniversite aşkım. Hatta sizin gazetenizdeki Sibel Köksal da bu aşka şahittir.


> Sizi de tanıyabilir miyiz? Nasıl Tanıştınız? Alper Taş, biraz bahsetti üniversite aşkıymışsınız…

FÜSUN TAŞ: Evet… ( gülüyor) Alper’le üniversiteden okul arkadaşıyız. O zamanki adıyla İstanbul Üniversitesi Basın Yayın Yüksek Okulu’na 1986’da başladım, Alper benden 2 sınıf üstteydi. Gençlik hareketlerinin ivme kazandığı bir dönemdi ve Alper gençlik alanındaki mücadelenin öne çıkan isimlerindendi. Ben de çeşitli öğrenci eylemlerine katılmaya başlamıştım; aynı okulda okuyunca tanışmamız da çabuk oldu tabii. Üniversiteye başladığım yıllarda, ailemin evi İzmit’te olduğundan rahmetli teyzemin Galatasaray’daki evinde kalıyordum; akşamları Beyazıt’tan çıkar Mercan Yokuşunu, Galata Köprüsü’nü ardından Boğazkesen yokuşunu yürüyerek giderdim eve. Alper de Okmeydanı Fetih Spor’da futbolcuydu. Akşamları yolumuz sıkça kesişir oldu. “Yolumun üzeri seni eve bırakayım” derdi. İkimizin de yüreği çarparmış meğer ama cesaret edip konuşmamız hayli zaman aldı. Bu yol arkadaşlığı 1988 Eylül’ünde aşka dönüştü. 31 yıl olmuş, ama şimdi bakınca dün gibi.

BİZİMKİ BİR YOL ARKADAŞLIĞI

> Eşiniz Alper Bey’in en büyük destekçisisiniz…

Alper’le 1 Kasım 1997’de evlendik. Beraberliğimiz, evliliğimiz süresince hiç klasik bir ev hayatımız, rutinimiz olmadı. Öğrencilik yıllarından sonra da mücadelemiz hep sürdü. Alper ÖDP kuruluşunda yer aldı, Beykoz İlçe’de, İstanbul İl’de, Merkez Yürütme Kurulu’nda sorumluluklar aldı. Ben de Maltepe İlçe ve ardından Kadıköy İlçede sorumluluklar aldım. O yüzden bugün Beyoğlu Belediye Başkan adaylığı sürecinde özel olarak zorlanmıyoruz ikimiz de. Ben düzenli görüşememekten yakınmıyorum mesela, hayatımız hep böyleydi çünkü. Mesela 2017 referandum sürecinde aylarca görüşemediğimiz oldu, hep il dışında, yollardaydı. Bizim birlikteliğimiz bir yol arkadaşlığı aynı zamanda. Tabi üzerine titremiyor değilim, birçok arkadaşımız gibi. Üşümesin, sesi kısılmasın, hastalanmasın diye üzerine titriyorum. Kitap, yayın takip edip notlar almaya, onunla paylaşmaya çalışıyorum.

ŞANSINI YÜKSEK GÖRÜYÖRUM

> Eşiniz yüksek bir oy alacak mı?

Belediye başkanlık seçiminde Alper’in seçilme şansını yüksek görüyorum çünkü klasik siyaset söyleminden, işleyişinden bıkmış geniş bir kesim var. Bizim çağrımız bu klasik işleyişi değiştirme çağrısı zaten. Tepemize çöreklenmiş, asık suratlı, sürekli bağıran, hayatlarımızı belirleyen siyasetçiler yerine birlikte yönetelim çağrımız var. Bu çağrı geniş karşılık buluyor, insanlar yeniden heyecanlanıyor. Eğer Beyoğlu’nda başarılı bir örnek yaratılırsa tüm ülke için umut ışığı olacak, inanıyorum.