CHP’li Tekin: Yerel seçim artık yerel geçime dönüştü

CHP’li Tekin: Yerel seçim artık yerel geçime dönüştü

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, ‘Halkın Otobüsü’yle seçim çalışmalarına devam ediyor.

Nil KAHRAMANOĞLU/YURT

‘Halkın Otobüsü’yle yaklaşan yerel seçim için çalışmalarını hız kesmeden sürdüren CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Bursa’nın ardından İzmir’e geldi. Seçim çalışmaları ve süreçle ilgili Yurt Gazetesi’ne açıklamalarda bulunan Tekin, Türkiye’de beka sorunu olmadığının altını çizerek; “Bu seçim sonuç itibariyle bu sistemi de sorgulayacağı için olayı beka meselesine çevirdiler. Ülkede beka meselesi falan yoktur” dedi.

-‘Halkın Otobüsü’yle 24 Haziran sürecinde il il gezdiniz. Şimdi de yerel seçim için yeniden yollardasınız. Bu yoğun tempoyu nasıl yürütüyorsunuz?

Aslında referandum sürecinde başladık ve 36 il gezdik. Güneydoğu coğrafyasına giden tek arabayız. Orada referandum döneminde daha sonra 24 Haziran sürecinde yani hemen hemen her seçimde yollardayız. Otobüsümüzü ilk aldığımız günden itibaren de 'Halkın Otobüsü' adını koyduk. Çok da ilgi gördü. Hatta bazı zamanlarda otobüsün bizden daha fazla ilgi gördüğünü söyleyebilirim. Önümüzde yerel seçim var ve talep eden, bizim faydalı olabileceğimize inanan arkadaşlarımız çağırıyor. İstanbul'da 10-12 ilçe dolaştık. Önümüzdeki günlerde İstanbul'da birçok ilçede arkadaşlarımıza destek olmaya gideceğiz. Bu kadar kısa süre içerisinde ne kadarına ulaşacağız onu da bilmiyorum. Çok fazla talep var. İzmir hepimiz için çok değerli bir şehrimizdir. Hem izmir Büyükşehir Belediye Başkan adayımız Tunç Soyer'e katkı sağlamak hem de Torbalı Belediye Başkan adayı İsmail Uygur'a destek için geldik. Daha sonraki duraklarımız Küçükkuyu, Erdemit olacak. Ardından tekrar İstanbul'a döneceğiz. Son güne kadar enerjimizle arkadaşlarımıza destek olmak için çalışacağız.

‘CHP’NİN EN ÖNEMLİ ANAYASASI GELENEKLERİDİR’

CHP’de sular durulmuyor, iç çekişmeler bitmiyor eleştirisi var. Sizin de partiye yönelik birtakım eleştirileriniz olmuştu. Neler diyeceksiniz?

Elbette söyleyecek çok şey var ama bunlara çok girmek istemiyorum. CHP tüm baskılara,yasaların değişmesine rağmen geleneklerini sürdürmüştür. CHP'de yeni gelen arkadaşlarımızın sürekli tüzük tartışması olmuştur. Gelen arkadaşlarımız en ufak bir sorun olduğunda, ilk tartıştığımız nokta yeni bir tüzük oluşturmak olmuştur. Elbetti tüzük siyasi partilerin anayasasıdır. Ama CHP'nin en önemli anayasası kendi gelenekleridir. Bu gelenekler terk ediliyor. Bunların zedelenmesi hem partinin tarihine uygun değildir hem de yapılan bütün bu olumsuzluklar partinin kurumsal kimliğini tartışır hale getiriyor. Benim itirazlarım bunlar olmuştu. Yoksa tabi ki günün sonunda onlarca aday adayı başvurusu olur ve bir tane aday seçilir. Seçilen o bir tanesini kurala oturtursanız kimse buna itiraz etmez. Kuralın dışına çıkarıp sadece özel ilişkiler üzerine oturtursanız işte o zaman haklı olarak tabanda da seçmende de sorun oluşmaya başlıyor. Ancak bunları geride bıraktık. Bunların muhasebesi daha sonra elbet yapılacaktır. Ama şimdi odaklanmamız gereken çok kritik bir seçim var.

CHP KÖTÜ ALIŞKANLIKLARININ BİR KISMINI AKP’DEN ALDI

-Türkiye kritik bir seçime gidiyor. Hem genel durumu hem CHP’yi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında tarihimizin hiçbir döneminde yerel seçim bu kadar yerel geçim haline dönüşmemişti. CHP’nin son dönemlerdeki politikalarının bir kısmına baktığımızda aslında bu kötü alışkanlıkların bir kısmını AKP’den aldı. Mesela transfer adaylar. CHP tarihinde bir ilçeden başka bir ilçeye, bir ilden başka bir ile aday transferi yoktur. Siyaset, ülkede tayinli sistemden çıkarılmalıdır. Siyasi Partiler Yasası’nın acilen değişmesi gerekiyor. Bu yasa hem demokrasinin önünde büyük bir engel hem de millet ile siyaset arasında bir bariyer gibi duruyor. Şu anda seçilen milletvekilleri milletin iradesiyle seçilmediği için kendi partisinin yöneticilerine tabi olmak zorunda kalıyor. Her türlü yanlışa boyun eğmek zorunda kalıyor. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem yok. Yerel seçim yapacağız ve seçimlerin şeffaf olması gerekiyor. Hesap verebilir olması gerekiyor. Biz demokrasiyi sandıkla tarif ediyoruz. Ancak Esad’da seçim yaptı, Irak’ta seçim yaptı. Ama demokrasi var mı? Yok. Demek ki demokrasi sandıkla tarif edilecek bir iş değil. Demokrasinin bir tek tarifi var. Ödediğiniz vergilerin hesabını sorabiliyorsanız demokrasi vardır.

‘İKTİDAR ARTIK CEHENNEM VAAT EDİYOR’

-Son günlerde en çok tartışılan konulardan biri beka meselesi… Gerçekten Türkiye’nin en önemli sorunu beka mı?

Bu iktidar son 16 yıldır hep cennet vaat etti. Cennetin en önemli argümanları köprüler ve duble yollardı. Şimdi ağızlarına duble yolları alıyorlar mı? Hayır. Çünkü duble yol deyince vatandaşın aklına kazık geliyor. Bu kazığı yedik hatırlatmayın diyorlar. Mevcut iktidar şimdi neyden bahsediyor? Cehennem vaat ediyor. Yani 16 yıldır cennet vaat eden bir iktidar şimdi insanları cehennemle korkutuyor. Çünkü vaat edecekleri hiçbir şey kalmadı. Bu yüzden şimdi de beka meselesine taktılar. Bu kadar kirlenmişliği ne ile kapatacaksınız? Korkuyla kapatacaksınız. Bu iktidarın 16 yıllık süre içerisinde anlatacağı bir başarı hikayesi yoktur. Dış politika, eğitim, ekonomi, hukuk sistemi, basın, en önemlisi de en kutsal değerlerimiz çöktü. Ülkeyi getirdikleri durum budur. Ülkeyi bu kadar çökertmiş bir iktidarın bize anlatacağı tek hikaye var o da cehennem. Bir başka tehlikeli nokta da şudur: Siyasi partiler elbette eleştirilir. Ama bir siyasi partiyi eleştireceğim diye milyonlarca vatandaşımızın duygularıyla oynamayın. Seçilen belediye başkanı kim olursa olsun sizin iktidarınızın denetimine girmeyecek mi? Neden bu ayrıştırıcı dili kullanıyorlar? Nedeni sadece yerel seçim değil. Başkanlık Sistemi adı altında oluşturdukları tek adam rejimi var. Bu kadar ucube bir sistemin altında ezilirsiniz. Bu seçim sonuç itibariyle bu sistemi de sorgulayacağı için olayı beka meselesine çevirdiler. Ülkede beka meselesi falan yoktur.

‘CHP YAKIT İKMALİ YAPILACAK BİR PARTİ DEĞİL!’

-Belediye başkanı olan bazı kişiler yeniden aday gösterilmeyince istifa edip başka partiye geçtiler. Bu tavrı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siyasetin bir kuralı olmayınca maalesef öyle bir noktaya gelindi. Her partinin bir kurumsal kimliği olmalıdır. CHP yakıtınız bittiğinde yakıt ikmali yapacağınız bir parti değildir. Ben bunu söylediğimde en çok bizim arkadaşlarımız eleştirdi. Siyasetin bir edebi olur, şerefi olur. 35 yıldır bu partinin içerisindeyim. Bu süreçte çok şey gördüm, yaşadım. Partimize acımasızca laf edenlerin çoğu şu anda parti yöneticisi konumundalar. Siyasette çok büyük laf etmek doğru değildir. Burası CHP. Çok parti gelip gider ama burası hep kalır. Her siyasetçinin bilmesi gereken bir şey vardır; Bu ülkenin anası-babasıdır CHP. Sadece aldığı oylarla tarif edilecek bir siyasi parti değildir. CHP herkes için bir sigortadır. CHP yöneticileri bunları bilecek. CHP’nin tarihini, kültürünü bilecek.

‘ŞEHİRLER ÇÖKTÜ’

-Gelelim İstanbul’a… İstanbul’u en iyi bilen insanlardan birisiniz. İstanbul’un geldiği nokta ve sorunları nelerdir?

İstanbul’u çok iyi bilirim. İstanbul sebze ve meyve ihtiyacının elma-portakal dışında yüzde 90’ını kendi karşılıyordu. Lahana tarlalarımız vardı. İstanbul’un her yeri bostanlarla çevriliydi. Sayın Yıldırım bir açıklama yaptı ve dedi ki ‘Biz Silivri’yi tarım alanı yapacağız’. Buralar zaten tarım alanıydı. Sadece Silivri değil İstanbul’un neredeyse tamamında tarım yapılıyordu. Bu
tarım alanlarını imara çevirip beton lobisine teslim ettiler. 10 yıldır dilimde tüy bitti. Şimdi bunun sorumlusunu arıyorlar. Dikey yapılaşma olmayacak diyorlar. Bu dikey yapılaşmaların hepsinin altında Sayın Erdoğan ve Yıldırım’ın imzası vardır. Kentler insan gibidir. Taşıyabileceğinden fazla yük bindirirseniz çöker. Şehirler çöktü. Yeryüzünde her şeyin alternatifi yaratıldı. Ama toprağı yaratamıyorsunuz. Toprağa bu kadar düşmanlık olur mu? Ne kadar verimli topraklarımız varsa beton lobisine peşkeş çekildi.

‘İSTANBUL VE ANKARA’YI ÇOK RAHAT KAZANACAĞIZ’

-Ekrem İmamoğlu’nun çalışmalarını nasıl buluyorsunuz? Binali Yıldırım karşısında şansı nedir?

Ekrem İmamoğlu süreci çok başarılı bir şekilde götürüyor. Gayet başarılı buluyorum. Binali Bey’in karşısındaki şansı diye bir şey yok. Bir tanesi sıfır, siyaset sahnesinde daha çok yeni ama biraz önce bahsettiğim 16 yılın içinde Binali Yıldırım da var. Bu süre içerisinde Erdoğan’ın da Yıldırım’ın da anlatacağı bir başarı hikayesi yok. O yüzden Binali Bey’in karşısında şansı yok diye bir durum söz konusu değildir. İstanbul ve Ankara’yı çok rahat bir şekilde alacağız. Bursa’yı da alacağız. Ancak tek bir kaygım var. YSK’ya güvenim sıfır. Çünkü geçmiş dönemdeki iki seçimde de güven veremedikleri gibi şu andaki süreçte de çeşitli sıkıntılar görüyorum. Umut ederim ki ben yanılırım.