Kemal Kılıçdaroğlu: Amaç CHP'yi sokağa dökmek

Kemal Kılıçdaroğlu: Amaç CHP'yi sokağa dökmek

Ankara'nın Çubuk ilçesinde, dün katıldığı şehit cenazesinde saldırıya uğrayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu "Amacın CHP'yi sokağa dökmek olduğunu düşünüyorum" dedi. CHP lideri, Emniyet Müdürü'nün saldırı sırasında kaldığı eve geldiğini belirterek "Kamuflajla dışarı çıkarmak istediler kabul etmedim. Ne demek ben suçlu muyum?" diye konuştu.

CHP lideri Kılıçdaroğlu, dün Çubuk'ta kendisine yönelik gerçekleştirilen organize linç girişiminin ardından dün makamında kendisini takip eden gazetecilerin geçmiş olsun dileklerini kabul etti.

Kılıçdaroğlu, gazetecilere özetle şu açıklamaları yaptı:

Şehit cenazelerine gidip taziyelerimizi iletmemize, şehidin cenaze namazını kılmamıza karşı olanlar var. Buna bile izin verilmeyen bir anlayış var. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değil. İnanç penceresinden, demokrasi penceresinden hangi pencereden bakarsanız bakın insani değil, doğru değil. Protesto yapılabilir. Namaz kılınır, protesto da olur. Biraz anlayışla karşılarız. Ama namaz kıldırtmayacak bir saldırı ardından bir linç girişimi doğru bir şey değil.

'ARKASINDA BAŞKA BİR ŞEY VAR'

Belki de CHP genel başkanlarının kaderi böyle... İnönü, Atatürk’e kadar tutun böyle bir tablo var. Türkiye neden böyle bir sürecin sokulmak isteniyor? O da ayrı bir şey. Sözleşmeli erlerin parlamentoda sorunlarını dile getiren neredeyse tek kişi benim. Bir grup toplantısının neredeyse tümünü sözleşmeli erlere ayırdım. Onların bir uzman çavuş kadar hakları yok, emekli olma hakları bile yok. Onların da sorunlarını dile getiriyorum. Gelip böyle bir tablo ile karşılanırsa arkasında başka şeyler var. Biliyorum görüyorum.

'CHP SOKAĞA ÇIKARILMAK İSTENİYOR'

Görünen o ki; CHP nasıl sokağa çıkarılır? Polis müdahale edecek cam çerçeve nasıl kırılır... Bunu istiyorlar. Ama bize geçmişte de böyle bir şey yapmak istediler, seçim öncesinde ve seçim sırasında. Son derece farklı bir politika izledik. Sokağa çıkmaya ilgi göstermedik. Referandum sürecinde de toplumun tümünü kucaklayan sıcak mesajlar veren bir dil kullandık.

ÖZEL BİRÇABA MI HARCANIYOR?

Şöyle bir tablo da olabilir belki de; bizim tarihimizde hiç siyaseten uzlaşılamaz denen kesimleri bir araya getirdik, birlikte demokrasi çatısında buluştuk. Bunu istemeyen bir kesim de var. Dolayısıyla Türkiye'yi daha sıkıntılı bir sürecin içine sokmak için özel çaba mı harcanıyor?

'HERKES ORADAYDI' 

Bakanlar, Emniyet Genel Müdürü, Genel Kurmay Başkanı, Ankara Emniyet Müdürü orada... Bu güvenlik önlemini alması gereken herkes oradaydı. Yine sağ duyuyla dikkatli bir süreç izleyerek yolumuza devam edeceğiz. Onların beklentilerini boşa çıkaracağız.

'GEÇMİŞTE NELER YAŞANDIĞINI BİLİYORUZ'

 Türkiye farklı bir sürecin içine sokulmak isteniyor. Bunun alt yapısı oluşturuluyor. Bunu görüyorum. Bunu hissediyorum. Geçmişte bunlar oldu. Bu tür olayların sonunda Türkiye'nin nereye getirildiğini üç aşağı, beş yukarı hepimiz biliyoruz. 1,5 saat bekledik.

Emniyet Müdürü'yle bir sürü sohbetimiz oldu. FETÖ'yü de konuştuk, diğer olayları da konuştuk. Sanki makamda beraber sohbet ediyoruz. Şunu net görüyorsunuz: Her şey önceden bir şekliyle planlanmış.

'AKAR'A SORMAK LAZIM'

 (MSB Hulisi Akar'ın açıklamaları konusunda) Özel bir tartışma yaratmak istemiyorum aslında. O konum ile atmosferin getirdiği bir dil miydi? Onu da bilemiyorum. Hulisi Akar Bey'e sormak lazım. Sorunun muhattabı biraz da o. Ama ortada bir gerçek var: Linç edilmek istenen bir siyasal partinin genel başkanı var. Bu linç olayı, siyasal iktidarın kadrolarının bulunduğu bir ortamda gerçekleşiyor ve biz 1,5 saat bir evde kalıyoruz. Neden 1,5 saat? Neden böyle bir tablo çıkıyor ortaya? Ve neden hiçbir önlem alınmıyor?

'ORASI POLİS KAYNIYORDU'

 Ben adım gibi eminim orası zaten polis kaynıyordu. Benzer olay İstanbul'da Fatih Camii'nde de olmuştu. Kurşun atılmıştı. Önümde 100'ün üzerinde polis vardı. Ama geldi, kurşunu attı ve rahatlıkla çıktı. Kimse, 'Sen kimsin, niye bunu yapıyorsun?' demedi. Bir şeyler yapılıyor, bir şeyler var. Ne oluyor, ne bitiyor; önümüzdeki süreç biraz daha net gösterecek bunları.
Baba Mansur Bey'e anne AKP'ye oy vermiş: Eve girdiğimde sandalye getirdiler, oturduk. Anne biraz telaşlıydı; acaba evimiz yakılır mı diye... Baba geliri düşük olan, bu evi zor bela yaptırmış onun da bir endişesi vardı. Baba Mansur Bey'e oy vermiş, eşi AK Parti'ye oy vermiş. Aile içinde bir denge de vardı. Küçük çocukları vardı. Muhammed sağ olsun su getirdi, geldi sarıldı. Üç aylık bir çocukları vardı. Sonra emniyet müdürü geldi. Uzun uzun onunla sohbetimizi gerçekleştirdik?

'KAMUFLAJ GİYMEMİ TEKLİF ETTİLER' 

Evden dışarı çıkarken bir kamuflaj giymemi, tanınmayayım diye bir kıyafet giymemi ya da şapka takmamı teklif ettiler. İkisini de reddettim. Nasıl girdiysem ben öyle çıkarım? Suçlu muyuz yani? Doğru bulmadım. Sonra onlar da tamam dediler. Aile çay koymuştu ikram etmek için ama içemedim. Gerekli önlemler alındığı için çıkmam gerekti. İki kez akrep denilen zırhlı araca bindim. Daha önce Artvin'de binmiştim. Bir de dün (önceki gün) bindim.