Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'tezek' cevabı: Testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'tezek' cevabı: Testinin içinde ne varsa ağzından o dökülür

CHP lideri TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

TBMM’de partimizin grup toplantısında konuşuyorum... https://t.co/V8Zt9QmB2q

— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) 3 Mayıs 2018

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları:

Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum. Biz değil onlar söylüyorlar Türkiye'nin beka sorunu var. Eğer bu sorun varsa yeni bir Kuvayi Milliye ruhu oluşturmak gerekiyor. Bütün muhafazakar demokrat vatandaşlarıma sesleniyorum. Eğer Türkiye'nin beka sorunu varsa birleşmemiz gerekiyor. Birleşeceğiz güçlü olmak için birleşeceğiz. 

"HAPİSHANELER GAZETECİLERLE TIKLIM TIKLIM"

Bugün Dünya Basın Özgürlüğü günü üzerine fazla bir şey söylemeye gerek yok. Hapishaneler gazetecilerle tıklık tıklım. Gazeteci gücü denetler eğer güce tapıyorsa o gazeteci işlevini kaybetmiştir. Bir başka önemli nokta daha var. Gazete sahipleri artık atama yolu ile gazete başına geliyorlar. Siyasi gruplar diyor ki ben seni buraya atadım sen kontrol edeceksin. Geldiğimiz nokta budur. Biz napacağız? Gazete sahibinin gazetecilik dışında başka işi olmamalı. Eğer pek çok işi varsa siyasi iktidara dayanamıyor ve onun maşası oluyor. Tek alanı olacak ben halkın çıkarlarını savunuyorum diyecek. Birinci kuralımız budur. İkinci kuralımız gazetelerin dağıtılması gazeteler hiçbir baskı altında kalmadan gazeteler dağıtılmalı. Dağıtım bugün iki şirketin elinde bunlar iş biriliği yaptığında zor duruma düşülür. Üçüncü kural gazetecilerin sendikalaşması zorunlu olmalı neden? Gazeteciler patronuna karşı da özgür olmalıdır.

Sayın Genel kurmay Başkanı ile Saray sözcüsünün haber yalan mı hayır. Peki neden bu gazetecinin görevine son verilir. Dört basın ilan kurumu ve RTÜK yenilenmelidir. Beş: Basın ilan kurumu aracılığı verilen ilanlar var. Buna son verilmelidir. Objektif görev yapmalıdır. Altıncı kural ise zorunlu yayın bakıyorsunuz Başbakan kendisini övüyor. Bunlar neden bedava bedelini ödemelidir. Bu kuralları gazeteci arkadaşlarıma söylüyorum. Size sözüm söz bana 24'ünde yetki verin bunların tamamını hayata geçireceğim.

"25 HAZİRAN'DA TÜRKİYE AYDINLIĞA UYANACAK"

Defalarca bu kürsüden FETÖ'nün siyasi ayağını söyledim. Siyasi ayağı sarayda oturuyor şuan. Ne istediktiniz de vermedik diyor. Bundan daha iyi siyasi ayak mı olur. Devletin kozmik odasını sen FETÖ'ye açmadın mı? Şunu affedemiyorum FETÖ'nün sisyasi ayağı ile işbirliği yapanlar bunun seçmenleri şuçlama noktasına geldi. Sen FETÖ'cü arıyorsan işibirliği yaptığın adama bakacaksın.

Rahmetli Türkeş hayatta olsaydı hayatta partisini satmazdı. Amaç 100 bin imzayı toplayamasın istediğiniz kadar korkun 25  Haziran'da Türkiye aydınlığa uyanacak.

"AKP'Lİ VATANDAŞLAR DA OY KULLANSIN"

Seçmen listeleri açıklandı. Bütün vatandaşlarıma çağrım lütfen gidin kontrol edin. Bunu yapmak bir vatan borcudur. Daha iyi bir Türkiye istiyorsanız gidin kontrol edin. Biz CHP olarak listede olmayan adayların  isimlerini bulduk bildirdik. İstiyorlarsa diğer partilere de yardım edelim. Ayırt etmiyorum AKP'li vatandaşlarda oy kullansın. 

"25 HAZİRAN'DA BÜTÜN TAŞERON İŞÇİLERİ KADROYA GEÇİRECEĞİM"

2 gün önce 1 Mayıs'tı. Yani alın teri ile geçinenlerin bayramıydı. Malı götürmeyenlerin bayramıydı.Eğer bir ülkede milyonlarca genç işsizse nasıl bayram yapacak. Daha geçen Adana'da vatandaş intihar etmeye kalktı. Şunu diyor cebimde 50 kuruş var hediye alacak param yok kızımın doğum günü. Rahmetli Ecevit'in döneminde yazarkasa atıldı diye kıyamet kopmuştu. Ama Türkiye TBMM önüne gelip işisizlik yüzünden kendisini yakan vatandaş haber bile yapılmadı.

Son 15 yılda 22 bin kişi iş kazalarında hayatını kaybetti. Teröre bu kadar kayıp vermedik. Bunlar kimdi bunlar gariban işçilerdi. Ama bunlar yok olup gittiler. Oysa sostyal bir devlette bu işçilerin aileleriyle sorunlarıyla ilgilenilmeli. İşçi veya sendika grev yapmak istiyor ama baştaki zat çıkıyor yasaklıyor. Hangi bayram hangi? Taşeron işçi biz getirdik ilk gündeme. Hala kadroya geçemeyen işçiler var. Sözüm söz 25 Haziran'da bütün taşeron işçileri kadroya geçireceğim. 

"GÜL'E BU TEHDİTLER YAPILDI MI?"

24 Nisan 2018 günü Genel Kurmay Başkanı ile İbrahim Kalın'ın görüşmesi var. Basından sakladılar sivil kıyafetlerle gitmişler. Bİr Erbakan'ın ölüm yıl dönümüne katılmayınız diyorlar. İki Cumhurbaşkanı adayı olmayınız diyorlar. Kimseden açıklama gelmedi ama. Efendim Suriye konusu konuştuk diyorlar. Gürüşüyorsanız Kalın'ın ne işi var peki neden resmi kıyafetle gitmiyorsunuz. Bu bir askeri vesait girişimidir. Diğer vesaitlerden farkı asker kullanılarak sarayın vesaiti demokrasiye giydirilmek isteniyordur. Sayın Abdullah Gül'den ise net bir açıklama beliyoruz. Nasıl oluyorda kendisini kullandırtıyor. Eğer silah zoruyda demokrasiyi yok etmeye çaşıyorsanız biz göğsümüzü siper etmeye hazırız.

28 Şubat diye kıyamet kopartıyorlardı. Askeri kendileri için kullanıyorlar. Eğer Genel Kurmay Başkanı'nı gönderirsek bu işi garantileriz. Bunu duyduğumda aklıma Ali Fuat Başgil gelmiştir. 4 yıl Kafkaslar'da çatışmıştır. Yurtdışında doktorasını yapmıştır. 27 Mayıs 1860'da üniversitesinden atılmıştır. Sonra bir yazısından ötürü hapise girmiştir. Seçimdelerde senatör olarak seçilmiştir. Sonra ben cumhurbaşkanı adayıyım demiş. Sonra 2 general çağırır 'Seçildiğiniz anda toplarınız atılmayacak köşke götürülmeyecek' diyerek tehdit edilmiştir. Ben merak ediyorum Gül'e bu tehditler yapıldı mı?

"GELDİĞİMİZ NOKTA DEMOKRASİ AÇISINDAN BİR KARA NOKTADIR"

Geldiğimiz nokta demokrasi açısından bir kara noktadır. Askeri arkasına alarak demokrasiyi mi geliştireceksiniz? Yenikapı'da söyledim camiye siyaseti sokmayın adliyeye siyaseti sokmayın dedim. Bekliyorum ne diyecekler. Herkese sesleniyorum eğer darbeden diktadan yanayım diyorsan gidip Tayyip'e oyunu verirsin. Bizim Cumhurbaşkanı adayımız insan haklarından yana olacaktır. Bu ülke herkesin düşüncesini özgür ifade etmesinin yanında olacaktır. Bu olmadığı takdirde bu söykediklerimin hiçbir önemi kalmaz. Biz onlar gibi değiliz. Söylediklerimizle kalbimiz aynı yoldayız. Bİz çifte standart nedir bilmeyiz ahlkasızlık nedir bilmeyiz.

"GÖREVİNİZ NAMUSLU SİYASET YAPANLARA SAHİP ÇIKMAK"

Emeklilere 2 maaş ikramiye vericeklermiş. Biz dediğimiz zaman kıyameti koparmışlardı vay efendim bu parayı nereden bulacaksın. Şimdi söylüyorum eğer ben bunu dillendirmeseydim siz 1 lira bile alamayacaktınız. Göreviniz nedir namuslu siyaset yaplanlara sahip çıkmak. Bin lira vereceklermiş sadaka gibi. Siz zaten malı götürdünüz. Daha fazlasını vereceksiniz. Servetlerine servet kattılar daha fazlası vereceksiniz. Perdenin arkasına anlatıyım size.

Esnaf ve sanatkara bakın bir. Esnaf diyelim ki 2008 öncesi primini ödedi dedi ki, "Bize emekli maaşı verin, 1800 lira". Bugün gidip başvuru yaptığında ise 800 lira. Prim borcu varsa eğer sağlık hizmeti de vermiyorlar. Çiftçiler en garibanları bugün bağlanan emekli aylığı 830 lira.

"BİZİM YAPTIĞIMIZ VAATLER UYDURULMUŞ VAATLER DEĞİL"

Ben bizden özür dilemelerini bekliyorum. Bir Ahmet Davutoğlu iki Ahmet Şimsek. Ahmet şimsek dedi ki, "Bunu yapsın CHP'ye oy veririm". Şimdi senden bekliyorum gelip CHP'ye oy ver.

Bizim yaptığımız seçim vaatleri uydurulmuş vaatler değil. Bizim ile onlar arasında dünya kadar fark var. Onlar cepleri için çalışır. Biz vatandaş için çalışırız. Ve sandığa gidecek olan her vatandaş düşünüp oyunu öyle kullanacak. Kim doğruları söylüyor. Kim kul hakkı yemiyor?

"'TEFECİYE TESLİM ETMEDİK' DEMİYORLAR"

Esnaf kardeşim de düşünmeli. Çocuklarını Türkiye'yi düşünmeli ve oyunu ona göre kullanmalı. Hep dedim bunlar ekonomiyi götürdüler tefecilere teslim ettiler. Hiç ağızlarından bu eleştiriye yönelik bir şey çıkmıyor. Tefeciye teslim etmedik demiyorlar.

"DEVLET BANKALARI DA BU İŞİN İÇİNDE"

Erdoğan çıkıp diyor ki, "Faizden kurtacağız" ama hala tık yok nasıl kurtaracaksın. Yav sen yakayı kaptırmışsın peki nasıl karşısında kurtaracaksın. Açık söylüyorum devlet bankaları da bu işin içindedir. Sen nerdesin devlet bakaları da bu işin içinde sen isviçre'de olduğun için bilmezsin. Bir de bunun üzerine komisyon kurduralar. Düşüreceklermiş hadi düşürün bakalım. Sen hala tefecilere yakayı kaptırana hala oy veriyorsan kardeşim artık şikaye etmeyeceksin. 

"ÇOCUKLAR ÖLMESİN DEMEK SUÇ DEĞİLDİR"

Biz her zaman kardeşlik birlik beraberlik istedik. Bir masanın etrafında oturup konuşabilelim istedik. Niye söylüyorum bunu Ayşe öğretmen için. "ÇocukalAr ölmesin" dedi, sen misin diyen tutup hapse attılar. Çocuklar ölmesin demek şuç değildir. Ama adaleti kendi gördükleri gibi vatandaşa dayatıyorlar. 33 er komutanı emretmiş dışarı çıkmşlar vay siz misiniz dışarı çıkan tutup içeri attılar. Yahu bunlar er emre uyar bu askerler. 33 kez müebbet verdiler. Bu adamın ne günahı var.

"İYİ Kİ BU ÜLKEDE CHP VAR"

Bu erler yargılanıyor ama FETÖ'ye ne istediniz de vermediniz diyen adam sarayda oturuyor. Sözde baskın seçim yapacaklar. Sözde bizi hazırlıksız yakalayacaklar. Ama iyi ki bu ülkede CHP var. Bütün kumpasları bozduk bütün ezberleri bozduk. Çağrı yaptım gidin 100 bin imzayı tamamlayın. Başkanlar seçime girsin. 

"TESTİNİN İÇİNDE NE VARSA AĞZINDAN O DÖKÜLÜR"

Eğer dilinize hakim olamıyorsanız ülkeyi yönetemezsiniz. Bunu niye söylüyorum Erdoğan geçen, " CHP demek tezek demektir" dedi. Doğu'ya gidin insanlar yazın kışın tezek yakarlar. Doğu Beyazıt'ta iki öğretmen sınıfı tezekle ısıtırlar. Sınıfta yangın çıkıyor öğretmenler hayatını kaybediyor. Bunların üzerine CHP'yi kötülemek nedir. Ben bugüne kadar siyasi bağlamda hiçbir kurumu kötülemedim. Hangi partiye isterse gider oy veririr. Erdoğan'ı eleştirdim fakat oy veren vatandaşları eleştirmedim. Bİr atasözü ile eleştiriyorum 'Testiniz içinde ne varsa ağzından o dökülür'

Bir şey istiyorum 24'ünden sandığa geçeğim. Ama soyal medyada gezen 3 sorudan bahsetmek istiyorum.

1.soru : Neden erken seçim her şey yolundaysa ?

2.soru: Eğer işler yolunda değilse neden aynı kişiyi Cumhurbaşkanı olaral seçelim?

3. soru: Eğer ülkeyi kurtaracak olan erdoğan ise bu hale getiren kim