Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a açık ve net mesaj: Asla diz çökmem

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a açık ve net mesaj: Asla diz çökmem

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, son günlerde partisine ve kendisine yönelik bir operasyon yapıldığını belirterek, “Asla diz çökmem” dedi. Kılıçdaroğlu, Enis Berberoğlu’nun ailesine yönelik iftiraları da kınadı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’ye yönelik Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bizzat yönettiği bir operasyon yapıldığını ve hedefte kendisinin olduğunu belirterek, “Beni tasfiye etmek istiyorlar. Ama zalimin karşısında diz çökme gibi bir geleneğimiz yok. Hiçbir koşulda boyun eğmem” dedi

CHP’nin tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu’na da sahip çıkan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Zoruma giden Enis Berberoğlu’nun ailesine saldırılmıştır. Aile bizim toplumumuz için çok önemlidir. Bunu yapanlar da kendilerini muhafazakâr olarak adlandıranlardır. Ne ahlak, ne din, ne vicdan bunu kabul etmez” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu aralarında YURT Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Veysi Şahin’in de bulunduğu 12 ulusal gazetenin temsilcileri ile Ankara’da bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendisine yönelik iddia ve ithamlarından, tutuklu milletvekili Enis Berberoğlu’na, Adalet arayışından, Alman Focus dergisine verdiği röportaja, erken yerel se- çim beklentisinden 2019’daki cumhurbaşkanlığı seçimi ve adaylığına kadar gündemin sıcak maddelerinin tümüne ilişkin sorulara net ve açık cevaplar verdi. İşte Kemal Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmeleri…

Cumhurbaşkanı, sanki size soruşturmanın uzayabileceği yönünde bir demeci oldu. Bir endişe taşıyor musunuz? Tutuklanma olayı olursa tavrınız ne olur? Darbe komisyonu raporunuzla bir bağlantısı var mı?

Erdoğan yaptığı açıklamayla aslında büyük bir itirafta bulunmuş- tur. Ben savcılara talimat veriyorum, hâkimlere talimat veriyorum, benden aldıkları talimat üzerine onlar gereğini yapıyorlar. Bir ek öneri gerekiyorsa tekrar bana danışıyorlar, söylediklerimi yargıçlara ve savcılara dikte ettiriyorum diyor. Enis Bey üzerinden, Erdoğan'ın yaptığı bu suçlama öteden beri bizim dile getirdiğimiz ‘Türkiye'de yargı bağımsız değildir, siyasi otorite yargıyı toplumu ya da kurumları biçimlendirmek için siyasi sopa olarak kullanıyor’un itirafıdır. Yargı, kurumları, insanları, muhalifleri sindirmek için bir araç olarak kullanılıyor. Erdoğan gayet açık ve net bir şekilde dile getirdi. Muhalefeti dizayn etmeye çalışıyor.

Enis Bey’in hiçbir suçu yoktur

Şimdi Enis Bey, casuslukla suçlanıyor. Türk adalarına Yunan bayrağını Enis Bey çekmedi, Kozmik Oda'ya FETÖ'nün adamlarını Enis Bey sokmadı. Devletin milyonlarca gizli belgesini FETÖ'ye Enis Bey teslim etmedi. Eğer, casus olarak birilerini nitelendirmek gerekiyorsa devletin bütün sırlarını, kozmik odayı FETÖ'ye açan ve o bilgileri FETÖ'ye elleriyle teslim edenler gerçek casuslardır. Dönüp bakıyoruz Enis Bey neyle suçlanıyor diye. Cumhuriyet gazetesinde çıkan bir haberden yola çıkarak suçlanıyor. Şimdi, Can Dündar yazdığı kitapta diyor ki, “Flash diski solcu milletvekilinden aldım”. HTS kayıtlarına bakılıyor, o gün birden fazla milletvekili ve Enis Bey ile telefon görüş- meleri var. Görüştükleri kişilerden milletvekili olmayan sadece Enis Bey ama suçlanan o. Enis Bey'in hiçbir suçu yoktur. Mahkeme dosyasında da Enis Bey'i suçlayacak tek bir belge dahi yoktur. Ağrıma giden şu. Enis Bey'in eşinin ve kızının yani ailesinin Enis Bey üzerinden saldırı altında tutulmasıdır, Enis Bey'in ailesine saldırılmasıdır. Bu saldırıyı yapanlar da kendilerini muhafazakâr olarak tanımlayanlardır. Aileyi, aile bireylerinin bizim toplumda ne kadar önemli oldu- ğunu herkes bilir. Siz, Enis Bey, Enis Bey'in ailesini topluca saldırı altında tutuyorsunuz. Ne ahlak, ne din, ne vicdan bunu kabul edemez.

AYM ‘Bu suç değildir’ dedi

Enis Bey'e yönelik suçlama daha önce Cumhuriyet'e yönelik suç- lama olarak çıktı. Anayasa Mahkemesi kararı çıktı, gayet açık ve net diyor ki, "Bu MİT TIR'larıyla ilgili olarak bir devlet sırrı değildir". Herkesin bildiği şey devlet sırrı mı olur Allah aşkına. Enis Bey olayında ortada bir suç da suçlu da yok. Ama uydurulan bir suç var, mahkûm edilen bir milletvekili var. Ortada ne suç, ne suçlu var. Suç ne? Devlet sırrı dedikleri şey, MİT TIR'ları devlet sırrı değil. Anayasa Mahkemesi, bu devlet sırrı değil dedikten sonra alt mahkeme bunu hangi gerekçeyle casuslukla suçlar? Ancak talimatla olur. Enis Bey'in bu bilgileri verdiği de bugüne kadar kanıtlanamamıştır. Bu, aslında Balyoz ve Ergenekon davalarına benzeyen bir kumpas davasıdır. Balyoz ve Ergenekon'da ne vardı? Sahte deliller veya kendilerinin ürettiği deliller üzerinden ordu tasfiye edildi bir anlamda perişan edildi. İnsanları aldılar, mahkûm ettiler, tutukladılar, gözaltına aldılar, bir kısmı yaşamını yitirdi, pek çok şey oldu. Dönüp dediler ki, burada bir kumpas var. Aynı benzer bir kumpası oradaki deneyimden yola çıkarak CHP üzerinden yapmak istiyorlar. CHP'yi susturmak istiyorlar.

Hiçbir koşulda boyun eğmeyiz

Ordu sustu, sesini çıkaramadı, hak aradı, hukuk aradı, nasıl olsa bir gün adalet tecelli eder diye bekledi. Biz susmayacağız. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytansa, şeytanlara teslim olmayacağız. Bunların kumpas kurma alışkanlıkları var. Kimi beğenmiyorlarsa önce bir açıklama, sonra savcının harekete geçmesi, sonra iddianame, arkasından mahkeme kararı, sonra tutuklama. Gözdağı vermek istiyorlar. Hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğiz. Hiçbir hukuksuzluğa boyun eğ- meyeceğiz. Adaleti, hakkı ve hukuku sonuna kadar savunacağız. Zalimin karşısında diz çökmek gibi alışkanlığımız, örfümüz, âdetimiz, inancımız da yoktur. Zalimin zulmüyle mücadele edeceğiz. Burada, özellikle Erdoğan'ın son dönemde beni hedef alıp 'Ey Kılıçdaroğlu' diye başlaması, tipik bir Kılıçdaroğlu hastalığının nüksetmesi, referandumda olmuştu yeniden nüksetti. İşin özü Ayhan Ogan dediğimiz ki- şinin söylediklerini unutturmak. Ülkenin sorunlarının tartışılmasını istemiyorlar. Kısır bir tartışmanın içine Türkiye'yi çekmek istiyorlar. Sorunları toplumun gözünden kaçırmak için CHP üzerinden bir operasyon başlatarak kendi tabanını tahkim etmek istiyor. Buna izin vermeyeceğiz.

Size dönük bir soruşturmaya muhatap olma gibi bir şeyle karşı karşıya kalacağınızı düşünüyor musunuz? MİT TIR'ları belgelerinin sizin talimatınızla Enis Bey'in verdiği yazıldı?

Kalırım ya da kalmam bilmiyorum ama hiçbir koşulda boyun eğ- meyiz. Onların savcıları, hâkimleri, polisi olabilir. Hiçbir koşulda hiç- bir baskıya boyun eğmeyeceğiz. Başımız dik, onurlu gezeceğiz. Biz yurtseveriz, vatanını satanlar, ülkesini satanlar, ülkenin bütün sırlarını terör örgütlerine verenler asıl hesap vermesi gerekenlerdir. Niye belgesini koymuyorlar ortaya? Ekrem Dumanlı ile görüşmem normal, seçimler sırasında medyayı ziyaret ediyorduk, onları da ziyaret ettik. Benden fazla AKP'liler ziyaret etti.

Bu ortamda sonuçta yeni bir sistem için seçim yapılacak. “Benim adaylığıma ihtiyaç var” diyor musunuz? Genel başkan cumhurbaşkanlığına aday olmamalı beyanınızı revize edecek misiniz?

“Doğmamış çocuğa don biçilmez” diye güzel bir sözümüz var. Öteden beri savunduğum düşünce şudur: Demokratik parlamenter sistemi savunuyoruz. Cumhurbaşkanının tarafsız olmasını savunuyoruz, o düşünceye inanan kişilerin seçime girmeleri ve kazanmaları en büyük arzumuzdur. İlke olarak cumhurbaşkanı adaylarının tarafsız olması lazım. Cumhurbaşkanı adaylarının parlamenter demokratik sisteme saygı duyması lazım, cumhurbaşkanı adaylarının yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlaması lazım, ettiği yeminin arkasında durması lazım. Aday, kuvvetler ayrılığına inanacak, tarafsız olacak. Demokratik, özgürlükçü parlamenter sistemi savunacak. Buna uygun anayasanın yapılması için mücadele edecek. Bu çerçevede elbette bakacağız, toplum kimi arzu ediyor, nedir ne değildir. Hayır bileşenleri ne düşünüyor, diğer partiler ne diyor. Partili cumhurbaşkanı olmaz, doğru bulmuyoruz. Bu anayasayı değiştirmemiz, demokratik parlamenter sistemi getireceğimiz, toplumsal uzlaşmayı sağlayacağız bir anayasayı getirmemiz gerekiyor. Toplum karpuz gibi ikiye bölünmüştür. Toplumun yüzde 50'sinin benimsemediği bir anayasa değişikliği bu topluma huzur getirmez.

HERKESİN TANIDIĞI adaylar belirleyeceğiz

Önümüzdeki sürece ilişkin nasıl bir yol haritası düşünüyorsunuz?

Üç tur seçim olacak zaten. Yerel se- çimler, milletvekili seçimleri, cumhurbaşkanlığı seçimleri olacak. Yerel seçim olduğu zaman en iyi adayları herkesin tanıdığı adayları göstermeye, daha çok yerelde iktidarda olmaya çalışacağız. Milletvekili seçimlerinde de aynı şekilde... Asıl kritik olan cumhurbaşkanlığı seçimi. Benim gördüğüm kadarıyla her parti bir aday çıkaracak. Büyük bir olasılıkla ikinci tura kalacak, ikinci turda da adaylar yan yana gelecek, oturulacak konuşulacak, beklentiler, adayların neyi vadettiği, demokratik parlamenter sisteme dönüş, herkesin üzerinde uzlaşılabileceği bir anayasa ve buna benzer taleplerle çıkılacak ortaya. Referandumdaki gibi farklı bir yapı ortaya çıkacak.

Sahada AKP + MHP ittifakı var. Cumhurbaşkanlığı seçimi için, HDP ile ve Akşener'in partisiyle ittifak yapar mısınız?

Bu bir sağ-sol meselesi değil, Türkiye meselesi. Toplumun, çocuklarımızın geleceği meselesidir. Olaya sağ sol penceresinden bakarsanız hata yapmış olursunuz. Kısır 19. yüzyılın kavramlarıyla 21. yüzyılı belirleyemezsiniz. Özgürlükçü bir demokrasi, özgür bir Türkiye istiyoruz. Benim gibi düşünmeyen insanların da düşüncelerini özgürce ifade edebildiği bir Türkiye istiyoruz. AKP, bunu alıp sağ- sol ekseni üzerinden götürmek istiyor, muhafazakâr ve diğerleri üzerinden gö- türmek istiyor. Kimse, bu tuzağa düş- mez. Kendileri söyler, kendileri oynarlar. Referandumda kimse bu tuzağa düşmedi, sağ sol ayrımı yapmadı. Demokrasi bileşenleri bir tarafta oldu, totaliter yapı isteyenler de bir tarafta oldu. Bugün referandum olsa 'hayır' oyları çok daha fazla çıkacaktır. Yüzde 60 çıkar ki bugün Erdoğan'ın önündeki sonuçlarda da AKP'nin oyu yüzde 45 gözüküyor. Kan kaybettiklerini biliyorlar.

AKŞENER’İN PARTİSİ boşluğu doldurmak için!

Yeni parti oluşumuna nasıl bakıyorsunuz? CHP'ye uygulanan kumpasların benzerini yeni parti oluşumuna da yönelebileceğini kestirebiliyor musunuz?

Bugün başkanlık seçimi olsa Erdoğan kaybedeceğini gayet net biliyor. Söylediğim niteliklere sahip bir cumhurbaşkanı adayı karşısında kaybedeceğini gayet net biliyor. 2019'a giderken, her türlü hukuk dışı yolu deneyecek. Gayet net söylüyorum. Rakip gördüğü herkese, buna salt benim, salt Meral Akşener açı- sından değil. Kimi önünde engel olarak görüyorsa, onun bir şekliyle tasfiyesini isteyecektir, onu sağlamaya çalışacaktır. Ama bunda asla ve asla başarılı olamayacaktır. Meral Hanım’ın partisi hedefine ulaşacak mı onu bilemiyorum tabi. Bir alanda, bir bölgede siyasal boşluk var, o boşluk doldurulmak isteniyor, benim gördüğüm o. Kuranlar penceresinden, bir boşluk var, o boşluk benim öngördüğüm değil onların öngördüğü bir boşluk. Bu konuda Meral Hanım ve ona destek veren arkadaşlarla konuşmadım. Onlar farklı bir siyasi görüşe sahipler. Bize düşen nasıl bütün siyasi görüş ve partilere saygı duyuyorsak onlara da saygı duyacağız.

107 YABANCI YAYINA KONUŞTUM

Alman dergisine yaptığınız açıklama gündeme getiriliyor.

Ben Adalet Yürüyüşü sürecinden itibaren 107 medya kuruluşuna açıklama yaptım. Tamamında da Focus dergisine yaptığım açıklamaları yaptım. Bana diyorlar ki, sen Türkiye'de böyle konuşabilirsin, dışarıya böyle söyleme. Oradan birisi gelirse yalan söyle diyorlar. Bir ülke bu hale düşer mi? Bana sordular, ben de hiçbir zaman 'Alman turistler Türkiye'ye gelmesin' demedim. Turistin başımızın üstünde yeri var, gelsin. Her yerde söylediğim bir şeyi yine söyledim. Türkiye'de kimsenin can ve mal güvenliği yoktur, TOBB'da söyledim, en çok alkışı da aldım. Parlamentoda söyledim. Turistler benim söylemim dolayısıyla gelmemezlik etmiyorlar ki! Geçen yıl turistler geliyordu da ben konuştum diye mi gelmedi. Geçen yıl da zaten gelmiyorlardı. Bu konuşmanın aynısını TBMM Genel Kurulu'nda da yaptım. Niye kalkıp birisi bana bir şey söylemedi. Hepsi dinlediler. Kaldı ki, ben o dergiye de gelen bütün yabancılara da şunu söyledim. Türkiye'yi sakın ola ki AKP'den ibaret bir devlet sanmayınız, fasılları açınız, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda AB çifte standart uyguluyor, AB’nin etik değerleriyle bağ- daşmıyor. Bunu gittim Brüksel'de de Strasbourg'da da söyledim.