Mahçupyan: ‘AKP kendi tabanında bile hayal kırıklığı yaratıyor!’

Mahçupyan: ‘AKP kendi tabanında bile hayal kırıklığı yaratıyor!’

AKP iktidarını üç dönemde ele alan Karar yazarı Etyen Mahçupyan, “Sonuçta AK Parti kendi liderinin etrafında ‘birikerek’ vücut bulan dimağsız bir varlık görünümü vermeye başladı” ifadesini kullandı.

Karar yazarı Etyen Mahçupyan, AKP’yi eleştirerek, partinin iktidara geldikten sonraki yönetim anlayışının bugün tam tersine tutum sergilediğini belirtti. Mahçupyan, "AKP bizzat kendi tabanında bile hayal kırıklığı yaratıyor" dedi.

Bu değişimi, ‘ülkeyi kuşatıp parçalamak’ isteyenlerin varlığına dayandırmanın inandırıcı tarafı olmadığını belirten Mahçupyan, "Şimdi ise lidere bağımlı olduğu ölçüde onun kendisine ilişkin tercihlerinin de uygulayıcısı haline gelmiş, iç partnerden darbe yerken dış partnerlerle de ideolojik olarak mesafeli kalmayı çare görmüş, sorun çözme istek ve iradesi zayıflamış, yaşananların getirdiği metal/mental kişilik yorgunluğunun altında kalmış bir parti var" ifadesini kullandı.

Etyen Mahçupyan, "AK Parti'de değişen ne?" başlığıyla kaleme aldığı yazıda, işin özünde dış komploların yarattığı zorunluluklar ya da takiyeden beslenmiş bir plan değil, farklı tercihlerin yattığını ifade ederek, bu tercihlerin nasıl yapıldığının ölçüt alınması halinde AKP iktidarını üç dönemde ele almak gerektiğini belirtti. Mahçupyan, özetle şunları aktardı:

“2002-13 arasında partinin doğrultusu az veya çok ortak akla dayanmaktaydı. Karar mekanizması çeşitlilik içermekte, hareketin liderleri ve doğal sözcüleri olsa da, örneğin bakanların geniş bir özgürlük alanı bulunmaktaydı. 2013-16 arası Erdoğan’ın her fırsatı kendi ağırlığını artırmak üzere uğraşı, dolayısıyla lider ile parti arasında gerilimler, çatışmalar ve zımni pazarlıklarla geçti. 2016 başından itibaren ise Erdoğan’ın her adımda kendi otoritesini tahkim ettiği, tüm dizginleri eline aldığı, gücü merkezde ve doğrudan kendisinde topladığı bir evreye geçildi. Parti teşkilatı ve yasama grubunun karar mekanizmasında ve ideolojik tercihlerde bir rolü kalmadı. Ayrıca tayinlerin ve müdahalelerin de tepeden ve tek elden yapılması nedeniyle, parti içinde ve üst bürokraside kurumsal hiyerarşi işlevini yitirdi. Sonuçta AK Parti kendi liderinin etrafında ‘birikerek’ vücut bulan dimağsız bir varlık görünümü vermeye başladı.

'OTORİTER YAKLAŞIM'

On yıl önce de yönetim zihniyeti açısından farklı tercih imkanı vardı. Ama o zaman AK Parti otoriter değil, demokratik yaklaşımı seçti. Üstelik parti ve Türkiye üzerindeki tehditler ve buradan neşet eden beka kaygısı ilk yıllarda çok daha gerçekti. Bugün ise özellikle köpürtülen ve yanlışlardan beslenen bir beka meselesi üretilse de, en azından partinin beka sorunu yok… Ama şimdi AK Parti demokratik değil, otoriter yaklaşımı tercih ediyor.”

İlk dönemde, siyasetin çok aktörlü bir kadro etrafında üretilmesi yanında, bürokratik vesayetle mücadelede iç ve dış partnerlere sahip olunması, iktidarın meşruiyet ve beka kaygısını gidermek üzere demokratik bir yönetim anlayışını tercih etmesine yol açmıştı. Buna tarihsel sorunları çözme istek ve iradesini, ayrıca siyasi kişiliklerin yıpranmamışlığını da ekleyebiliriz…

Şimdi ise lidere bağımlı olduğu ölçüde onun kendisine ilişkin tercihlerinin de uygulayıcısı haline gelmiş, iç partnerden darbe yerken dış partnerlerle de ideolojik olarak mesafeli kalmayı çare görmüş, sorun çözme istek ve iradesi zayıflamış, yaşananların getirdiği metal/mental kişilik yorgunluğunun altında kalmış bir parti var.

Demokratik tercih çoğulculuk, idealizm, heves ve enerjinin yansımasıydı… Otoriter tercih ise tekçilik, savunmacılık, yıpranmışlık ve içe kapanmanın…”