Mahmut Tanal: Bir ülkeyi tankla, topla, tüfekle yıkamazsınız, bir ülke adaletsizlikle yıkılır

Mahmut Tanal: Bir ülkeyi tankla, topla, tüfekle yıkamazsınız, bir ülke adaletsizlikle yıkılır

CHP Milletvekili Mahmut Tanal, seçimlere yönelik çok özel açıklamalar yaptı. Tanal, "Demokrasi nöbeti devam ediyor" dedi.

Edda Sönmez

CHP Milletvekili Mahmut Tanal, bugün Maltepe'de verdiği açıklamalarda seçimlerle ilgili kritik sözler söyledi. Tanal, gazetecilerin sorularına cevap verirken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na mazbata verilmemesine de değindi.

Tanal, açıklamalarına 2014 yılında Melih Gökçek'e mazbata verildiğini hatırlatarak başladı.

İşte Tanal'ın açıklamaları şöyle

"Gayet açık ve net 2014 yılında Melih Gökçek ve Mansur Yavaş olayında, Mansur Yavaş sonuçlara itiraz ettiği halde, Melih Gökçek'in seçim sonuçları kesinleşmedili halde mazbata verilmişti. Ankara'da Melih Gökçek'e uygulanan hukuku istiyoruz, İstanbul'da bugün, Eruh'ta oyların yeniden sayılması ile ilgili iptal edilen hukuku istiyoruz biz, Malazgirt'te uygulanan hukuku istiyoruz biz ve daha ötesi Şırnak'ta tüm emniyet mensupları Ak Parti'nin seçimi kazanamayacağı yerlere kamu görevlilerini götürerek, oyların hepsini bir yerde depolayarak orada belediye başkanlığının kazandığı hukuku istiyorum. Yani oradaki uygulanan hukuk ne ise İstanbul'da da uygulansın. 81 ilde farklı bir hukuk, İstanbul'da farklı bir hukuk, Şırnak'ta farklı bir hukuk, Eruh'ta farklı bir hukuk, Muş'ta farklı bir hukuk, Malazgirt'te farklı bir hukuk, Trabzon'da farklı bir hukuk, Mersin'de farklı bir hukuk, Antalya'da farklı bir hukuk. Balıkesir'de 10.000 fark vardı seçimlerin sonuçlarına itiraz edildi, oylar sayılsın denildi. Eğer Balıkesir'de de oylar sayılsın denilseydi, amenna diyecektik. Yani hukukta bir birliktelik var. Biz ülkemizde hukuku bu şekilde eğip bükerek vatandaşın kafasında soru işaretleri yankılansın istemiyoruz. Bu neyi getirir, bu adaletsizliği getirir. Bir ülkeyi tankla topla tüfekle yıkamazsınız, bir ülke adaletsizlikle yıkılır. Onun için yaptıkları bu çifte hukuk uygulaması nedeniyle belirsizlik vardır, hukuk güvenliği olmadığı için döviz sürekli fırlamaktadır. Ve hukuk güvenlini bir arada sağlayarak Ekrem İmamoğlu'yla ilgili kararlarını açıklarlarsa, mazbatayı verirlerse ekonomi düzelir, dövizin oranı düşmüş olur, vatandaş rahat bir nefes alır."

> Mazbatayı sormak istiyorum?

Mazbatanın verilmesinin bizim Mahalli Seçimler Kanunu'nun 22.maddesi uyarınca İstanbul İl Seçim Kurulu, Büyükşehir Belediye Başkanı Seçimi İl Birleştirme Tutanağını düzenledi. Bunu 1.4.2019 tarihinde düzenledi. Aslında bu mazbatanın düzenlediği tarihten itibaren mazbatanın Ekrem İmamoğlu'na verilmesi lazım. Yani itiraz edilip itiraz sonuçları kesinleşmeden Türkiye'de İl ve İlçe Belediye Başkanlığının mazbatası verilmiş durumda. Tek istisnası neresi, Maltepe ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı. Bu çifte hukukun uygulanmasının, ülke içinde üniter bir devlet olduğumuza göre hukukun uygulanması lazım. Bu kadar açık ve net söylüyoruz. 

> Peki dün burada yaşanan gerginliği de sormak istiyorum size?

Dün burada yaşanan gerginliğe netice itibarıyle dikkat ederseniz seçim sonuçlarından memnun olmayan AK Parti ve MHP. Sonuçlara itiraz eden AK Parti ve MHP. Sayım olsun diyen AK Parti ve MHP. Ama Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz diyoruz ki, sayım olacaksa olsun. 1, doğru olsun 2, dürüst olsun 3, hızlı bir şekilde olsun. Kanuna göre gayet açık ve nef. Ve burada seçimlerin takvime göre kesinleşmiş olması lazım. Sandık kurullarının çoğalmasını talep ettik dilekçe ile, Ak Parti ve Mhp buna karşı çıkt. Netice itibarıyle bunun üzerine mahkeme YSK'dan görüş sordu, ve bunun üzerine dün akşam AK Parti milletvekili geldi, AK Parti İlçe Başkanı ve MHP ilçe Başkanı ilk önce kendi üyelerini görevden aldılar. Sonra kamu görevlilerine sandıklardan çekilin dediler, sonra da hakimlere sizi şikayet edeceğiz dediler. Bunların hepsi baskılar suretiyle görevlerini engellemek ve istedikleri olmayınca sandıkların ve seçim pusulalarının olduğu alana daldılar, baskı yaptılar ve olaylar oradan çıktı. Yani olayları çıkaran Ak Parti ve Mhp'dir. Bu olayları geciktirmek istiyorlar. Bir yandan itiraz ediyorlar, sayılsın diyorlar, bir yandan geciktiriyorlar. Demek ki bu itirazlar iyi niyetli değil ve bu da aynı zamanda kötü niyetli olduklarını gösteriyor açık ve net. Kötü niyetli itirazı da geciktirtmek amacıyla yine Anayasa seçim kanununun 166.maddesi uyarınca bunlar hakkında kötü niyetli şikayet nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmaları gerekiyor. Ve basın mensubu olarak sizin vasfınızla şunu söylüyorum, AK Parti'nin bugüne kadar yaptığı tüm itirazlar nedeniyle Cumhuriyet Savcılığı'na kötü niyetli itiraz kanununun 166. ve 167. maddeleri gereğince savcıları göreve davet ediyorum. Ve geçmişte seçim kanununda şöyle bir hüküm vardı, bu suçlarla ilgili şikayetler ve kovuşturması 1 yıl süre içerisinde bitmesi gerekiyordu. Şuan bunu 6 ay'a indirdiler. Bunun da tek bir amacı var, seçimle ilgili sonuçları ve itiraz hakkını en fazla kötüye kullananın AK Parti olacağını bildiği için AK Parti eliyle bunu 6 ay'a düşürdüler. Geçmişte bu 2 yıldı. 

Netice itibarıyle burada bulunan kamu görevlileri devletin memuru, partinin memuru değil. Herkes namusuyla, edebiyle görevini yapıyor. Ve bu konuda sizin huzurunuzda oy bizim namusumuzdur anlayışıyla hareket eden tüm siyasi partilere ve başta emniyet mensuplarına teşekkür ediyorum. Mesela dün akşam emniyet mensupları cengaverce, oy bizim namusumuzdur şiarıyla hareket etmemiş olsalardı, oradaki torbalar her an için yırtılabilirdi, yakılabilirdi, bir tarafa atılabilirdi ve orada emniyet mensuplarına 82 milyon milletimizin karşısında minnettarım, teşekkür ediyorum kendilerine.