Siyaset, bir gecede bırakılabilecek bir konum

Siyaset, bir gecede bırakılabilecek bir konum

Hızlı kentleşme, hızlı yerleşim, aidiyet hissinin az olması, ortalama 6-7 yıllık yerleşim süresinin kendileri için handikap olduğunu belirten Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu “Bu yüzden insanlar bir anda Beylikdüzü’nü terk edebilir” diyor

YURT Gazetesi Röportaj- Ülkü Çoban/ Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Belediye Kültür Merkezi’ndeki makam odasında bir araya geldik.  4 tarafı Atatürk resimleriyle bezenmiş odasındaki ilk cümlem “İzninizle her şeyi sormaya geldim” oldu. Başkan İmamoğlu yanımdaki koltuğa oturdu, anlatmaya başladı. Kitaplardan ve şiirden söz etti, yolsuzluk iddialarını cevapladı, başkanı olduğu ilçenin handikaplarını anlattı. Ciddi başlayan sohbetimize, gülümseyerek devam etti. O bize “Sohbetinizi hoş ve özgün buldum, hep projelerden konuşmak olmuyor” dedi ama karar sizlerde. İşte, İstanbul’un en genç belediyelerinden birinin Beylikdüzü’nün CHP’li Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sizlerle. 
-Beylikdüzü yeni bir ilçe, siz de ilçenin ikinci döneminin başkanısınız diyebiliriz. Öncelikle biraz Beylikdüzü üzerinde duralım, geç ilçe olmuş bir yerleşim yerinden söz ediyoruz. Bunun avantajları ve özellikle de dezavantajları oldukça fazladır değil mi? 
 Beylikdüzü’nde yerleşim 25 sene önce yok denecek kadar azdı, 3 köyden oluşan bir bölgeydi. Dolayısıyla son yılların eseri bir kentleşme söz konusu. Kooperatifleşmenin kattığı bir avantaj, sıcak bir ruhunun olması, yani insanların kendi yuvalarını kendilerinin tartışarak, paylaşarak, şekil vererek kurmuş olması. 10 binlerce konutluk bir TOKİ projesinden daha duygusal, daha keyifli, insanları birbirine kaynaştıran bir kurulumu var. Bu benim için değerli bir kavram. 
-Fakat Beylikdüzü’nde oldukça fazla TOKİ tarzı yatırım yapıldığını görüyoruz. Özellikle inşaata çok fazla yatırım yapılıyor.
 Öyle ama içeriği farklı, örneğin 100 dairelik avukatlar kooperatifi, 200 dairelik sağlık çalışanları kooperatifi veya 300 dairelik başka bir meslek dalındaki işçilerin kurduğu bir kooperatif de söz konusu. 
  -Yani daha doğal ve içten olduğunu mu söylüyorsunuz bu tarz yapılanmanın? 
 Tabii, nasıl bir yaşam alanı istiyorlarsa o şekli vermeye çalışmışlar, ciddi bir avantaj görüyorum. Zaman içinde belediye kavramının işin içine dâhil olması, bütün bölgenin imara açık hale gelmesi, şehrin gelişimini başka bir yöne çevirdi. İstanbul’un herhangi bir semti olmaya doğru götürmeye başladı. Hızlı kentleşme, hızlı yerleşim, aidiyet hissinin az olması, ortalama son 6-7 yıllık yerleşim süresinin olması buranın handikapları, çünkü insanlar bir anda Beylikdüzü’nü terk edebilir. 
-Kitlesel olarak incelediğinizde nasıl bir halk yapısı ile karşılaşıyorsunuz?
 Karma bir yapı aslında İstanbul neyse Beylikdüzü de o diyebiliriz. İstanbul’daki siyasi refleks ne ise hemen hemen bir benzeri Beylikdüzü’nde var. Yöneticiler şehre nasıl bir ruh enjekte ederse şehir onu alıyor aslına. İnsanlar yöneticiden gelen reflekse göre hareket ediyorlar. 
-Siz belediye başkanı olmadan önce “Korumasız gezen bir başkan olacağım.” demiştiniz.  Korumanız var mı? 
  Koruma demeyeyim de, koruma veya onun gibi görevliler etrafımızda mutlaka var. Rutinde görevli, not alan, günümüzü planlayan, sistemimizi tasarlayan, kimi zaman talimatlar verdiğimiz arkadaşlarımız var etrafımızda. Rahatım, sokakta yalnız dolaşabiliyorum.
Yolsuzluk yapıldı algısı yaratmak basitlik ve hafiflik 
-Az önce bir cümleniz dikkatimi çekti. “Burada iktidar değiştiği için fokuslandılar” dediniz. Gözler dolayısıyla Beylikdüzü Belediyesi’nde ve belediye başkanında oldu. Özellikle dikkatimi çeken başlıklar arasında da yolsuzluk suçlamaları var. 
  Doğru…    Beykonakları olayı, yaya kaldırımının önünün bir duvarla kesilmesi örneğin, yeşil alanların işgal edilmesi… İmamoğlu İnşaat suçlanıyor bu konuda.  Hasan Karakaya da yazmıştı, belediyenin logosunu değiştirmeniz de var, değiştirme kararının mecliste alınmadığı ve usulsüz olduğu söyleniyor. Soruşturmalar sürüyor mu?    Şöyle…  Maalesef bu olayların tamamı siyasi mücadelem döneminde başlatılmış konular. Niye şirketin ismi karıştırılıyor? Ben iş adamıyım. Binlerce konut üretmiş bir ailenin, bir firmanın ferdiyim. İmamoğlu 2 sitesi 1997 yılında oturuma başladı, bugünden neredeyse 20 yıl önce. Bu konuları pişirip bu güne taşımayı ve bir yolsuzluk gibi vatandaşın önüne koyarak algı yaratmayı hafiflik, basitlik olarak görüyorum. 
  Tam da başlangıç cümlemde söyledim belediye yoktu kooperatifler vardı, siteler o şekilde kuruldu, yani o dönemin uygulaması aslında yeşil alanların site içerisine alınması. Bugün Beylikdüzü’ne çıkın, her site, suçlamayı yapan avukatın oturduğu site, bir önceki belediye başkanının oturduğu site de dâhil olmak üzere yüzde 70’i aynı şekilde kullanımları yapan sitelerdir.
 -Bu tip suçlamalar herkesin başına gelebilir mi demek oluyor bu durum? 
  Beylikdüzü’nde böyle bir uygulama geleneği var. Bütün bunları çok izaha gerek yok çünkü onlarca izah yaptık basın önünde, son nihai izahı ise zaten yargı yaptı. Benim hakkımda açılan bütün soruşturmalarla ilgili elimize ulaşan metinle beraber, tamamı Danıştay kararıyla reddedildi.  Bu benim açımdan da rahatlatıcı, çünkü daha önce biz Ağır Ceza’ya da verildik orda da beraat ettik. İşte bunların tamamı siyasi ama kötü ve kara bir politika uygulayarak rakibi karalamaya yönelik algı üretmeye çalışmak.    Yolsuzlukla ilgili hakkınızda yapılan haberler de olmuştu…    Benim hakkımda bu yayınları yapan yayın kuruluşları ile ilgili de, tekzip çalışması başlattırıyorum avukatlarım vasıtasıyla. Şimdi elimizde yargı kararı da var. Yargı kararlarıyla tekzip ile ilgili süreci başlattık, tamamına yazılarımızı göndereceğiz. 
-Belediye logosunu değiştirmenizle ilgili de hukuksal süreç işliyordu, o ne oldu?
Logoyla ilgili daha önce gelmişti, ‘Soruşturmaya gerek yoktur’ diye. Yine bahsettiğiniz o yolsuzluk kavramları altındaki 6-7 maddelik suçlamalarla ilgili de Danıştay kararıyla “Belediye başkanı hakkında yapılan suçlamalar yersizdir ve mesnetsizdir” denilerek karar verildi ve bu karar elimize ulaştı

AKP’li başkanları da kurtardık 
-Vehbi Orakçı, Yusuf Uzun… Beylikdüzü Belediyesi’nin sizden önceki AKP’li belediye başkanları. Onlar da yolsuzlukla suçlandılar. 
  Yargılanıyorlardı, onları da kurtarmış olduk. Aslında onların da suçu olmadığı yönünde karar verilmiş oldu. Benim yaptığım inşaatlar zaten onların döneminde ve hatta daha önce. 
-Kaç yıldır Beylikdüzü’nde yaşıyorsunuz? 
  Ben 25 yıldır Beylikdüzü’ndeyim. 25 yıldır inşaat işi yapıyorum, iş adamıyım. Bunun yaklaşık 7 yılı siyasette geçti. Dolayısıyla her anında varım. Geriye bakıp imtina edeceğim ya da ‘Acaba?’ diyeceğim bir kararım olsaydı, benim siyasette ve toplumsal bir sürecin içinde olma ihtimalim asla yoktu. Gönlüm çok rahat. Türkiye’de hiçbir vatandaşın olamayacağı kadar gönlüm rahat. 
Kendimi İK uzmanı olarak görüyorum 
-İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü mezunusunuz. Eğitim hayatınıza devam ediyor musunuz? 
Üniversite hayatımda aynı okulda yarım kalan bir insan kaynakları master’ım vardı, derslerimi verdim geçen sene. Şu anda yine belediyede kamu çalışanlarına dönük, belediyelerde stratejik insan kaynakları yönetimi adı altında bir master tezi yazıyorum.  Umut ederim 2016 yılı içinde bitireceğim. 
-Kentin nüfusu, insanların çalışma alanı, insan kaynağının nasıl daha yararlı kullanılacağı belediyenin çalışma alanında bunlar da vardır o halde?
Kesinlikle. Zaten biz insan kaynaklarına da bütüncül bakıyoruz. Beylikdüzü’nde kendimi bir insan kaynakları yönetimi bireyi, bir İK uzmanı olarak görüyorum. Belediye çalışanları bizim için insan kaynağı ama aynı zamanda Beylikdüzü halkı da bizim için bir insan kaynağı. 
-Yerel yönetimler siyasi hayatta etkin olabilmek ve daha iyi yerlere gelebilmek için önemli.  Bunu örnekleriyle özellikle son dönemde Türkiye siyasetinde görüyoruz. Sizin gözünüz nerde, Meclis’te milletvekilliğinde mi? 
 Benim gözüm diye bir kavram ruhumda yok. Benim gibi yol yürüyen ya da benim düşündüğüm tarzda düşünen insanlara bu ülkenin ihtiyacı var. Bu ben olurum ya da başka insanlar olur, keşke sayısı çok olsa. 
 Benim şahsi olarak bir hedef koyma refleksim ise asla olmamıştır. Kaldı ki siyasete bir meslek olarak bakmayan birisiyim. Benim için siyaset bir vazifedir hatta vazifelendirmedir. Vatandaş sizi vazifelendirir ve yaparsınız. İyi yaparsanız devam ettirir yüceltir yükseltir; kötü yaparsanız da sizi bir şekilde alaşağı eder, bu kadar net.
-Siyasi hırslarınız yok mu? 
Asla. Benim için siyaset aslında bir gecede bırakılabilecek bir konum. Sizi bir gecede vatandaş reddettiği takdirde bir gün sonra görevli değilsiniz.
Türkiye’nin yüzde 90’ı Atatürk’ü seviyor
-Hemen hemen her konuşmanızda Atatürk’ten söz ediyorsunuz.  Son dönemlerde Atatürk demek yerine Mustafa Kemal ya da sadece Gazi denilen siyasi konuşmaların yapıldığı bir zeminde bu denli Atatürk vurgusunu yapmanız dikkat çekici… 
 Bir liderden bahsediyoruz. Mustafa Kemal Atatürk 1923’te ne söylüyorsa bugün hala geçerli. İnsanların hangi duygularla ideallerini ya da ideolojilerini saptırdıklarıyla ben ilgilenmiyorum, Atatürk’ü doğru anlatmayla ben ilgileniyorum. Belki şöyle bir sorunu var Türkiye’mizin;  birçok şeyi çok kolay elde ettik, çünkü çok ileri görüşlü bir liderimiz vardı. Bu kolay elde edişin travmasını yaşıyor olabiliriz. Bence hala Türkiye’nin yüzde 90’ı Atatürk’ü çok seviyor. Ufak tefek yanlış ve kirli bilgilerle insanlar donatılmış olabilir. 

Korkmak için belediye başkanı olmadık 
-Muhalif sanatçılar sıkıntılı, belediyelerle konserlerinin tehditler nedeniyle iptal edildiğini söylüyorlar. Sizin çalıştığınız isimlere bakıyorum, korkmuyor musunuz?
Siyaset yapmak bugünkü Türkiye’de zor bir iş. Belediye başkanı olmak da zor ama doğru bildiğimiz hiçbir şeyden vazgeçmiyoruz. Bugün bir haksızlık varsa, haksızlığa karşı bir mücadelenin içinde oluruz. Bundan vazgeçmeyeceğim, endişemiz yok, biz korkmak için belediye başkanı olmadık. Cesur kararlar almamız gerekeceğini biliyoruz. Endişeli değiliz ama elbette yasal çerçevemize dikkat ediyoruz.
Seçime 1 ay kala çalışarak kazanmadık 
-Az önce “Aslında İstanbul halkının yapısı ile Beylikdüzü halkının yapısı benzerlik gösteriyor” dediniz. İstanbul’da 39 ilçe var, bunun 14’ü CHP’nin. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yönetimini CHP almaya çalıştı, olmadı. Bu noktada partinizin analizini de istiyorum sizden. Tamam, benzer yapıdan söz ediyorsunuz ama siz Beylikdüzü’nde yüzde 51 oy alıyorsunuz, aynı başarıyı genel olarak baktığımızda CHP il bazında gösteremiyor. Neden? 
 Bunun gerekçeleri birkaç cümlelik değil, aslında bir yaşam hikâyesi gibi. İyi analiz edilmesi gereken, kısa vadeli olmayan bir tecrübeler yumağı… “Biz nasıl başardık?” başlığına bakmak lazım. Biz Beylikdüzü’nde siyaseten önde olan bir partinin önüne geçip seçim kazandık ama nasıl kazandık? Biz seçime bir ay kala çalışarak kazanmadık, 5 yıl çalıştık. Bir kentin ihtiyaçlarını analiz ederek çalıştık. 5 yıllık bir siyasi çalışmanın karşılığıdır Beylikdüzü’nün kazanılması. 
Particilik ve partizanlık yapmadık
-O siyasi çalışmanın içerisinde sizin ilçe başkanlığı döneminiz de var mı? 
Gayet tabii 4,5 yılı benim ilçe başkanlığımla yaklaşık 6-7 ayı aday adaylığı ve adaylık süreci ile geçti. Ana felsefemiz, kimseyi ayrıştırmadan siyaset yapmak. Yani particilik yapmadık, partizanlık yapmadık, muhalefet partisi görüntüsü vermedik. Bütüncül, 5 yıllık bir emeğin ortaya koyulduğu bir çalışma ile Beylikdüzü kazanıldı. Benim parti içerisinde her zamanki mesajım şu; bir seçim bittiğinde, bir diğer seçim başlamış demektir. 
-AKP’den CHP’ye geçen bir belediye yönetiminden söz ediyoruz, hatta İstanbul’daki tek belediyeden… Bunun üzerinizdeki etkileri nedir? 
Evet siyasi değişim yaşanmış, İstanbul’da hatta bütün büyükşehirlerdeki tek belediye. O zaman insanlar öyle ya da böyle bize fokuslanacaktır, mercek altında tutacaktır. En iyisi olmak zorundayız. Dolayısıyla normal çalışma temposunun üzerinde tempo yürütüyoruz. Bütün bunları yaparken, biz hem halkı hem de CHP’yi kurumsal olarak memnun etmiş olacağız.