Tarihi yayın sona erdi: İşte yayından önemli notlar

Tarihi yayın sona erdi: İşte yayından önemli notlar

İmamoğlu ve Yıldırım, saat 21:00'de başlayan ortak canlı yayında kozlarını paylaştı...

Türkiye’nin günlerdir merakla beklediği Ekrem İmamoğlu-Binali Yıldırım canlı yayını moderatör İsmail Küçükkaya’nın açıklamalarıyla başladı.

İmamoğlu, “Dilerdim ki bu yayın 31 Mart öncesi olsaydı, talebimiz olmuştu ama şimdi kısmet oldu” dedi.

Ekrem İmaoğlu ile Binali Yıldırım, birbirlerine Babalar Günü hediyesi verdi.

Küçükkaya: Biz bu seçime niye gidiyoruz?

Yıldırım: Sizin oylarınız sayılırken birtakım garip işler oldu. Yüksek seçim Kurulu da bunları değerlendirerek yenilenmesine karar verdi. Bizim tercihimiz seçimin yenilenmemesiydi. Ama CHP bize yardımcı olmadı, dolayısıyla seçime gitmek mecburiyetinde kaldık. Keşke oyların tamamı sayılabilseydi. Siz yolda gidiyorsunuz birisi cüzdanınızı çekti. Polise gidiyorsunuz ‘cüzdanım çalındı’ dersiniz. ‘Benim cüzdanım yer değiştirdi’ demezsiniz. Oyların yer değiştirildi, bu çalınmadır. Nitekim sayımlarda da bu ortaya çıktı. YSK da bu delilleri dikkate alarak seçimin yenilenmesine karar verdi.

İmamoğlu: Oyların tekrar sayılmasını istedik ama “CHP istemedi” yorumu tamamıyla yanlış yorum. 31 Mart gecesine dönelim. Hızlıca hatırlayalım. Saat saat hatırlayalım. Öncelikle yaklaşık 1 saat olmadı ki, seçim kapanalı bir televizyon kanallarının bir kısmı burada göründüğü gibi yüzde 63.84, yüzde 33.99 diye yasakları çiğneyerek bir süreç başlattı. Bu süreç devam etti. Veri almama kısmı 12 saate yakın sürdü. AA oylar yüzde 98.8’e geldi. Ne olduysa sayın Yıldırım ‘Ben seçimi kazandım’ dedi. Tam saat 23.25’de açıklama yapıldı. Ne tesadüf ki AA yayını kesti. Sayın İl Başkanı AK Parti adına açıklama yaptı. “Biz 3086 sandığa göre 3870 oyla seçimi kazandık” dedik. Ondan yaklaşık 2 saat önce biz dedik ki ‘Hayır bir seçimi kazandık’ dedi. YSK Başkanı bizi teyid eden açıklama yaptı. Tutanak burada. 2457. Şunu unutmamaları lazım. Birkaç aşaması var oy sayımın 2357 ile başlayan süreç günün sonunda 1329’a indi. Anadolu Ajansı bu veriyi niye kesti? Sayın Yıldırım’ın buna bir açıklaması yok. Niçin 12 saat veri yok? Bu sorular çok önemli. Çaldılar lafı olmaz, kime söylüyorsunuz? AK Partili sandıkta görev yapan kardeşlerimize mi söylüyorsunuz? YSK’nın raporunda çaldılar yok. Ama meydanlarda çaldılar diyorlar.

Yıldırım: Olayları çarpıtmanın gereği yok. İsmail Bey, halka konuşuyorum. Aradaki nihai fark 13 bin 729. Başlangıçta 29 bin 504 küsür. Kaldı ki Ekrem Bey ilk açıklamasını akşam 9’da yaptı. ‘9 puan öndeyiz’ dediği açıklama. Benim ilk açıklamam 11.25’tir. Eldeki bilgilere göre ‘biz seçimi kazandık’ dedi. AA niye yayını kesti, kesmedi, benim işim değil. Mazbatalar işleniyor ona göre genel merkezimizden teyit de ediyoruz. 4 pusula meselesine gelelim. Bu tamamen aldatmacıdır. 4 ayrı pusula var. Ama itiraz edilen Büyükşehir Belediye Başkanlığı oyu. İlçeler için itiraz var. Maltepe için MHP, Büyükçekmece için AK Parti, Sancaktepe için CHP. Neden tamamını saydırdı? Demek ki orada şüphesi var. İtitaz olan pusula sayılır. Biri niye çalındı gibi işi çarpıtmanın gereği yok.

Küçükkaya: Yeni bir seçime gidiyoruz. Bu seçim neyin seçimi? Bu seçimin manası ne sizin açınızdan?

Yıldırım: Ekrem Bey “Biz yeniden sayılmasına itiraz etmedik” dedi. Bu koca bir yalan.

İmamoğlu: Soyadına göre seçmenin partisini tanıdıklarını söylediler. Buna kimse inanmaz. Yenilenen seçim hakkımızı gasp edenlere karşı bir demokrasi mücadelesi seçimidir.

Binali Yıldırım “31 Mart akşamını geçelim” dedi. Geçemeyiz. 31 Mart akşamı yaşananlar ve sonraki süreç… Burası önemli, 31 Mart akşamında ne oldu; Anadolu Ajansı’nın veri girişi, Binali Yıldırım’ın ‘kazandık’ demesi, AKP il başkanının sayı vermesi, İstanbul’a ‘gönül belediyeciliği kazandı’ afişlerinin asılması.

Küçükkaya: Anadolu Ajansı neden veri akışını kesti?

İmamoğlu: Çünkü işine gelmedi. Çok net söylüyorum, işlerine gelmedi.

“Gönül belediyeciliği kazandı” afişleri niye asıldı, daha kazanan belli değildi? Biz İstanbul mücadelesi veriyoruz, İstanbul’da temiz bir yönetim mücadelesi veriyoruz. 23 Haziran’da herkesin oyuna talibim.

Yıldırım: İthamlar var. Hukuk mücadelesi vererek hakkımızı aradık. 31 Mart’ta Anadolu Ajansı’yla görüşmedim. Görüşsem ‘Görüştüm’ derim. Benim görevim değil ki AA’nın veri akışı. Benim bakanlarla görüşmem, bir algı oluşturulmaya çalışıyor. Ben bakanlarla her zaman görüşürüm. Ne ima ediliyor, böyle şey olur mu?

İmamoğlu: Binali Yıldırım’ın “yalan konuşuluyor” demesine programa saygım gereği müdahale etmedim. Ben yalan konuşmam. Bizim 18 günde yaptıklarımızı kendinize mal etmenize gerek yok. Biz yaptık. Ulaşım indirimini biz getirdik. Biz 18 günde vaadettiklerimizi tek tek yerine getirdik. Bizim birçok projemiz kopyalanıyor. Biz açıkladığımızda ulaşım indirimini, “Parayı nereden bulacaksınız?” dediler. 25 yıldır yaptıkları, elbette yapacaksınız. 25 yıl. Tabii ki yapacaksınız. Sayın Cumhurbaşkanı belediye başkan oldu. İyi de bir dönem geçirdiler o zaman. Bunları inkar etmenin anlamı yok. Su indirimi, ulaşım indirimi bizim önerimiz. Biz taahhüt ettik, yerine getirdik. Bence alkışlasalardı, daha makbuldü. 

İmamoğlu: Binali Yıldırım’a tekrar soruyorum, Anadolu Ajansı’nın 31 Mart akşamı 12 saat veri verememesi sizin için ne ifade ediyor? İstanbul’u gece yarısı ‘gönül belediye kazandı’ afişleriyle donatılmasının talimatını kim verdi, niçin asıldı? Ben hala ‘çaldılar’ın muhatabının kim olduğunu merak ediyorum?

Yıldırım: Herhalde anlatamadık arkadaşa. 39 belediyenin 25’ini kazandık. Tabii ki kazandık afişi astıracaktık.

Yıldırım: Ekrem Bey siz gelir gelmez, hemen büyükşehirin veri tabanını kopyalama talimatını neden verdiniz?

İmamoğlu: Sayın Yıldırım’a şunu hatırlatmak isterim; soru Yıldırım’a sorulmuş ve şunu söylemişti: “Bir belediye başkanı, belediyesi ile ilgili her türlü işlemi ve inceleme yapabilir” demişti. Bu cevabı verdi kendileri. Tekrar izah ediyorum. Bu bir veri yedekleme işlemidir. Veri kopyalaması yapılır ve yapılır. Verdiğimiz talimat da 31 Aralık, 31 Mart yani seçim gecesi. 18 Nisan bize mazbatanın teslim edildiği gün. Bunları milat kabul edilerek veri tabanlarının yedeklenmesi ve korunması. Afaki değişiklik yapılabilir, bize de ihbarlar geliyordu. Kaldı ki yapamadık, yetişmedi. Kaldı ki hukuksuz bir karar. Ancak veri yedekleme, yani bu kadar basit, kolay bir işlemi başka bir yere taşımak… Sayın Yıldırım’a süreci ilk fikrine göre analiz etmesini tavsiye ediyorum. Kişisel verilerin nasıl kopyalandığıyla, kullanıldığıyla ilgili örnek arıyorlarsa örnek veriyorum. Engelli, kısıtlı, cezaevindeki kayıtlı seçmenlerin listelerinin AK Parti’ye verilmesidir.”

Yıldırım: Teknoloji ile aram iyidir. Veri kopyalama ayrı iştir, yedekleme ayrı iştir. Niye kopyalama ihtiyacı duydu? veri kopyalama işi bir FETÖ taktiğidir. 3 tane dışarıdan uzman da görevlendirme yaptı.

Küçükkaya: Seçim sonucunu kabul edecek misiniz?

Yıldırım: Elbette, niye etmeyeyim?

İmamoğlu: Elbetteki seçimlere itiraz haktır, kimsenin yok sayma şansı yok. Ama uydurma gerekçelerle itiraz yapmazsınız. İmzalı tutanaklar üzerinden bir sıkıntı görülüyorsa elbette itiraz edilebilir. ‘Çaldılar’… Bakın bu soru yanıtlanmadı. ‘Kim çaldı diyorum’ yanıt yok. FETÖ uygulamalarını ben bilmem. Tecrübem yok. Veri kopyalama işlemi çok masum bir işlemdir. Örnek arıyorlarsa kişisel verilerin nasıl kopyalandığına ilişkin örnek veriyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimi 23 Haziran’da binlerce insanın da desteğiyle güvenli olacaktır.

Küçükkaya: Valiye hakaret ettiniz mi?

İmamoğlu: Bu muazzam süreç ne yazık ki bir tuzakla sona erdirilmek istenmiştir Benim oradaki tavırlarım net, belli. Annemin orada düştüğü durum… VIP gibi bir derdim yok. VIP süreçlerinin çok daha iyi düzenlenmesi gerekir. Geçenlerin haddi hesabı yok. Beni karşılayanlar bir şey organize ediyor, yollayan bir şey organize ediyor. Trabzon’da VIP’ten geçtim, Ordu’dan geçirmediler. Bu konu İstanbul’un konusu bu değil. Valiye hakaret etmedim. Bu hakaretse hakarettir. Bize ‘Pontus’ dediler, ‘Yunan’ dediler, ‘terörist’ dediler kimseyi rahatsız etmedi.

Yıldırım: Ekrem Bey iki gün sonra düşündü taşındı, ‘basitlik’ diye bir icat buldu. Ekrem İmamoğlu’nun özür dilemesi gerekir çünkü millete yalan söylemiştir.

Küçükkaya: İKSV’nin açılışındaydım. Ekrem Bey, NTV-Star ortak yayınındaydım. Soruların verildiğini, ben kimseye soru vermedim vermem. Lakin daha sonra çıkmak zorunda kaldım. Fatih Altaylı, Habertürk’te benim sizi aradığımı, pardon sizin sorularızı istediğinizi, size soruları verdiğimi sonra Ekrem İmamoğlu’nu aradığımı ve ‘size de vereyim mi’ dediğimi. Bu absürd. Ne benden kimse soru istedi. Ertesi gün Engin Altay’la Mahir Ünal’ın yanına gittim, ‘bu tartışma nereden çıktı’ dedim. İki parti yetkilileri buluşmuş, ’10 soru AK Parti 10 soru CHP’ hazırlasın demiş.

İmamoğlu: Yine sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiş. Burada ne yazık ki üzücü ifadeler kullanmıştır. Yalan söylediği ifadesini üstüne basa basa kullanmıştır. Bu çok kibirli bir ifadedir. Benim ifademde İsmail Küçükkaya yok. Ama sayın Yıldırım, İsmail Küçükkaya dedi. Bana gelen bilgi soruların belirlenmesi, moderatöre verilmesi, 10 soru siz, 10 soru karşı belirlesin. Siz yoktunuz, dolayısıyla…

Yıldırım: İsmail Küçükkaya’nın moderatörlüğü belli olmuştu.

İmamoğlu: Son sözüm tekrar söylüyorum. Benim oradaki ifadem nettir. ‘Yalan söylemiş’ cümlesi kötü söz sahibine aittir diye kapatıyorum.

Küçükkaya: 753 milyonluk bir zarardan bahsediliyor. Vakıflara ayrılan parayla ilgili tartışma var. Siz başkan seçilirseniz bu tabloyu nasıl değiştireceksiniz?

Yıldırım: Sayıştay raporunda öyle bir rakam yok.

Küçükkaya: Öyle bir yalanlama gelmedi.

Yıldırım: Geldi. Bunları konuşmaktan zul duyuyorum. Hala İstanbul’u konuşamadık. Zaten belediyeler vakıflara nakti kaynak aktaramaz. Bu vakıflar öğrenci yurtları yapıyor, eğitime destek veriyor, isimlerini vermek istemiyorum. Yaptıkları iş tamamen kamu yararı. 

Küçükkaya: 153 milyonluk bir zarardan bahsediliyor. Vakıflara ayrılan parayla ilgili tartışma var. Siz başkan seçilirseniz bu tabloyu nasıl değiştireceksiniz?

İmamoğlu: İstanbul’un şu an en büyük sorunu yoksulluk. Belki birilerinin canını acıtıyor ama kul hakkı meselesini de çok önemsiyoruz. Sayıştay denetiminden çıkan raporu ben getirdim. Raporu isterse Binali Yıldırım’a takdim ederim. İETT ve İSKİ’de 753 milyon TL’ye ulaştığını söylüyor. Yanıltılmış olabilir, aldatılmış olabilir. İstanbul’un bilboardlara cevap yazdılar. Şu an bir seçim süreci, bunu kimler asıyor. 23 Haziran’dan sonra ona karar verir. Sadece İBB’ye ait, ihtiyaç fazlası araç kullanma 1810 araç. 7 personele bir binek araç düşüyor. Tasarruf yapacağız, ekonomik seferberlik başlatacağız.

Küçükkaya’dan İmamoğlu’na: Başkan seçilirseniz FETÖ ile mücadele için ne yapacaksınız? Bunların hiç yurtlarında kaldınız mı, FETÖ elebaşını ziyaret ettiniz mi?

İmamoğlu: Benim uzaktan, yakından hiçbir alakam yok. Ben devlete inanırım. Ben belediyeye güvenmeyeceğim de… Ben yurt yapamıyor muyum da başkasına ihtiyaç duyacağım? Benim ne işim vakıflarla? Zaten hepimizin evlerine girmek konusunda işleyişleri oldu. 

Yıldırım: “Temiz vakıflara veririm” diyor da deterjanla temizleyip mi karar vereceğiz? Temiz olup olmadığına kim karar veriyor? Vakıflara destek olmak kötü bir iş değil. Toplumsal sorumluluk üstleniyorlar. Burada algı operasyonuna gerek yok. Memnun oldum FETÖ’ye yönelik beyanatından. 15 Temmuz’da şehit verdik. FETÖ örgütü ile mücadele devam edecek, hukukun içinde kalarak. Ekonomik bir sıkıntı çekiyoruz. Bu da insanların hayatına bir şekilde yansıyor. İstanbul Avrupa’nın 13. büyük şehri. Gelen turistin üçte biri İstanbul’a geliyor. Gelecek beş yılda 500 bin istihdam sağlayacağız. Tuzla’da biyoteknoloji vadisi kuracağız, 50 bin kişiye istihdam sağlayacağız. Ayrıca bir teknoloji üssü kuruyoruz. Yapay zekâ merkezinden gençler istihdam edilecek. İstihdam miktarı da 24 bin. Pendik’te bir teknoloji geliştime merkezi olacak. Örneği, Singapur’da var. Atatürk Havalimanı, millet bahçesi ve kongre merkezi olacak. Buradaki amacımız Avrupa’nın 50 milyonluk fuar kongre turizminin yüzde 10’u.

İmamoğlu: Ben “Temiz vakıflara vereceğim” demedim, “İşbirliği yapacağım” dedim. Bu şehrin 3 gencinden biri işsiz. Okutamamışız, meslek sahibi yapamamışız, iş de bulamamışız. Bizim burada uğraşacağımız şey evet kesinlikle israf. Biz açlık sınırı altındaki ailelere 2020 TL’ye kadar maddi destek sağlayacağız. Eğitim destek paketinin içinde 500 bin öğrencimiz var, işsizlik destek paketimiz var. İşsizimiz yanında olacağız. Bölge istihdam ofislerine kayıt yaptıran 200 bin insana yardımcı olacağız. 25 yaş altı öğrenci olmayan gençlere de yüzde 40 indirim yapacağız.

Küçükkaya: Ben İstanbul’da yaşayan Kürt kökenli ve Türkiye Cumhuriyeti aşığı bir kardeşinizim. Kime oy vereyim? Beni ikna edin.

İmamoğlu: Ben kimden bahsediyorum? “Türk kökenli vatandaşım” mı diyorum? “Benim vatandaşım” diyorum. Partizanlık bitecek. Partiler hizmet için bir araç. Sadece ittifak partisinin adayı değilim ben, sadece ittifak partisinin başkanı da olmayacağım. Biz bu milleti barıştırmaya, eşitlemeye geliyoruz. Barış, özgürlük aileden değil mahalleden başlar. Partizanlık bu ülkede bitecek. AK Partili hemşerime de, Saadet Partili hemşerime de, MHP’li hemşerime de, elbette ki HDP’li hemşerime de hizmet edeceğim. Biz bu milleti eşitlemeye geliyoruz.

Yıldırım: İnsanların etnik kökenlerine, inançlarına bakmayız. Herkese aynı hizmeti götürürüz. Partizanlık yaptığımız sözünü şiddetle reddediyorum. Ekrem Bey İzmir’e gitsin, benim neler yaptığımı görsün. Türkiye’nin her köşesine hizmet götürdük. Partizanlık asla ve asla bizimle telaffuz edilemez. 1994’ten beri İstanbul’a hizmet ettim. İDO’yu kendi sınıfında bir numara yaptım dört buçuk yılda. 

Küçükkaya: Her ikinizden de mal varlığınızı açıklamanızı istiyorlar. Seçilirseniz mal varlığı beyanında bulunur musunuz?

Yıldırım: Keyfi ihtiyarımızda değil, mecbursunuz bulunmaya. Ben 16 yıldır mal varlığı beyanı veriyorum. Kamuya açıklamak gibi bir adet yok. Ama herhangi bir dava konusu oldu mu mahkeme talep eder, dosyaya konulur. Benim açımdan hiçbir sakıncası yok. Çocuklarımın mal varlığı kamuya da açık. Herkes her an bakar. 

İmamoğlu: Sayın Yıldırım’ın açıkladığı gibi kamu görevlisi olmamızdan dolayı mal beyanımızı veriyor. Ben de 5,5 yıldır her yıl yenileyerek veriyoruz. Hatta büyükşehir belediye başkanı seçildikten sonra beyan etmiştim. Yeni bir süreç, yeni bir ahlak anlayışı. Belediye başkanı, milletvekili olmak, bakan olmak bir meslek değil. Hepimiz bir görev yerine getiriyoruz. Başka görevler de nasip olabilir. Erdemli, ahlaklı süreci iyi yönetebilmek, hesap vermek adına dürüstlüğümüzü ortaya koymak adına, bu önerinizi aynen sayın Yıldırım gibi zevkle kabul ediyorum. Tabii ki ailece olmalı. Ben var, eşim var, babam, çocuklarım var.

Küçükkaya: Suriye meselesinde ne yapacağınızı çok merak ediyorum.

İmamoğlu: Mülteci konusunu biz iyi yönetemedik. Türkiye yalnız bırakılmıştır. İstanbul’da göçmen sayısının kayıt dışı rakamlarla 1 milyona yaklaştığı yönünde yoğun gözlemler var. Bir masa kuracağım, aktif çalışacağız, bu konuyla özel ilgileneceğiz. Ulusal politika oluşturma konusunda aktif çalışacağız. Güneyimizde yaşanan olaylarda yerin altındaki petrolü düşünerek bizi mülteci sorunuyla karşı karşıya bırakamazsınız. İstanbul sokakları tehlike altında, ekmeklerinin elinden alındığını düşünüyorlar.

Yıldırım: Biz ev sahibiyiz, onlar muhacir. Bu işin başlangıcı böyle oldu. İstanbul’da, özellikle belli ilçelerde, buralarda bir asayiş sorunu var. 

(Küçükkaya’nın kadınların konumunun güçlendirilmesiyle ilgili sorusuna)

Yıldırım: Üniversitedeki kız öğrencilerin sayısı, kadın öğretmenlerin sayısı daha fazla. Kadın hakimlerin sayısı hemen hemen aynı, hatta erkeklerden biraz daha fazla. Yoğunlaşmamız gereken kısım ev kadınları. Onların da sosyalleşmeye ihtiyacı var. Her aileye aylık 1000 lira kadar katkı sağlayacağız. 300 mahallede kreş yok. 955 tane kreş yapacağız. Ev kadınları çocuklarını rahat bir şekilde bırakacak. Ekrem Bey Beylikdüzü’nde 11 kreş vaadi vermiş, sadece 1’ini yapmış. Önemli olan vaat vermek değil yerine getirmektir.

İmamoğlu: 25 yıla yakındır yönetimdesiniz zaten, o anlamda vaat bize yakışır. Benim vaatlerimin hepsinin tarihi var. Biz hızlıca 150 kreş açacağız. Kadınların söz hakkı olması meselesi. Kadınların çalışabilmesine fırsat sağlamak. Kadın sağlığı tarama merkezi, kadın sığınma merkezi açacağız.

Küçükkaya: Haklı bir eleştiri var. İmamoğlu’na “FETÖ yurtlarında kaldınız mı” diye sordum ama sayın Yıldırım size farklı sordum. FETÖ yurtlarında kaldınız mı? Örgüt elebaşıyla görüştünüz mü?

Yıldırım: Yok.

Küçükkaya: Deprem alanları rezidans olmuş, bu sorunu nasıl çözeceksiniz?

İmamoğlu: İstanbul’un yönü yok. Gittiği yer ile ilgili bir tanım yok. Kaç milyon olacak İstanbul? İstanbul şehrinin yönünü çizeceğiz. İlk 1 yıl içerisinde mevcut durumu belirleyeceğiz. 2030 ve 2050 hedefleri. İstanbul’un kırsal kent planlaması önemli. Yeşil alan konusunda İstanbul Türkiye ve dünyanın en sıkıntılı metropollerinde birisidir. Biz 15 vadide yaşam vadisi açıkladık. Bizim 30 milyon metre karelik bu şehre katma konusunda bütün toplumla anlaştık. Bu şehri yönetenler, 25 yıldır bu kenti yönetenler ‘bu kente ihanet ettik’ cümlesini ben söylemedim. Bu şehrin birçok ilçesinde yeşil alanların yok edilerek, imara açılması. Özellikle deprem toplanma yerlerin yok edilmesi. Bu şehrin değişmez kurallarını var edeceğiz.

Yıldırım: Şehrin nefes alması, insanlar binalardan bunalıp, yeşil alana kendini atacak yer bulması lazım. Bizim 20 tane yeşil koridor projemiz var. Silivri’den Pendik’e kadar devam ediyor. İstanbul’un dereleri bunlar. Yapılaşmadan dolayı bir kısmı adı kaldı kendisi yok. Biz bütün bu dereleri ihya edeceğiz. 37 milyon 500 bin metrekare ilave yeşil alan kazanmış olacağız. Bu alan hem derenin etrafında yürüyüş alanları, bisiklet alanları, piknik alanları olacak. Buradan da yatayda millet bahçelerine geçiş olacak. Her mahallede 200 metre mesafede bir çocuk parkı olacak. Sonra semt parkları, millet bahçeleri bu koridorlarla entegre olacak. Kuzey ormanlarına erişimi bu koridorlarla sağlayacağız veya kuzeyden Marmara’ya inişi sağlayacağız. Buralar depremde geçici barınma alanları olarak yapılacak. Bu heyecan verici proje ve çok kolay yapılabilir bir projedir. İstanbul’un kişi başı yeşil alan 10 metre karenin üstüne çıkmış olacak. Dikey yapılaşma hem sosyalleşmeyi hem kentin kimliğini ortadan kaldırıyor. İstanbul’un bu dikey yapılaşmasında ilçeler bazında 22 ilçede yoğunlaşmış ve bu 22 ilçenin 18’i CHP’li belediyeler. 4 tanesinde AK Partili belediyeler var.

Küçükkaya: Engelliler için ne yapacaksınız?

İmamoğlu: Bu kent engelliler için ulaşılabilir değilse vicdanı yok demektir. 

Yıldırım: Gençler benim kankam. Gençleri kankam olmaya davet ettim, çok da iyi tepkiler aldım. Gençlere 10 GB internet. CHP belediyelerin burs vermesini imkansız hale getirdi. İmamoğlu nasıl 75 milyon öğrenciye burs verecek merak ediyorum. 

(Küçükkaya’nın ulaşım sorunlarıyla ilgili sorusuna)

Yıldırım: Ulaşım benim işim.

İmamoğlu: Bütün aktörlerle birlikte çalışacağız. Yıldırım “Benim işim” dedi. Sanki Sayın Cumhurbaşkanı’na haksızlık yaptığını düşünüyorum, “Benim” derken. 

Küçükkaya: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?

İmamoğlu: Çıkışta iki hanımefendinin yanımızda olduğu bir fotoğraf vermek isterim. Dedikodular bitsin istiyorum. Muazzam bir kent var edeceğiz. Biz buna hazırız. 31 Mart’taki sürecin hak hukukla, adaletle buluşması için mücadelemizi veriyoruz. Herkes sandığa gitsin. Her şey çok güzel olacak diyorum.

Yıldırım: İstanbul müjdelenmiş bir şehirdir. 16 yıl ülkeme dolu dolu hizmet yaptım. Çok güzel hizmetler yapmaya hazırım. Yaptıklarımı yapacaklarıma taçlandıracağım. 


23 Haziran’da tekrarlanacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine sadece 7 gün kala Saray ittifakının yenik adayı Binali Yıldırım ile İstanbul'un seçilmiş başkanı Ekrem İmamoğlu canlı yayında tartışıyor. Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen tartışma programının moderatörü ise Fox TV sunucusu İsmail Küçükkaya. 1 saat 40 dakika sürmesi bekleniyor.




Yaklaşık 20 yıldır ilk kez bir seçim öncesinde iki aday arasında gerçekleştirilecek ortak yayına dair İmamoğlu ve Yıldırım’a ilk çağrı Habertürk tarafından yapılmış ancak çağrıyı yapan isim olan Didem Arslan Yılmaz’ın adı olası moderatörler arasında geçmemişti. Yıldırım tarafından ilk olarak Uğur Dündar’ın moderatör olması önerilmiş; deneyimli gazeteci ilk olarak bunu kabul etse de daha sonra "Moderatörlüğüm üzerinden her iki adaya ve demokrasimize zarar verebilecek birtakım hazırlıklar yapıldığını görüyor ve bu sebeple 50 yıldır ödünsüz bağlı kaldığım evrensel yayıncılık ilkeleri gereği moderatörlük yapmama yönünde aldığım kararı kamuoyuna saygıyla arz ediyorum" diyerek bu görevden çekilmişti.

Uğur Dündar'ın görevi reddetmesinin ardından AKP ve CHP tarafından yapılan ortak açıklamada moderatörün Fox TV'deki 'Çalar Saat' programının sunucusu İsmail Küçükkaya olacağı duyurulmuştu. Küçükkaya, ortak yayınla ilgili açıklamasında her iki adaya farklı sorular soracağını ve bunları İmamoğlu ile Yıldırım’la önceden paylaşmayacağını söylemişti. Küçükkaya, aynı zamanda her iki adaya da toplamda 45’er dakika ayırmayı planladığını ifade etmişti. Tüm kanallar tarafından yayınlanacak programında 21:00’de başlaması ve yaklaşık 2 saat sürmesi bekleniyor.

İstanbul Belediye Başkanlığı için yarışacak iki adayın karşı karşıya geleceği yayın öncesi Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nin etrafında günün ilk saatlerinden itibaren güvenlik önlemleri artırıldı. Binanın çevresi kademeli şekilde polis kordonu altına alınırken; gün boyunca da bölgenin üzerinde helikopterler uçtu. Cumhur İttifakı'nın adayı Yıldırım ile İmamoğlu'nun bomba ihtimaline karşı arama yapıldıktan sonra binaya alınması bekleniyor.

Tarihi yayın sona erdi: İşte yayından önemli notlar

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'nin önünde çok sayıda gazeteci de yıllar sonra iki aday arasında gerçekleşecek yayını bekliyor. 

İsmi açıklanmayan bir bakan yayının başlamasına saatler kala Yıldırım'a destek için Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ne geldi. İmamoğlu'na destek için ise CHP Grup Başkanvekili Engin Altay Kongre Merkezi'ne geldi.

Binali Yıldırım’ın Lütfi Kırdar Kongre Merkezi'ne eşi Semiha Yıldırım ve kızıyla birlikte geleceği kaydedildi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Engin Altay, Lütfi Kırdar’ın girişinde bekleyen gazetecilerin "Adaylar birlikte poz verecek mi" sorusuna "Size bir merhaba derler herhalde" diye cevap verdi.