Temelli’den CHP, AKP, MHP ve İYİ Parti’ye: Türkiye’nin sizden beklediği toplumsal barış

Temelli’den CHP, AKP, MHP ve İYİ Parti’ye: Türkiye’nin sizden beklediği toplumsal barış

Temelli, 23 Haziran’da umut yarattıklarını söyledi

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, partisi tarafından İzmir’de gerçekleştirilen Ege Bölge Konferansı’da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

23 Haziran’da yenilenen İstanbul seçiminde HDP seçmeninin rolüne değinen  Temelli, “Ortaya koyduğumuz bu örgütlenme çabamız bu süreçte belki de siyasete müdahale gücümüzü ortaya koyması açısından da önemli bir noktaya işaret ediyor” dedi.

Türkiye siyasetine güçlü bir iz bıraktıklarını ifade eden Temelli, “HDP olarak örgütlenme çabamız aslında bir fikriyatı örgütlemektir, bu fikriyatı toplumsallaştırmaktır. Çok güçlü bir fikriyatımız var, bu fikriyatımız sayesinde bugün Türkiye siyasetine en güçlü müdahaleyi yapabilen bir siyaset olarak iz bıraktık” ifadelerini kullandı.

Seçime ilişkin değerlendirmelerde bulunan Temelli, 23 Haziran seçiminin ‘sadece bir belediye başkanlığı seçimi olmadığını’ söyledi.

23 Haziran seçiminde  ‘Türkiye’nin beklediği umudu yarattıklarını’ ve ‘siyaset kulvarını değiştirdiklerini’ aktaran Temelli,  “Adeta ülke tecritleştirildi’ yorumunu yaptı.

Temelli, “Bu iktidar 4 yıl boyunca toplumsal barışı dinamitledi. Bu büyük bir tahribattır. Bunu ortadan kaldırmamız lazım. Bunun için atmamız gereken adımlar var. Bunun için ilk adımı parlamento atmalıdır. Bütün partiler AKP’si, MHP’si, İYİ Parti’si, CHP’si, HDP’ye kulak vermelidir. Sabah akşam HDP ile didişerek yol alamazsınız. Siz parlamentersiniz. Birbirinizi görmek, dinlemek zorundasınız. Türkiye’nin sizden beklediği toplumsal barış. Bu konuda adım atmalısınız.”

‘NEREDE OLURSAK OLALIM SİYASET YAPALIM’

Temelli’nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Evet güçlü bir fikriyatımız var, biz radikal demokrasiyi örgütlüyoruz. Biz radikal demokrasiyi toplumsallaştırıyoruz. Toplumu bu vesileyle siyasallaştırıyoruz. Tüm toplumu siyasete davet ediyoruz. Gelin birlikte siyaset yapalım. Siyaset yapmak müdahil olmaktır, haklarının peşinde koşmaktır. Evet, siyaset yapmak vazgeçilemez bir haktır. Nerede olursak olalım, mahallemizde sokağımızda neredeysek orada siyaset yapalım. Siyaset yapma hakkımızı kimseye havale etmeyelim. Ettiğimizde Türkiye’nin nereye sürüklendiğini 4 yıl içinde gördük. Siyaset yapma hakkımızı gasp etmek isteyenler, Türkiye’yi siyasetsizleştirmek isteyenler Türkiye’yi içinden çıkılmaz hale getirdiler. Bu tekçi anlayış, yani siyaset hakkını gasp eden farklı siyaset yapma anlayışlarını yok sayan bu tekçi anlayış bugün Türkiye’nin önüne kara bir tablo koydu. 23 Haziran’da yaptığımız bu tabloyu parçalamaktı, bu gidişata dur demekti. 23 Haziran’da yaptığımız insanları siyasete yeniden davet etmekti. Bunu yaptık. Evet yeniden insanları siyasete davet ettik.

‘MESELE SADECE BELEDİYE BAŞKANLIĞI SEÇİMİ DEĞİL’

24 Haziran’da sandıklara giderken, 31 Mart’ta sandıklara giderken ve 23 Haziran’da sandıklara giderken demokrasi ve barış mücadelesinde tüm Türkiye’yi ayağa kaldırdık. Bize oy vermiş olsun, olmasın; bunlardan öte bir şey var ettik. Bir demokrasi zemininde buluşmanın yolunu açtık, bunun olanaklı olduğunu söyledik, toplumu buna ikna ettik. Umut buradaydı. Bir demokrasi zemininde buluşmadan siyaset yapma şansımız yok. O demokrasi zeminini var etmeliyiz.

‘SURİYE’NİN İÇİNE SÜRÜKLENDİĞİ YER BUGÜN KARŞIMIZDA’

Sadece Türkiye değil Orta Doğu coğrafyasında da Suriye’ye, Irak’a baktığımızda bu zihniyetin nereden nereye gittiğini anlamak çok kolay. Hatırlayın Suriye meselesinde de aynı sığ siyaseti görmeniz mümkün. Hatta insanların aklı ile alay eder gibi Suriye siyasetini “stratejik derinlik” olarak gösteren bir zihniyet. Suriye’nin içine sürüklendiği yer bugün karşımızda.

Aynı şey Türkiye’de de yaşanıyor. Bu anlayışa karşı başka bir siyasetin mümkün olabileceğini ortaya koyma zamanıdır. Faşizme karşı bu mücadeleden asla vazgeçmemeliyiz. Çünkü faşizm, tüm farklılıklara, halklara, emekçilere, kadına düşmandır. O yüzden kadınlar, emekçiler, Türkiye halkları, Kürt halkı faşizme karşı mücadelesini dün olduğu gibi bugün de, yarın da kararlı bir şekilde sürdürmelidir. HDP de faşizme karşı mücadelesini kararlı bir şekilde sürdürecektir. Bütün yapıları, kurumları ile. Örgütlenme çabamızla bu anlamıyla büyük anlam taşımaktadır. Dünün bu anlayışına karşı mücadeleyi yükseltirken yarını da örgütlemeliyiz. Yarını da siyaseten biçimlendirmeliyiz.

‘MÜZAKERE SÜRECİNİ GEÇ KALMADAN BAŞLATMALIYIZ’

O yüzden de radikal demokrasinin gereği olarak müzakere sürecine geç kalmadan, bugünden başlamalıyız. Örgütsel yaşamımız içinden tüm politik zemine yayılacak bir müzakereci anlayışı yaratmalıyız. Radikal demokrasi müzakereci demokrasidir. Yarını örgütlemek ve kurmak açısından hiç geç kalmadan bugünden adımlarımızı atmalıyız. Demokrasi ittifakı dediğimiz mesele bu çağrıdır. Gelin Türkiye’nin tıkanmış yollarını, demokrasi yolunu hep birlikte açalım. Gelin demokrasi ittifakında buluşalım. Gelin konuşalım. Gelin Öcalan’la konuşalım. Gelin Türkiye’nin bu en önemli sorununun çözümünü üretmiş olan Sayın Öcalan’la konuşalım.

Meselenin muhatabı ile muhatap olalım. Sadece HDP olarak değil. Türkiye’deki bütün toplumsal kesimler ve politik özneler bu inisiyatifi almalı ve konuşmalıdır. Geçmişin karalamaları ve hesaplaşmaları üzerinden değil geleceğin kurucu öznesi olma hakkıyla hareket etme zamanıdır. HDP’nin çağrısı bu yöndedir. Biz demokrasi ittifakı ile tüm toplumu konuşmaya, müzakere etmeye ve ortaklaşmaya davet ediyoruz.

Geleceği hep birlikte kuracaksak, ortak iyiyi hep birlikte arayıp bulup var etmeliyiz. Siyaset budur. Bunun siyasetini var etmek önemli. Bir tarafımızla faşizme karşı mücadele ederken bir tarafımızla kurucu özne olma vasfımızla tüm Türkiye’yi bu müzakere sürecine davet ediyoruz.

‘İÇİMİZDE AYRILIK GAYRILIK YOK’

Bunun bir yolu hiç geç kalmadan anayasamızı yapmaktır. Toplumsal muhalefetin bütün özneleri ile kadınlar, gençler, emekçiler, STK’lar, sendikalar ve siyasi partilerle ve bir an önce Türkiye anayasasını yapmalı, eşit yurttaşlık temelinde anayasasını var etmelidir. Herkesin kendini içinde bulacağı aidiyet duygusunu taşıyacağı bir toplumsal sözleşmeyi hep birlikte var etmeliyiz. Tabii bu kadar güçlü bir örgütseniz, bu kadar güçlü bir fikriyatınız varsa sizinle uğraşan da çok olur.

Diyorlar ki, “HDP’nin içinde ayrılık gayrılık varmış”. Biz de buradan diyoruz ki içimizde ayrılık gayrılık yok. Yan yanayız, bir aradayız. Kimimiz içeride, kimimiz tecritte, kimimiz dışarıda. Ama nerede olursak olalım aynı duygu, aynı hisle, aynı anlayışla mücadelemize kararlı bir şekilde devam ediyoruz. Gönül istiyor ki bütün yoldaşlarımızla bir arada olalım. Gönül istiyor ki bu ülke de tecrit bitsin, tüm tutsaklar özgür kalsın. Bu gönül isteği ile olmaz bunu ancak mücadele ile başarabiliriz. Mücadelenizde başarılar diliyorum, hepinizin yolu açık olsun.