Sosyal demokrasi nereye?

Pazartesi günü Lefkoşa ve Atina’da sağla yakınlaştıkları için kaybeden sosyal demokratların yerine yükselen solu yazmıştım. Avrupa’da da durum farklı değil... Sosyalist sistem karşısında kapitalist sistemin devamının garantisi olarak da görülen sosyal demokrasi Avrupa’da 1960 - 1990 arası “parlak dönemini” yaşadı. 1989’da sosyalist sistemin çökmesinden sonra ise sosyal demokrasi alternatif bir politika üretemedi, hızla merkeze ve sağa doğru kaymaya başladı. Gücünü yitirdi, “sosyal refah devleti” iddiasından da uzaklaştı… Sosyal demokratlar asıl iddialarından uzaklaşıp, siyaseten liberal partileri çağrıştırmaya başlayınca, son 10-15 yılda Almanya’da Sol Parti, Yunanistan’da ise Radikal Sol Koalisyon (SYRIZA) gibi partiler ortaya çıktılar ve klasik sosyal demokrat partilerden epeyce bir oy “çaldılar”…

* * *

25 Mayıs’ta yapılan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri bu gerçeği açıkça gösteriyor. AP seçimlerinde merkez sağın kaybettiği oylar aşırı sağ ve ırkçı partilere yönelirken, 2009’da büyük düşüş yaşayan sosyal demokratlar oy kaybını 2014 seçimlerinde de ortadan kaldıramadılar. AP’de ilk üç siyasi grup sıralaması, sağ-muhafazakâr parti grubu, sosyal demokratlar (2009’dan bu yana yeni adıyla Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı) ve liberaller diye devam ediyor olsa da, siyasi zemin bu üç “ana akım” merkez siyasi partilerin altından hızla kayıyor. İtalya’da sosyal demokratların % 41’lik başarıları ve Alman Sosyal Demokrat Parti’nin kısmi başarısı bu gerçeği değiştirmez. Zira 2013 Almanya genel seçiminde muhafazakârlar oylarında ciddi bir artış sağlayarak %41,5’e ulaşırken, SPD’nin oyu ancak % 26,5 oldu. Ancak diyorum, çünkü 2000’lerde ciddi atılım yapan ve fiili olarak sosyal demokrat partinin alternatifi olan Yeşiller ve Sol Parti koalisyon olduğu eyaletlerde merkeze doğru yaslanınca onların oyları da 2013 seçimlerinde yüzde 8’lere kadar geriledi... Yunanistan’da koalisyon ortağı PASOK yüzde 9 ile büyük bir yenilgi alırken, İspanya’da sosyal demokrat PSOE’nin oy oranı % 39’dan % 23’e düştü. Fransa’da Hollande’nin Sosyalist Partisi ise % 13,8 ile ancak üçüncü olabildi.

AP seçimleri, seçimlere katılımın düşüklüğü de dikkate alındığında kesin yargıları kısmen engellese de, AP seçimlerinde genellikle başarılı sonuçlar almış olan sosyal demokrat partilerden uzaklaşmayı işaret ediyor. Çünkü sosyal demokrat partiler, iddialarından ve katılımcılıktan uzaklaştıkları gibi, vizyonlarını da yitirmiş durumdalar. En temel sorunlar olan işsizlik ve ekonomik kriz karşısında yeni politikalar üretemediler. Alman Sosyal Demokrat Parti  Willy-Brandt’tan sonra ekonomide, sosyal politikada, özelleştirmede, dış ülkelere silah sevkıyatında, mülteci haklarının iyileştirilmesi gibi birçok konuda alternatif çözümler üretemedi. Geçmişte asıl gücünü sendikalardan alıyor olsa da, gelinen aşamada bu gücü yitirdi, Hıristiyan Birlik Partileri ve liberallerle arasındaki makas kapandı ve neredeyse FDP’den çok da önemli farkları olmayan “liberal bir parti” haline geldi. Öyle ki “aman kitle partisi görünümümüzü koruyalım” kaygısını da fazla öne çıkarınca birçok alanda klasik sosyal demokrat tezleri bile Merkel’e kaptırdılar...

2013 seçimlerinde Almanya’nın “üçüncü partisi” durumuna yükselen Sol Parti’de iki dönemdir milletvekili olan Sevim Dağdelen durumu sosyal demokratlar açısından şöyle özetliyor: "Sosyal Demokrat Parti'nin güçsüzleşmesinin nedenlerinden biri, özellikle Yeşiller Partisi döneminde ve ondan sonra da Büyük Koalisyon döneminde yaptığı sosyal adaletsizliktir, Somali'ye, Afganistan'a asker ve silah göndermesi ve barışçıl bir dış politika izlememesidir. SPD, seçim döneminde parti programlarında yazdıklarını yerine getirmediği, bunu seçim sonrası unuttuğu, hatta seçmenine ihanet ettiği için yüzde 22 ya da yüzde 25'lerde tutuklu kalıyor."

* * *


Bu gerçeklerden dolayı bugün Avrupa’da özellikle Fransa, İngiltere ve Danimarka gibi ülkelerde “yeni partiler ortaya çıkabilir” yaklaşımı önemli bir tartışma konusu olmaya başladı. Nitekim Almanya’dan sonra Yunanistan da bu gerçekle tanışmış durumda... Almanya gibi sistemin iki buçuk parti (Hıristiyan Demokrat Parti –CDU/CSU- , Sosyal Demokrat Parti – SPD ve Liberal Parti - FDP) üzerinden yürüdüğü bir ülkede, bilindiği gibi uzunca bir süredir, Yeşiller ve Sol Parti önemli siyasi aktörler haline gelmişlerdi. Yunanistan’da ise SRYİZA şu anda birinci parti...





Önceki ve Sonraki Yazılar