'Rejim değişti farkında mısınız?'

  21 Ekim 2007’de cumhurbaşkanının millet tarafından doğrudan seçilmesi bir anayasa referandumu ile karara bağlandı. Takriben 5-6 yıl, bir kaç kişi hariç, kahir ekseriyet bu kararın ne anlama geldiğini, bundan sonra hangi adımların atılması, anayasada ve yasalarda ne gibi tadilatlar yapılması gerektiğini tartışmaya bile tenezzül etmedi.

   Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk kez 10 Ağustos 2014’de milletin oyuna sunuldu.

   Recep Tayyip Erdoğan ilk turda cumhurbaşkanı seçildi.

                                                                     ***

   Cumhurbaşkanı 19 Ocak 2015 günü başka bir “siftah” yapacak ve Bakanlar Kurulu’nu kendi başkanlığında ilk kez toplayacak!

   Cumhurbaşkanı parlamenter demokrasiyi vaz eden anayasımızda virgül değişmediği halde bu hakka sahip.     

   Zira cumhurbaşkanının görevlerini tarif eden Anayasa’nın 104. maddesine göre RTE istediği zaman Bakanlar Kurulu’na başkanlık edebilir:

   “…Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulunu başkanlığı altında toplantıya çağırmak… ”   

   Bu madde bugüne dek sadece olağanüstü durumlarda işletiliyordu.                                

                                                                     ***

   21 Ekim 2007 referandumu ardından 24 Ekim 2007 günü Hürriyet Gazetesi’nde şunları yazmıştım.
  Yazının başlığı “Rejim değişti farkında mısınız?” idi.

   Bazı alıntılar yapayım:
   “Baştan belirteyim. Kastım düzenin değişmesi değil… Ben rejimden bahsediyorum. Rejim değişti.
   21 Ekim günü Türkiye’de rejim milletin oyları ile değişti! ...
   Türkiye’de 21 Ekim 2007 günü parlamenter-demokratik rejim sona ermiştir.
   Yerine başkanlık rejimi mi gelir, yarı-başkanlık rejimi mi gelir, şimdiden kestiremiyorum ama artık bu ülke parlamenter-demokrasi ile yönetilemez.
   Millet cumhurbaşkanını kendisi seçmeye karar verdiği anda, ama bilerek-ama bilmeyerek parlamenter demokrasiye son vermiştir…
   (Bundan böyle) Millet tarafından seçilecek yeni cumhurbaşkanı ile ülkede yeni bir rejim yürürlüğe girecektir…
     Bir ülkede tek başına %51 oy almış bir kişi ne parlamentoya, ne hükümete tabi olmaz, olamaz. Hele hele sembolik bir devlet temsili görevi ile yetinmesi hiç mümkün değildir.
   … Adı henüz konmamış yeni rejimimiz hayırlı uğurlu olsun!”

                                                                        ***

   Galiba yedi yıldır cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesi prensibi ile parlamenter demokrasiye dayanan bir rejimin bir arada yürümesine imkân olmadığını, ilk kez yazan olmak dışında, en fazla yazan yazarım.

   Anlatmaya çalıştığım şudur:

   Millet tarafından doğrudan ve en az %51 oyla seçilen bir kişi TBMM’de en fazla oy alan siyasi partinin başkanı olduğu için başbakan (%35 ile iktidara gelen siyasi parti de var, %47 ile gelen de var) olarak atanan kişiden doğal olarak siyaseten daha güçlü olacaktır.

    Kaldı ki, cumhurbaşkanını artık hiçbir güç makamından indiremez (ancak vatana ihanet gibi çok soyut bir kavramla suçlanması gerekiyor). Başbakan ise pekâlâ sadece partisinin genel kurulunda parti başkanlığını kayıp ettiği için başbakanlığı bırakmak zorunda kalabilir. (bkz: Yıldırım Akbulut)

   Anayasa’nın ve ilgili yasaların bu hali ile seçilmiş cumhurbaşkanı (artık tokmak onun elinde) ile atanmış başbakan (artık davul onun boynunda) arasında çatışma çıkmaması hemen hemen imkânsızdır.

   Yine Yıldırım Akbulut, “uyumlu çalışma ihtimali en yüksek kişi” olarak Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından başbakanlığa atanmış iken sonunda Turgut Özal ile açık çatışmaya girmek zorunda kalmıştır.

   Kaldı ki rahmetli Özal millet tarafından seçilmemişti.

                                                                     ***

   19 Ocak pazartesi günü ilk kez başkanlığında Bakanlar Kurulu’nu toplayacak olan RTE kendi eli ile atadığı ve henüz 4 ay 10 gün önce (6 Eylül 2014) resmen başbakanlık görevine başlamış olan Ahmet Davutoğlu için aynen şöyle dedi:

   “Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında, istişare ve danışma mekanizması yeterince işletilemiyor. Bir konu dışında bu mekanizma pek kullanılmadı. İstişare ve uyum olabilmesi için başkanlık sistemine ihtiyaç var.” (Hürriyet-17.01.2015)


Önceki ve Sonraki Yazılar