Madencilere hayat sigortasını kim yapacak?

Türkiye’nin kanayan yarası maden kazaları... Neredeyse her gün bir işçinin hayatını kaybettiği madenler, maalesef toplu ölümler olunca dikkat çekiyor. Art arda yaşanan Soma ve Ermenek kazalarında yüzlerce işçinin hayatını kaybetmesinin ardından hükümet de iş güvenliği konusunda harekete geçmek zorunda kaldı. Geçen hafta Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklanan iş güvenliği paketi önemli adımlar içeriyor.
Paketteki en önemli maddelerden biri ‘hayat sigortası.’ Bu maddeye göre geçiş döneminde tüm madencilere hayat sigortası yaptırılması zorunlu hale getiriliyor. Mantıklı bir yaklaşım ancak önemli olan bunun pratiğe aktarılmasının mümkün olup olmadığı. Madencilik sektörünün temsilcilerinden İstanbul Maden İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kahyaoğlu, pakette yer alan iş ve işçi güvenliği, mesleki eğitim, denetim, yeraltı maden işlerinde çalışanların nerede bulunduğu yanındaki çiple kontrol edilmesi gibi konuların sektör için olumlu gelişmeler olduğunu söylüyor ama bazı eksiklikler olduğunu da belirtiyor.
Kahyaoğlu, “Maden firmalarının, belirli bir geçiş süreci içerisinde, işçilere hayat sigortası yapmasının  zorunlu hale getirilmesi olumlu bir gelişme. Aslında hayat sigortasını uygulayan şirketlerimiz var. Ancak sigorta şirketleri, kişi başına 100 bin liranın üzerinde sigorta yapmıyor. Bir kaza anında bizden istenecek para ise en az 1 milyon lira. Sigorta limitlerinin artırılması gerekir” diyor.
Türkiye’de ilk 9 ayda üretilen 47,5 milyon adet poliçenin sadece 4.6 milyonu hayat sigortası. Bunun da önemli bir kısmını banka kredisi kullananlar oluşturuyor.  Yine ilk 9 ayda üretilen 18.9 milyar TL’lik primin 2.3 milyar TL’si hayat sigortası poliçelerine ait. Türkiye’de kömür ve linyit çıkartılan 740 işletme bulunuyor ve bu işletmelerde 48 bin 706 işçi çalışıyor. Bu sayının 11 bini kamu 37 bini ise özel sektörde istihdam ediliyor.

Bu rakamlar ışığında, söz konusu uygulamanın hayat sigortası sektörünü büyüteceğini söylemek mümkün. Bu saptamanın doğruluğunu sormak, sektörün pakete yaklaşımını öğrenmek için birkaç sigorta şirketi yöneticisiyle konuştum. Sektör, paketteki hayat sigortası uygulamasını genel olarak olumlu buluyor ancak önemli engeller olduğunu da belirtiyorlar.
Bir sigortacı, “Maden şirketleri hayat sigortası için sigorta şirketlerine başvuruyor. Gidip inceleme yapıyoruz ancak madenlerin önemli bir kısmının standartları o kadar kötü ki sigorta yapılacak şartlara sahip değiller” diyor. Bir başka sigortacının söyledikleri ise daha çarpıcı: Hayat sigortası yaptırmak isteyen madene ekiplerimizi gönderiyoruz. Madenin çalışma koşullarını, güvenlik önlemlerini inceliyorlar ancak yüzde 90’a yakını standartlara uygun değil. Kendilerine neler yapmaları gerektiğini söylüyoruz, üzerinde çalışıyor ve bize ‘maliyetler çok yüksek yapamayız’ yanıtını veriyorlar.
Kısaca hayat sigortası konusunda madencilerin de sigortacıların da kaygıları var. Maden işletmecileri, çalışma koşulları düzeltmeden hayat sigortası yaptıracak şirket bulmakta zorlanacaklar. Umarız kamuya ait sigorta şirketleri kaldıramayacakları yüklerin altına girmek zorunda kalmaz.


TOBB, alternatif DEİK mi kuruyor?

Geçtiğimiz aylarda yürürlüğe giren ve muhalefetin ‘çuval’ olarak adlandırdığı torba yasa, iş dünyasının yurtdışı faaliyetlerinin çatı örgütü olan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nun (DEİK) yapısını da değiştirdi. Özel bir yasayla Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bünyesinde faaliyetlerini sürdüren DEİK, bir gecede Ekonomi Bakanlığı’na bağlandı ve tüm iş konseyleri feshedildi.
Bu adım, “Hükümet-cemaat çatışması nedeniyle devre dışı bırakılan TUSKON’a alternatif yaratma girişimi” olarak yorumlandı. Zira, hükümet 17 Aralık operasyonu ile cemaatin etkin olduğunu düşündüğü TUSKON’u gözden çıkarmıştı.
Artık bir kamu kurumu olan DEİK’in yönetimi Ekonomi Bakanlığı tarafından oluşturuldu, başkanlığına da eski MÜSİAD Başkanı Ömer Cihad Vardan getirildi. Eski başkan Rifat Hisarcıkloğlu, yapılan yeni yönetim kurulu üyeliği teklifini kabul etmediğini bir mektupla duyurdu.
DEİK’in yönetim yapısının değişmesi doğal olarak TOBB içindeki yapılanmayı da etkiledi. Bugüne kadar tüm dış ilişkilerini DEİK aracılığıyla sürdüren TOBB, yeni bir birim oluşturma çalışması başlattı. DEİK’te görev yapan ve önemli pozisyonlarda bulunan 4 çalışanı kurum bünyesine alan TOBB, yeni bir ‘dış ilişkiler bölümü’ oluşturuyor. Yurtdışı faaliyetleri yönetecek, iş bağlantılarını sağlayacak bu birim, iş dünyasında ‘TOBB alternatif bir DEİK kuruyor’ şeklinde yorumlandı. Bunu söylemek için henüz erken ancak Hisarcıkloğlu’nun oluşturduğu bu yeni birimin ‘özel DEİK’ misyonunu yüklenmesi de iş dünyası açısından şaşırtıcı olmaz.


Önceki ve Sonraki Yazılar