Turuncu şike

Maça Beyazlar hızlı başladı.
Turunculara peşpeşe 3 gol yasladı.
O anda Beyazların oyuncusu Yılmaz Erdoğan, arkadaşlarına ‘yavaş oynayın, yavaş’ işareti yaptı.
‘Ne yapıyorsunuz beyler, hâşâ Başbakan’ı mı yeneceğiz’ der gibiydi.
Bu maçtaki şikenin ilk kanıtıydı.
Nitekim bu uyarı ve 3 golden sonra Beyazlar durdu.
Sahneye Başbakan çıktı.
Onun attığı ilk golde de bariz şike vardı.
Beyazların kalecisi üstüne gelen şutta ‘elime-koluma çarpar da geri döner maazallah’ diyerek, kollarını vücuduna yapıştırıp topu içeri aldı.
Forma sponsorunun Soros Vakfı olduğu iddia edilen Turuncular, 3-0 geriden gelerek devreyi 4-3 önde kapattı.
(Şikeye çanak tutan yandaş Sabah’a göre, Başbakan “birbirinden estetik” 3 gol atmıştı.)
Başbakan devre arasında tribünlere koşarak kendisini seyircinin kucağına attı.
Futbol oyun kurallarına göre bu da seyirciyi tahrik etme suçuydu ve en az bir sarı kartı vardı.
Ama onu da hakem görmezden geldi.
Bu da maçtaki şikenin üçüncü kanıtıydı.
Seyirci tahrik olup sevinçten boğsaydı, bayramı Başbakan’sız mı geçirecektik?
Ah o polisler şimdi içeride olmayacaktı ki, 3 Temmuz Şike Operasyonu gibi, bir de 26 Temmuz Şike Operasyonu patlatacaklardı.
Topa böcek yerleştirip, soyunma odasına dalarak Baba Erdoğan, Oğul Erdoğan, Yılmaz Erdoğan demeden toplayıp müdüriyete götüreceklerdi.
Belki o zaman, ‘göğsü ay-yıldızlı’dan beri forma arayışını sürdüren Milli Takım’ın yeni forması da belli olacaktı:
‘Haram gol atmadım’ diye bağırırken kelepçeli kollarını havaya kaldıran Başbakanlı forma…
Türkiye’yi göğsünde yumuşattıktan sonra, başkanlık sistemi…

Kars’a göre oruç
Gözaltına alınan cemaatçi polisler anlatıyor:
“Biz oruçluyuz, adamlar karşımızda yemek yiyor. Bu kadar hakaret olmaz.”
“Karşımızda yemek yemeye başlayan polislere iftar oldu mu diye soruyoruz. Bir Kars’a göre oruç tutuyoruz diyorlar.”
İddialar doğru mu, polis böyle yapar mı?
Başbakan’ın, “Geçen akşam bir tanesini izledim. ‘Ramazan-ı Şerif’te, Kur’an hatmediyordum, 5 cüzüm kalmıştı, şimdi bunu bitiremeden cezaevine gidiyorum’ diyor… En rahat yer cezaevi. Giderken yanına bir Kur’an-ı Kerim al, kalan 5 cüzü de orda tamamlarsın” dediği ülkede, yapar.

Yandaş anket
Akit Gazetesi, internet sitesinde anket yapıyor:
“Sizce Köşk seçimlerinde hangi aday ikinci olur? a) İhsanoğlu. b) Demirtaş…”
Yandaşlığın sonu yok.

Ben, ben, o… Ben, ben, onlar…

“Biz, ‘ben’i yok ettik. Yerine ‘biz’i koyduk” diyor Başbakan.
Doğru, ‘ben’ diye konuşmuyor, ‘biz’ diye konuşuyor hep Erdoğan.
Ama her ‘biz’ derken, iki elini göğsüne değdirerek ‘biz’in kendisi olduğunu da muhakkak işaret etmiyor mu?

Yüksek hızlı Başbakan

Ertelenen grevler… Suriyeli dilenciler… Cemaatçi polisler… Bonzai’den ölen gençler… 3. Köprü için kesilen ağaçlar… PKK’nın vurduğu 3 şehidin ağlayan anaları… Bayram tatili 3 gün… İhsanoğlu’nun seçim minibüsüne saldırı… TÜRGEV’e ait 142 gayrimenkul… Kadınlar plajı… Kadın cinayetleri… Torba yasa… Sınırlar kevgir… Borç batağı… İş kazaları… Fezleke sansürü… Çevre sorunları… Musul sansürü… Kıbrıs müzakerelerinde skandal… Erdoğan’ın 3 golü… Çölde susuz Türkmenler…
Akıp gidiyor gündem pencereden.
Yüksek hızlı trendeyiz.
Başbakan bindirdi hepimizi.
Bilmediğimiz bir yerlere götürüyor bizi.
Tedirginiz.
Bazıları rahat ama.
Yan koltuktaki ‘göbeğini kaşıyan bidon kafalı adam’, yüksek hızda horluyor.
Bir dakika, anons yapılıyor şu anda…
“Yavaş gidiyor diye vatmanı görevden alan Başbakanımız, Yeni Türkiye istasyonuna kadar treni bizzat sürecektir…”
Sürat ve zangırdama artmaya başladı.
Allahım, sana sığındık…


Yeni Türkiye masalı
“İsteseler de istemeseler de yeni Türkiye kurulacak.”
Başbakan, ‘Yeni Türkiye’ masalını anlatmaya devam ediyor.
“10 Ağustos’ta iki tercih yapıyoruz. Ya Yeni Türkiye ya eski Türkiye” diyor.
MHP Lideri Bahçeli, geçen haftaki basın toplantısında açıklamıştı:
“Erdoğan’ın 4 Nisan 2013’de Dolmabahçe’de 63’lüklere hitaben yaptığı konuşmanın şu bölümüne lütfen dikkat ediniz: ‘Eksiklerimiz olabilir, hatalarımız olabilir ama niyetimiz yeni bir Türkiye, yeni Cumhuriyet kurmanın çabası değil, Türkiye’yi, Cumhuriyetimizi özüyle, ruh köküyle buluşturmanın gayreti içindeyiz.”

Ekmel Bey’in ad varlığı (10)
232-Netanyahu’nun İyi Çocuğu (Mehmet Ocaktan-Akşam)
233-Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ölüsüne Hakaret Edecek Kadar Aşağılık Türk Solu Dergisini Elinde Sallayan İhsanoğlu (Abdülkadir Selvi-Yeni Şafak)
234-Ekmel Efendi (Erdoğan)
235-Nankör (Erdoğan)
236-Güzel Bir İnsan (Binali Yıldırım-AKP)
237-İthal Monşer (Erdoğan)
238-Yalancı (Erdoğan)
239-Irkçı (Erdoğan)
240-Ortadoğu’da Barışın Adresi (Kılıçdaroğlu)
241-Türkiye’nin Sorunlarını Hiç Bilmeyen Bir Lider (Erdoğan)
242-Vitrin Süsü (Erdoğan)
243-Bozuk Saat (Erdoğan)
244- Solcusunu, Ulusalcısını, MHP’lisini, Kürt’ünü ve Liberalini Yozgat Meydanında Toplaması Fiilen İmkânsız Olan Ekmel Bey (Melih Altınok-Türkiye)
245-Bu Ekmeleddin Veya Ekameddin Veya Ekmel Veya Ekmek Denen Şahıs (Arınç)

Davutoğlu’nun ad varlığı (10)
111- Zavallı ve Aciz Bir Hariciye Nazırı Çölaşan
112-Dünyanın En Çapsız Dışişleri Bakanı (Kılıçdaroğlu)
113-Sözde Derinlik Dehası (Haluk Koç-CHP)
114-Hayal Dünyasında Gezen ve Sık Sık Gerçeklere Toslayan, Tosladıkça da Aklı Başına Gelmeyen Davutoğlu (Ayhan Kara-Oda TV)
115-Hazret (A. Kara)
116-IŞİD Kumandanı (Hasan Bögün-Aydınlık)
117-Düşişleri’nin Şaşkın Bakanı (Ortadoğu Gazetesi)
119-Ciddi Bir Teorisyen (Graham Fuller-CIA)
120-Bölgede Kilit Bir Oyuncu (Marie Harf-ABD Sözcüsü)

Önceki ve Sonraki Yazılar