Hüsnü Mahalli

Hüsnü Mahalli

Risk

Hikayeyi başından alalım...

‘Terörist başı' Öcalan Şam’da ikamet ediyor diye Türkiye 1998’da Suriye’ye savaş başlatacaktı...

9 Ekim 1998’de Öcalan Suriye’den ayrılınca durum sakinleşti.

Peki şimdi ne oluyor ?

15 Mart 2011’de Suriye’de olaylar başladı. 31 Mayıs’ta Suriye muhalifleri Antalya’da toplandı. 29 Temmuz 2011’de Suriye’den kaçan askerler Antakya’da ‘Özgür Suriye Ordusu’nu kurdu. AKP Riyad El-Assad’ın komutasındaki bu ‘ordu’ya her türlü maddi, siyasi ve askeri desteği verdi ve onun için özel kamplar kurdu. 23 Ağustos’ta dünyanın dört bir yanından İstanbul’a gelen Suriyeli muhalifler Suriye Ulusal Konseyi'ni (SUK) kurdu. Bunlarla yetinmeyen AKP , Katar ve Suudi Arabistan ile birlikte Arap Birliği Örgütü’nü Esad’a karşı ayaklandırdı ve 16 Kasım 2011’de Suriye’nin örgüt içindeki üyeliğini askıya aldırdı. Esad karşıtı politikalarına devam eden AKP NATO’cu müttefikleri ile birlikte ‘Suriye’nin Dostları Grubunu’ oluşturdu ve bu grubun üyelerini 1 Nisan 2012’de İstanbul’da topladı. Bu toplantıya çağrılan Suriye’deki tüm silahlı grupların komutanlarına silah yardımı sözü verildi.

Bu arada 40 kadar ülkeden 30 binden fazla Kaideci militan Türkiye’ye gelerek sınırdan Suriye’ye giriyordu. Bunlar daha sonra Nusra ve benzeri radikal İslamcı grupları kurup güçlendirdiler.

AKP daha birçok şey yaptı..

Ancak Suriyeli muhaliflerin Antalya’daki ilk toplantısına Kürt kökenli muhalifleri sokturmayan AKP 10 Haziran 2012’de Kürt kökenli Abdülbasit Seyda’yi Suriye Ulusal Konseyi’nin başkanlığına seçtirecekti. Amacı Suriyeli Kürtleri Esad’a karşı ayaklandırmaktı. Ancak Suriyeli Kürtler ve özellikle PKK yanlısı PYD bu oyuna gelmedi. Bunun üzerine AKP 18 Mart 2013’te ABD vatandaşı ve Kürt kökenli Gassan Hito’yu Suriye Geçici Hükümeti'nin başkanlığına seçtirdi. Hito 4 ay sonra bırakıp kaçacaktı. Bu arada Barzani ile temas halinde olan AKP, PYD’yi kendi safına çekmeye çalışıyordu. Ama aynı AKP, PYD’yi dengelemek amacıyla Suriye’nin Kuzey bölgesinde yani Türkiye’nin sınırına yakın bölgede PYD’nin olası planlarını bozmak için ‘ÖSO’ ve Nusracılara sınırsız destek veriyordu. Akçakale ve Ceylanpınar karşısındaki bölgelerde 6 ay öncesinde başlayan çatışmalar bunun somut kanıtıdır. Aynı sıralarda Suriyeli Arap aşiretleri ve silahlı grupları Urfa’da birleştirmeye çalışan AKP bu grupların 4 Mart 2013’te Rakka kentini ele geçirmesini sağladı. Rakka ise PYD’nin kontrol ettiği Batı Kürdistan’ın alt tarafında ve Irak sınırına kadar uzanır. Amaç olası Kürt Özerk ya da Federal bölgesini güneyden radikal İslamcılar tarafından kontrol altında tutmaktır.

İşte PYD ile Nusra arasında aniden kızışan çatışmaların sırrı budur.

Elbette bu çatışmaların çok başka boyutları da var.

Örneğin bu oyunun farkına varan AKP’nin stratejik müttefiki Suudiler 7 Temmuz 2013’te İstanbul’da toplanan Suriye Ulusal Koalisyonu’nun başkanlığına kendi adamları olan Ahmet Carba’yı seçtirdiler. AKP ve Katar’ın desteklediği Mustafa Sabbağ kaybetti. Carba ise doğu Suriye’deki Şammar aşiretinden ve 3 milyondan fazla üyesi olan bu aşiretin uzantıları Irak, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Ürdün’de bulunmaktadır. Demek ki; Suriye konusunda bundan böyle Mursi gibi stratejik bir müttefiki kaybeden AKP ve Katarlı Şeyhin değil Suudilerin borusu ötecektir.

Belki de bu nedenle AKP, PYD ile barışmanın yollarını aramaya başladı.

Belki de bu nedenle AKP , PYD lideri Salih Müslüm’i İstanbul’da misafir etti.

Belki de bu nedenle AKP Irak Kürt Federe Bölgesi Başbakanı Naçirvan Barzani’yi Ankara’ya davet ederek en üst düzeyde ağırladı.

Belki de bu nedenle AKP 1998’de Suriye ile savaş nedeni olan ‘terörist başı' Öcalan ile masaya oturdu.

Belki de bu nedenle AKP Suriye’ye göre terörist olan tüm grupları desteklemekte.

Yoksa siyaset dedikleri buydu da bizim mi haberimiz yok ..

Yani hep risk hep risk !!

Ama ne zaman ve nereye kadar ?

Önceki ve Sonraki Yazılar